Menu
RSS
Travmatik Parklar

Travmatik Parklar

Her gün başka bir utançla, üzü...

Başkan Böcek, Doyran (HES) Projesi İptal Edildi: Geleceği Hep Birlikte Koruyacağız

Başkan Böcek, Doyran (HES) Projesi İptal Edildi: G…

Antalya Büyükşehir Belediye Ba...

Antalya Veli Der: Kalıcı Yaz Saati Uygulamasından Vazgeçin, Çocuklarımız Karanlıkta Yollara Düşüyor

Antalya Veli Der: Kalıcı Yaz Saati Uygulamasından …

Öğrenci Veli Derneği (Veli Der...

CHP’li Kadınlar Cinayetlere Öfkeli: Kadınların Korkuyla Değil, Huzurla, Güvenle Yürüdüğü Bir Türkiye İstiyoruz

CHP’li Kadınlar Cinayetlere Öfkeli: Kadınların Kor…

CHP Antalya İl Kadın Kolları ö...

Antalya Kadın Platformu Üyeleri Öfkeli: Burası Bizim Değil Bizi Öldürmek İsteyenlerin Ülkesi

Antalya Kadın Platformu Üyeleri Öfkeli: Burası Biz…

Tüm ülkede kadın cinayetlerini...

61.Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, Coşku Dolu Bir Törenle “Hikayemiz Birlikte” Diyerek Başladı

61.Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festiv…

12 Ekim’e kadar sürecek sinema...

Prev Next

Antalya'da Ücretsiz Okul Yemeği Hemen Şimdi Çalıştay Raporunu Açıkladı

Antalya'da Ücretsiz Okul Yemeği Hemen Şimdi Çalıştay Raporunu Açıkladı

Antalya Ücretsiz Okul Yemeği Hemen Şimdi Çalıştay Raporu verileri Veli-Der tarafından basın açıklaması ile kamuoyuna duyuruldu.

21-22 Eylül 2024 tarihleri arasında gerçekleşen çalıştayda ‘Hemen şimdi ücretsiz yemek’ için toplanan veriler paylaşıldı.

Antalya Çağdaş Eğitim ve Kültür Vakfı’nda (ANTÇEV) gerçekleşen basın toplantısına Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Antalya Şube Başkanı Prof.Dr. Fulya Sarvan, , Veli-Der Derneği adına Oya Umur, Eğitim-Sen adına Ahmet Gülden, ANTÇEV Yönetim Kurulu Başkanı Figen Bostancı,

Antalya Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Serap Ertuğrul, Antalya Tabip Odası adına Dr. Aydan İzgi katıldı.

Sosyal devletin temel gereği olarak kamusal eğitimin temel ilkeleri; eşit, parasız, bilimsel, nitelikli, kapsayıcı olmasıdır diye sözlerine başlayan Oya Umur: “Tüm çocukların kamusal eğitim hakkına ulaşabilmesi, kamusal eğitime yeterli bütçe ayrılması, karar alıcıların gerekli koşulları sağlaması,

gerekli önlemleri alması ile mümkündür. Dünya genelinde de ülkemizde de karar alıcılar çocukların evrensel hakkı olan kamusal eğitim hakkından sorumludur. Dünya genelinde 418 milyon çocuk okul yemeğine ulaşabilmektedir. Japonya’da 20. yüzyılın ilk yıllarından,

Norveç’te 1890’lı yıllardan, Şili ve Hindistan’da 1920’li yıllardan, İsveç’te 1937, ABD’de 1939, Brezilya’da 1955, Kenya’da 1980, El Salvador’da 1984, Pakistan’da 1994’ten bugüne 100’ü aşkın ülkede okul yemeği programları uygulanmaktadır” ifadelerini kullandı.

Okul yemeği programının uygulandığı ülkelerde okul yemeğinin temel kamusal hak, eşit yurttaşlık hakkı olduğu ilkesi yasal düzenlemelerde ve programlarda yer almakta olduğunu belirten Umur, okul yemekleri programları ihtiyaç temelli bir gıda desteği müdahalesi değil,

kalıcı eşitsizliklerin aşılmasında kullanılan bir sosyal politika aracı, temel bir insan hakkı ve bir kamu hizmeti olarak görülmektedir diye belirtti.

Basın açıklamasının devamında konuşan Umur, “Okul yemeği ile birlikte temiz suya erişim de tüm çocukların kamusal hakkıdır. Su tüketimi hayati bir önem taşır. Yeterli su tüketimi vücut sıcaklığının düzenlenmesini, sindirim sistemi sağlığını, enerji düzeyini, zihinsel ve fiziksel performansı,

elektrolit dengesini olumlu etkilemektedir. Sağlıklı bir bireyin günde ortalama 2- 2,5 litre arasında su içmesi gerekir. Okullarda içme suyuna erişim, kontrol-izleme sistemleri bulunmamakta, suya bulaşması olası toksik kirletici sayısı çok fazladır.

