Menu
RSS

Antalya Tüm Emekli Sen: Bu Bütçe Sağlıksızlığın Bütçesidir

Antalya Tüm Emekli Sen: Bu Bütçe Sağlıksızlığın Bütçesidir

Tüm Emekli Sen Antalya Şubesi üyeleri İnsanca bir yaşam talebiyle eylem gerçekleştirdi. Attalos Heykeli önünde bir araya gelen Tüm Emekli Sen üyeleri adına basın açıklamasını Şube Başkanı Mustafa Ayar okudu. Mustafa Ayar'in okuduğu basın açıklamasının tamamı şu şekilde.

“2021 Bütçe yasa tasarısı TBMM Genel Kurulunda görüşülmektedir. Komisyon görüşmelerinden de anlaşılacağı üzere, Saray ve TBMM çoğunluğu bulunan AKP ve MHP koolisyonu bütçenin sadece kendi istekleri doğrultusunda geçmesini amaçlamakta,

halkın ihtiyaçları yok sayılmaktadır. Oysa bir ülkenin bütçesi, bütün bir ülkenin kaynaklarını, gelirlerini ve bunların kimlere nasıl dağılacağını belirleyen en önemli metinlerden biridir. O nedenledir ki  bütçe yapılırken emekçi sınıfın söz ve karar sahibi olması zorunludur.

Bunun yanı sıra emekliler için uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan sendika kurma hakkımız mahkemeler vasıtasıyla elimizden alınmaya çalışılmakta, devletin uluslararası sözleşmelere uygun iç hukukta düzenlemeler yapmak yerine

emeklilerin 25 yıllık sendikal geçmişini yok saymaya çalışmakta, sendikaları kapatmakla tehdit etmektedir.

Bu çerçevede, Sendikamız Tüm Emekli Sen 2021 Bütçe tasarısını ve emekli sendikalarına yönelik baskı ve kapatma girişimlerini değerlendirmesini basın aracılığıyla kamuoyu ile paylaşmayı ve

TBMM’de bulunan ya da bulunmayan siyasi partilere görüş ve değerlendirmelerini iletmeyi bir görev olarak kabul etmektedir.

1995 yılında başlayan emeklilerin sendikal hak mücadelesi bütün baskı ve yok saymalara karşın bugünlere gelmiştir.

Emekliler ve emekli sendikaları, bunca yıldır yürüttükleri sendikal mücadeleden geri adım atmamakta kararlıdırlar. Tıpkı diğer çalışan kesimlerin örgütlenme mücadelesinde karşılaşıldığı gibi her türlü baskı, engel ve sıkıntıya karşı mücadeleyi sürdürmeye kararlıdırlar.

Bu noktada siyasi iktidarın yapması gereken emeklilerin 25 yıllık mücadeleleri sonucunda elde ettikleri sendikal örgütlenmeleri tanıması ve anayasal güvenceye kavuşturmasıdır.

Bu Bütçe Sağlıksızlığın Bütçesidir

Son günlerde devreye giren, güya salgına karşı önlem diye adlandırılan kısıtlamalar ise, tedbir olmaktan daha fazla, halkın yaşam biçimini değiştirmeye ve baskıcı bir sistemi iyice yerleştirmeye, toplumsal muhalefetin her adımını engellemeye yönelik hale gelmiştir.

Ayrıca maske ve hijyen giderleri nedeniyle halkın harcama kalemleri artmıştır. Geçim sıkıntısı içinde olan emeklilere bu malzemeler ücretsiz verilmelidir. Her ne kadar manipüle edilmeye, saklanmaya çalışılırsa da

Sağlık Bakanlığının kendi açıkladığı vaka, hasta ve kayıp sayısı bile durumun böylelikle geçirilemeyeceğini ortaya çıkarmıştır.

Tabloyu daha da vahim hale getiren bir başka unsur ise sağlık personelin de görülen vaka, hasta ve ölüm sayısının giderek artmasıdır.

Salgına karşı canla, başla fedakarlıkla çalışan sağlıkçılar için gereken önlemlerin alınması için bütçede herhangi bir kalem yoktur. Bunun yerine sağlık çalışanlarının örgütleriyle, SES, TTB gibi kuruluşları engelleme, yok sayma yoluna gidilmektedir.

Bu tutumdan bir an önce vazgeçilmelidir.

Bütçe de gerekli değişiklikler yapılarak gerek sağlık hizmetleri için gerek sağlık çalışanları için ayrılan pay artırılmalı, çalışanlar ve emeklilerden teşhis ve tedavi için yapılan kesintilerden vazgeçilmelidir.

Bu Bütçe Doğa Karşıtı Ve Bilimsellikten Uzak Bir Bütçedir

Son yıllarda artan ölçüde, sel gibi, deprem gibi felaketler yaşanmaktadır. En son İzmir ve civarında yaşanan deprem gerek can kaybı açısından gerekse de kamunun sorumlulukları açısından acı gerçeği bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Ülkenin doğal zenginliklerini sermayeye peşkeş çekmenin bir sonucu olarak yaşanan ve adeta cinayete dönüşen felaketlere karşı bütçede her hangi bir kaynak yoktur. Aksine bu tür felaketleri önleme ve sonrası önlemleri almakla yükümlü kurumlara

bütçeden ayrılan pay komik dencek orandadır. Bir örnek olması açısından Diyanet İşleri Başkanlığına 13 milyar lira AFAD’a ise 2 milyar lira ödenek ayrılması söylenebilir.

