Menu
RSS

Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri: Halepçe, Beyazıt, Gazi ve Qamışlo Katliamları Lanetliyoruz

Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri: Halepçe, Beyazıt, Gazi ve Qamışlo Katliamları Lanetliyoruz

Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri Attalos Meydanı’nda toplanarak Mart ayındaki katliamları anarak, bu katliamları unutursak kalbimiz kurusun dediler.

Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından yapılan basın açıklamasında “Mart ayı; ülkemiz ve Coğrafyamızda sürdürülen özgürlük, eşitlik, adalet mücadelelerinde önemli bir yer tutmakta, aynı zamanda toplumsal belleğimizde "acılar, katliamlar ayı" olarak bilinmektedir.

Beyazıt, Halepçe, Gazi ve Qamışlo katliamlarının acıları, üzerinden on yıllar geçmiş olmasına rağmen, yüreklerimizde ve hafızalarımızdaki tazeliğini korumaktadır” Basın metnini okuyan HD P Eşbaşkanı Ahmet Kaya “Türkiye’de muhalefet güçlerine karşı işlenen bütün katliam ve

cinayetlerde faillere uygulanan cezasızlık ve fiili zamanaşımına uğratma politikası, katliamların bir süreklilik kazanmasını sağlamış ve aynı uygulama günümüzde de devam etmektedir. Tarihin bize gösterdiği zülüm ile abat olunamayacağıdır.

EMEK VE DEMOKRATİK GÜÇLERİ OLARAK: Bütün bu katliam ve yıldırma taktiklerine karşı mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğimizi bir kez daha ilan ediyor, günümüz geldiğinde tüm bu tür katliamların sorumluların ortaya çıkaracağımıza inancımızla: Halepçe, Qamişlo,

İstanbul Üniversitesi ve Gazi Katliamlarını lanetliyor yaşamını yitiren tüm canlarımızı saygıyla anıyoruz” dedi.

Gazi Katliamı

Kaya konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ağırlıkla Alevilerin, Kürtlerin, yaşadığı Gazi, kuruluşundan bu güne iktidarlara karşı hep muhalif duruşuyla bilinen bir mahalleydi.  Egemenler, Gaziyi bu yönüyle hiç göz ardı etmemiş ve bu muhalif odağın dağıtılması için adım, adım tezgâhlar kurulmuş,

12 Mart 1995’te son Alevi katliamını gerçekleştirmeye çalışmıştır. Gazi Mahallesi: Alevi'si, Kürdü, devrimcisi, ilericisi, sosyalisti ile bir bütün olarak direnişe geçmiş ve egemenlerin oyununu boşa çıkarmıştır. Onlarca canı pahasına direnen Gazi Halkı tezgâhlanan oyuna geçit vermemiştir

Türkiye tarihinin en büyük provokasyon ve kitlesel katliam tertiplerinden biri olan Gazi Katliamı 12 Mart 1995 günü Alevilerin yoğunluklu oturduğu beş ayrı kahvehaneye aynı anda düzenlenen silahlı saldırı ile başladı. Daha sonra İstanbul’un birçok bölgesine yayılan protesto gösterilerinde

35 kişi hayatını kaybetti, yüzlercesi yaralandı ve tutuklandı.

Qamişlo Serhildanı Ve Katliamı

Suriye Baas Rejimi tarafından yıllarca kimliksiz ve statüsüz olarak tanımlanan Kürtler, 12 Mart 2004 tarihinde Qamişlo’da oynanan futbol maçı sırasında asimilasyon ve baskı politikalarını sloganlarla protesto ettiler. Protestolar sırasında Baas yanlısı Arapların rejim lehine slogan atmaları sonucu

Kürtler ile Araplar arasında çatışmalar çıktı. Rejim tarafından silahlandırılan paramiliter güçlerin stadyumda Kürtlerin bulunduğu alanı taramaları sonucu 8 Kürt yaşamını yitirdi. Düzenlenen cenaze törenine Baas rejiminin düzenlediği saldırıda 52 kişi katledildi, binlerce kişi yaralandı ve iki bin kişi tutuklandı.