Okullarda okul su sistemleri, toksik kimyasal maddeleri tutma kapasitesine sahip arıtma/flitreleme sistemleri kurulmalı, çocukların temiz içilebilir suya erişimini sağlayacak uygunlukta belirlenecek noktalara su sebilleri ve çeşmeler yapılmalıdır” dedi.

Bütçe takviminin başladığını belirten Umur: “Bütçe takvimi başlatıldı. Bütçe sürecinin, görüşmelerinin başlaması ile birlikte temel gündem kamusal eğitim için, okul yemeği için yeterli bütçenin ayrılması başlığı olmak zorundadır.

Bütçe hakkının temel ilkesi kamu gider ve gelirlerinin belirlenmesinde halkın söz sahibi olmasıdır. Bütçe hakkı tüm dünyada evrensel bir değer olarak kurumsallaşmıştır. Bütçe süreci demokratik kitle örgütleri ile halk ile birlikte yürütülmelidir.

Siyasi iktidarın, muhalefet partilerinin ve TBMM’nin demokrasi ile yaşıt bütçe hakkına ilişkin büyük bir sorumluluğu bulunmaktadır. Bütçe sürecine dair sorumluluğu olanlar bu bütçe döneminde bir kez daha bütçenin çocuklardan, halktan yana kullanılıp kullanılmayacağı şeklinde

bir politik tercih ile karşı karşıyadır. Kamu tasarruf genelgesinin yayınlanması ile birlikte tasarruf gerekçesiyle taşımalı eğitimde uzun yıllardır süren ikili eğitim gören öğrencilerin okul yemeği uygulaması kaldırıldı. Deprem bölgesinde okul öncesi ile sınırlı olan okul yemeği uygulaması

2024-2025 eğitim öğretim yılı başından itibaren okullarda uygulanmıyor. Ancak genel seçimden bugüne üç kez özel meslek liselerine yüzde yüze varan oranda teşvik açıklandı. 26 Eylül 2024 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmelikle deprem bölgesindeki özel okullara destek açıklandı.

Öğrencileri okuldan koparmanın, çocuk yaşta işçi hale getirmenin aracı haline getirilen MESEM’ler yoluyla verilen ücretler kamu kaynaklarından karşılanıyor. STK adı altındaki yapılara 2024 yılının ilk 6 ayında 100 milyara yakın kaynak aktarıldı. Buna dair daha onlarca örnek sayılabilir.

Tüm bu tablo gösteriyor ki okul yemeği için bütçe ayrılmaması politik bir tercih ve önceliktir; kaynak olmasına rağmen kamu kaynakları çocukların okul yemeği hakkı için kullanılmamaktadır” dedi.

Oya Umur, açıklanan rapor üzerine yaptığı değerlendirmede, okul çağındaki çocukların beslenmesinin onların büyüme, gelişme ve genel sağlık üzerinde büyük bir etkiye sahip olduğunu belirtti. “Yeterli ve dengeli beslenme, beş besin grubundan besinleri içeren ve

gelişimle ilgili tüm ihtiyaçları karşılayan bir beslenme tarzıdır. Okul çağında kazanılan doğru beslenme alışkanlıkları, çocukların gelecekte sağlıklı bir yaşam sürmesi açısından kritiktir” dedi.

Umur, Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2022 İstatistiklerle Çocuk raporuna atıfta bulunarak, Türkiye nüfusunun yüzde 27'sini çocukların oluşturduğunu ve bu çocukların dörtte üçünün okul çağında olduğunu vurguladı. Rapora göre çocukların beslenme alışkanlıklarına dikkat çeken Umur,

“Çocukların yüzde 62,4'ü ekmek ve makarna gibi yiyecekleri tüketirken, sadece yüzde 33'ü her gün sebze, yüzde 10,2'si ise et ve balık tüketiyor” diyerek, beslenme dengesizliğine işaret etti.

Umur, yetersiz beslenmenin çocuklarda bodurluk ve zayıflık gibi kalıcı sorunlara neden olduğunu belirtti. “Bodurluk, çocuğun uzun süre gerekli besinleri alamadığını gösterir ve bu durum ciddi sağlık sorunlarına yol açar. Özellikle yetersiz beslenme, çocuk ölümlerine ve

bulaşıcı olmayan kronik hastalıkların artışına zemin hazırlamaktadır” ifadelerini kullandı. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü'nün araştırmasına göre, 5 yaş altı çocuklarda bodurluk oranının yüzde 10'a ulaştığını ekleyen Umur,

bu oranların yoksulluğun ve kötü beslenmenin sonuçları olduğuna dikkat çekti.