Bu Bütçe Savaşın Ve Silahlanmanın Bütçesidir

2021 Bütçe tasarısı daha önce ki bütçelerde olduğu gibi savaşın ve silahlanmanın bütçesidir.

2021 Merkezi Yönetim Bütçesi yaklaşık 1.4 trilyon liralık bir gider, 1.1 trilyonlukta bir gelir öngörmektedir. Yani daha yürürlüğe girmeden bütçenin yaklaşık 300 milyar lira açık vereceği kesindir.

Oysa silahlanmaya iç güvenlik kurumlarına vb bütçeden ayrılan pay öngürülen bütçe açığı kadardır. Güvenliğe, silahlanmaya, 300 milyar lira ayrılırken bizi doğrudan ilgilendiren sağlık hizmetleri için Sağlık Bakanlığına ayrılan pay 77 milyardır.

Yani güvenliğe ve silahlanmaya, sağlığımızdan 4 kat daha kıymet verilmektedir.

Bu Bütçe Emeklileri Açlığa Mahkum Etmenin Bütçesidir

8 milyon emekli asgari ücretin altında ücret almaktadır.

Yine bu bütçe ile 2021 yılı için emeklilere reva görülen zam oranı 3+3 ve enflasyon farkıdır. Zam oranlarının vicdansızlığı ve komikliği bir tarafa, enflasyon oranlarının siyasi iktidarın işine geldiği gibi hesaplanıp açıklandığını bilinmektedir.

Dolayısıyla 2021 bütçesi emekliler açısından sefalet ve yoksulluk demektir.

2021 bütçesinde başka bir eşitsizlik ve yoksullaştırma kalemi vergi adaletsizliğidir. Bütçe gelirlerinin %90’ı vergi geliri, bunun da % 70’inin biz emeklilerin, dar gelirlilerin, küçük esnafın, emekçilerin ödediği gelir vergi,

ÖTV, KDV den hiç taviz vermezken,  iktidar, yandaş patronların vergi borçlarını silmekte, patronlara kaynak aktarmakta tereddüt etmiyor.

Emeklileri yoksullaştırma sadece bütçe kaynaklarının sermayeye doğrudan transferi ile olmamakta, salgın koşulları da emeklilerin hayatını, geçim sıkıntısını iyice artırmaktadır.

Enflasyonun resmi rakamının %15 olduğu koca bir yalandır. Emekçiler açısından  ise en az %50 olduğu bir ortamda salgınla mücadelede dezavantajlı grup kabul edilerek özel destek verilmesi gereken emekliler tedbir adı altında evlere kapatılıp

adeta yalnızlığa ve yoksunluğa terk edilmek istenmektedir.

Bu değerlendirmelerin ışığında taleplerimiz:

-Emeklilerin sendikalarına karşı açılmış kapatma davaları geri çekilmelidir.

-Uluslararası sözleşmeler ve 25 yıldır emeklilerin zorluklarla baş ederek sürdürdüğü kazanımlar ve sendikal örgütlenmesi tanınmalı, anayasal güvence altına alınmalıdır.

-En düşük emekli aylığı brüt asgari ücret tutarına yükseltilmelidir.

-Emekliler arasındaki ücret dengesizliği bir an önce giderilmeli, buna ilişkin intibak yasası emekliler daha fazla mağdur edilmeden çıkarılmalıdır.

-Torba yasa adı altında getirilen ve emeklilik konusunda elde ettiğimiz hakları almayı geri almayı hedefleyen yasa girişimleri geri çekilmelidir.

-Yılda 4 sefer aylık tutarında ikramiye verilmelidir.

-Sağlık hizmetleri tamamen kamusal olmalı, kamu eliyle yürütülmelidir. Özelleştirmeden vazgeçilmelidir.

-Emeklilerden sağlık ve tedavi katkı payları alınmamalıdır.

-Ekmek, et, su, elektrik, doğalgaz gibi temel ihtiyaç ürünlerine zam yapılmamalıdır.

-Salgının hemen geçmeyeceği, derin etkiler bırakacağı açıktır. Buna göre salgına karşı en az iki yıllık bir mücadele/baş etme programı hazırlanıp uygulamaya konulmalıdır. Bu programın temel yaklaşımı sağlık hizmetlerinin kamusal hizmet olduğu olmalıdır.

-Coronavirüse karşı bulunduğu söylenen aşıların tıbbi olarak onaylanmasından sonra ücretsiz olarak (Sağlık çalışanları ve ardından 65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı olanlardan başlamak üzere) aşılanmasına başlanmalıdır.

-Salgına karşı tedbir adı altında uygulamaya konulan ve bizleri eve kapatmaya yönelik uygulamalardan bir an önce vazgeçilmelidir. Tüm toplum olarak enaz 3 hafta tam kapatma yapılmalıdır.

-Salgın koşullarında yaşlılara, kronik rahatsızlığı olanlara yerel ya da merkezi yönetim tarafından destek verilmeli, ihtiyaçları karşılıksız olarak karşılanmalıdır.

Tüm Emekli Sen bütün şube ve temsilcilikleri ile bu süreçte taleplerimizin karşılanması için gerekli etkinlik ve eylemliliklerini ısrarla ve inatla sürdürecek, bu gün olduğu gibi demokratik tepkisini her platformda dile getirecektir”

yukarı çık
0
Paylaşım