Halepçe Katliamı

Kürt halkının yüzlerce yıllık özgürlük ve eşitlik mücadelesine karşı işlenen en büyük katliamlardan biri olan Halepçe Katliamı, Faşist Baas Rejiminin başında bulunan Saddam Hüseyin’in Güney Kürdistan’da Kürtlere karşı düzenlettiği El-Enfal Harekâtı adlı soykırımın bir parçası olarak tarihin utanç sayfalarına geçmiştir.

16 Mart 1988 tarihinde biyolojik ve kimyasal silahlarla gerçekleştirilen katliam sonucu, 5 bin kişi yaşamını yitirmiş 10 bin insan ise yaralanmıştır. Irak Yüksek Ceza Mahkemesi tarafından 1 Mart 2010 tarihinde soykırım eylemi olarak tanımlanan Halepçe Katliamı, birçok ülkede insanlığa karşı işlenmiş suç olarak tanımlanmıştır.

16 Mart İ.Ü Katliamı

1970’li yılların ortalarından itibaren büyüyen toplumsal muhalefet ve yükselen devrimci gençlik dalgasına karşı devreye konulan katliamlardan biri olan ve tarihe Beyazıt Katliamı olarak geçen saldırı 16 Mart 1978 tarihinde İstanbul Üniversitesinde okuyan devrimci öğrencilere karşı gerçekleştirildi.

Daha sonra açılan davalarda da net olarak ortaya çıkan ve sivil faşistler ile kontrgerillanın elbirliğiyle gerçekleştirdiği kanıtlanan katliamda 7 öğrenci yaşamını yitirdi, 41 öğrenci ise yaralandı.

Daha sonraki yıllarda yaşanacak kitlesel katliamların provası niteliğinde olan 16 Mart Katliamı ve sonrasında yaşananlar, egemenlerin toplumsal mücadelenin yükseldiği her dönemde faşist terörü bir araç olarak kullanabileceğini bir kez daha ortaya çıkarmıştır.

Askeri darbeye giden yolun yapı taşlarından biri olan bu katliam, daha sonra Sivas, Maraş ve Malatya’da kitlesel kıyımlara kadar vardırılmıştır. Faili meçhul cinayetler olarak kayda geçen, yargılanan faillerin ya korunduğu ya da cezasızlıkla ödüllendirildiği katliamlar halkasının bir parçası olan

16 Mart Katliamı davası zamanaşımına uğratılarak unutturulmaya çalışıldı. Aktörleri ve saldırı tarzı değişse de, kanlı ilmek cezasızlık kültürüyle birleşerek kendini yeniden üretmeye devam etmektedir. 10 Ekim Ankara Gar ve Suruç Katliamlarında yine aynı faşist şiddet sarmalı kullanılarak kitlelerin politik mücadeleleri zayıflatılmaya çalışıldı.

Türkiye’de muhalefet güçlerine karşı işlenen bütün katliam ve cinayetlerde faillere uygulanan cezasızlık ve fiili zamanaşımına uğratma politikası, katliamların bir süreklilik kazanmasını sağlamış ve aynı uygulama günümüzde de devam etmektedir. Tarihin bize gösterdiği zülüm ile abat olunamayacağıdır.

EMEK VE DEMOKRATİK GÜÇLERİ OLARAK: Bütün bu katliam ve yıldırma taktiklerine karşı mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğimizi bir kez daha ilan ediyor, günümüz geldiğinde tüm bu tür katliamların sorumluların ortaya çıkaracağımıza inancımızla: Halepçe, Qamişlo,

İstanbul Üniversitesi ve Gazi Katliamlarını lanetliyor yaşamını yitiren tüm canlarımızı saygıyla anıyoruz.

UNUTURSAK KALBİMİZ KURUSUN

yukarı çık
0
Paylaşım