Menu
RSS

Antalya Mimarlar Odası: Doğal Sit Alanlarının Küçültülmesine ve Yok Olmasına İzin Vermeyeceğiz

Antalya Mimarlar Odası: Doğal Sit Alanlarının Küçültülmesine ve Yok Olmasına İzin Vermeyeceğiz

Mimarlar Odası Antalya Şubesi 19. Dönem Yönetim Kurulu sit alanlarının yapılaşma ve insan faaliyetlerine açılması ile ilgili yönetmeliğe tepki göstererek bu yönetmelik ile

“Yönetmelikte yapılan değişiklikle, mutlak yapılaşma yasağı olan kesin korunacak hassas alanlar, bazı altyapı hizmetleri, ulusal güvenlik için zorunlu olan tesisler, orman yolları ve balıkçılığa izin verilebileceğine ilişkin düzenlemelere bazı istisnalar getirilmiştir” denildi.

“Daha önce ilke kararları ve yönetmelik değişiklikleri ile izin verilmeye çalışılan, ancak üretim ve yapılaşma olanağı elde edilemeyen Nitelikli Doğal Koruma Alanlarında, tıbbi ve aromatik bitki yetiştiriciliğinin, iskele ve balıkçı barınaklarına, kültür balıkçılığı faaliyetlerinin, güvenlik tesislerinin,

kurulu gücüne göre belirli bir kapasiteyi aşmayacak HES’lerin, rüzgar ve güneş santrallerinin, atık su arıtma tesislerinin, otoparkların, trafo ve enerji nakil hatlarının, içme suyu amaçlı baraj ve göletlerin yapılmasının önü açılmıştır” denilen açıklamada Mimarlar Odası açıklamasına şöyle devam etmekte:

“Sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanlarında ise, kesin korunacak hassas alanlarda ve nitelikli doğal koruma alanlarında izin verilen faaliyetlere ek olarak, düşük yoğunluklu çeşitli faaliyetler ile herhangi bir kapasite sınırlaması getirilmeden, tarım ve hayvancılık amaçlı entegre tesisleri,

hidroelektrik, rüzgâr ve güneş enerji santralleri ve turizm ve konut yerleşimi yapımına, bürokratlardan oluşan Bölge Komisyonlarının değerlendirmesi ile izin verilebilecektir.

Zeytinlik alanlarının yok olmasına neden olacak Maden yönetmeliği değişikliği ile sit alanlarının tahribine neden olacak korunan alanlara ilişkin yapılan son düzenlemeler, mahkeme kararlarını yok sayarak özellikle maden, enerji ve endüstriyel tarım şirketlerine yeni rant alanları yaratılmasının amaçlandığını düşündürmektedir.

2010 yılında gerçekleşen Dünya Biyoçeşitlilik Konferansı’nda, Türkiye dâhil 193 ülkenin taraf olduğu Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesiyle uyumlu olarak 2020’ye kadar, taraf ülkelerin karasal alanlarının en az yüzde 17’sini koruma altına alması hedeflenmiştir.

Sözleşmenin amacı, sanayileşme ve şehirleşme gibi biyolojik çeşitlilik üzerinde baskı oluşturan unsurlara karşı orman alanlarının, sulak alanların ve Biyoçeşitlilik açısından önemli doğa alanlarının korunmasını sağlamaktır. Ülkemizin taraf olduğu bu sözleşme kapsamında 2020 yılına kadar korunacak ”Doğal Sit” alanlarının artırılması gerekirken,

geçmiş hükümetlerin doğal sit alanlarının yeniden değerlendirileceğine ilişkin açıklamaları doğrultusunda, geçtiğimiz yıllarda yürürlüğe konulan kanun, kararname ve 19 Temmuz 2012 tarih ve 28358 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik” ile

“Sit” kavramı değiştirilmiş, “Doğal Sit” ve “Tabiat Varlıkları”nın korunması yetkisi bağımsız çalışan koruma kurullarından alınarak Bakanlık bürokratlarından oluşan kurullara devredilmiştir. Yönetmelik ile 1. 2. ve 3. Derece doğal sit olarak tanımlanan alanlar, kesin korunacak hassas alan, nitelikli doğal koruma alanları,

sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanları olarak tanım değişikliği yapılmış ve bu alanlarda birçok kez yapılaşmaya dönük düzenlemeler gündeme gelmiş, açılan davalarda yürütmenin durdurulmasına ve/veya iptaline karar verilmişti.

2010’daki Dünya Biyoçeşitlilik Konferansı’nda, sözleşmeye taraf her ülkenin karasal alanlarının yüzde 17’sinin koruma altına alması hedeflerine karşın, halen ülkemiz karasal alanlarının “Doğal sit”, “Milli Park”, “Yaban Hayatı Geliştirme Sahası”, “Sulak Alan” gibi farklı koruma statülerindeki yaklaşık

yüzde 7.25’lik civarlarında olan toplam korunan alan miktarının, 2020 yılına kadar yüzde 17’lere çıkarılması yönünde herhangi bir çalışma yapılmadığı gibi, günümüze kadar herhangi bir çalışma da yapılmamış, mevcut korunan alanlarda, koruma alanı özelliğini kaybetmesine neden olacak sit statüsü değişikliği veya

sit özelliğini kaybettiği gerekçesi ile sınırlarını değiştirerek ve/veya sit sınırları dışına çıkarılarak yapılaşmaya açılması yönünde yönetmelik değişiklikleri yapılmış ve ilke kararları alınmıştır. Doğal sit alanlarının küçülmesine, yok olmasına neden olacak bu değişiklikler ve ilke kararları yargıya taşınmış,

yürütmenin durdurulması ve iptal kararları verilmiştir.

Koruma ilke ve politikaları ile bağdaşmayan, Ülkemizin taraf olduğu uluslararası anlaşmalara aykırı olan ve yargı kararlarını hiçe sayan, hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayan, kamu yararı da bulunmayan, Mimarlar Odası Antalya Şubesi sorumluluk alanında kalan ve daha önce tescillenmiş,

Antalya’da 39 adedi 1. derece doğal sit olmak üzere 53 adet, Isparta’da 5 adedi 1. derece olmak üzere 9 adet, Burdur’da 3 adedi 1. derece olmak üzer 4 adet toplamda 66 adet 1. 2. ve 3. derece doğal sit alanının, insan faaliyetlerine açılarak tahribine ve yok olmasına neden olacak yönetmelik değişikliğine karşı

her türlü girişimde bulunacağımızı, Zeytin Kanunu'nu delme girişimleri ile zeytinlik alanların yok olmasına ve doğal sit alanlarının parçalanmasına, küçültülmesine ve yok olmasına izin vermeyeceğimizi, Kamuoyuna saygıyla duyururuz”

yukarı çık
0
Paylaşım