"Beslenme Eksikliği Okul Terklerinin En Büyük Sebeplerinden Biri"

Oya Umur, Türkiye'deki okul terki oranlarına da değinerek, Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2023 verilerine göre ortaöğretimde 2 milyondan fazla çocuğun okul dışında kaldığını belirtti. “Ortaokulda okul terkleri bir yıl içinde yüzde 3,1'den yüzde 6,2'ye yükseldi. Bu oranlar gerçek verileri yansıtmıyor.

Okul terklerinin önüne geçebilmek için okullarda ücretsiz yemek ve uygun şartların sağlanması gerekmektedir” dedi.

Oya Umur, çocukların akademik başarılarının doğrudan beslenme ile ilişkili olduğunu belirterek, beyin fonksiyonlarının optimal düzeyde çalışabilmesi için yeterli ve dengeli beslenmenin şart olduğuna dikkat çekti. “Yetersiz Omega 3 yağ asiti alımı, dikkat eksikliği,

öğrenme zorlukları ve hafıza sorunlarına yol açabilir. Çocuklar, balık, yumurta, et, ceviz gibi beyin gelişimini destekleyen besinlerden mahrum kaldığında bilişsel fonksiyonlarında gerileme yaşanabilmektedir” ifadelerini kullandı.

Umur, özellikle demir ve iyot eksikliğinin çocukların dikkat ve öğrenme süreçlerini olumsuz etkilediğini belirterek, “Demir eksikliği uzun süre devam ederse, dikkat eksikliği ve bilişsel gerilikler gibi sorunlara yol açabilir. Yetersiz beslenme, çocukların akademik başarısında kalıcı hasarlara neden olabilir” dedi. Ayrıca, çinko eksikliğinin okuma kabiliyeti ile doğrudan ilişkili olduğunu ekledi.

"Yetersiz Beslenme Depresyon Ve Kaygıya Yol Açıyor"

Oya Umur, yoksulluğun ve beslenme yetersizliğinin çocuklarda depresyon, kaygı ve sosyal uyum sorunlarına yol açtığını belirtti. “Açlık sırasında harekete geçen yıkıcı hormonlar, çocuğun vücut yapısını bozarak enerji seviyelerini düşürebilir ve umutsuzluk hali yaratabilir.

Bu durum, çocuklarda depresyon belirtilerine yol açabilir” şeklinde konuştu.

Umur, Omega 3 yağ asitleri, çinko ve serotonin üretimini destekleyen besinlerin eksikliğinin, dikkat eksikliği, davranış bozukluğu ve hiperaktivite gibi sorunlara neden olabileceğini belirtti. Çinko eksikliğinin, davranışsal uyumsuzluklar ve sosyal izolasyona yol açabileceğini vurguladı.

"Beslenme Desteği Akademik Başarıyı Artırıyor"

Umur, büyüme geriliği yaşayan çocuklar üzerinde yapılan bir araştırmadan bahsederek, “İki yıl boyunca hem besin desteği hem de sosyo-kültürel uyarıcılar verilen çocuklar, bilişsel testlerde ve okul başarılarında daha yüksek puanlar almıştır” dedi.

Bu sonuçların, beslenme desteğinin çocukların gelişimi ve başarıları üzerindeki etkisini ortaya koyduğunu belirtti.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun bu yıl açıkladığı verilere göre, 5-17 yaş arası çocukların yüzde 7,3’ünün kendisini her gün depresyonda hissettiğini vurgulayan Umur, “Zorunlu eğitim çağındaki 1,9 milyon çocuk depresyon ve kaygı altında yaşıyor.

13-17 yaş arasındaki çocukların yüzde 50'si sınav döneminde aşırı kaygı durumu yaşıyor” diyerek, bu durumun ciddi bir toplumsal sorun olduğunu belirtti.

Veli-Der, yaptığı açıklamada, dünya genelinde uygulanan okul yemeği programlarının çocukların eğitimine erişimini, okul terkinin önlenmesini ve çocuk yaşta evliliklerin engellenmesini sağladığını belirtti.

Örneğin, Pakistan'da 1998-2004 yılları arasında kız öğrencilere sağlanan yemek yardımları sayesinde okullaşma oranının yüzde 135 arttığına dikkat çeken Veli-Der, Türkiye'de de benzer programların acilen hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı.

Veli-Der'in Talepleri:

Okul Yemeği Bir Lütuf Değil, Kamusal Haktır: Okul yemeği, sosyal devlet ilkesinin bir gereği olarak kamu eliyle ve kaynaklarıyla tüm öğrencilere sunulmalıdır. Okul öncesinden yükseköğretime kadar tüm öğrenciler için ücretsiz yemek programları uygulanmalıdır.

Bütçe Yetersizliği Bahane Edilmemelidir: Çocukların sağlıklı beslenmesi, sosyal devletin öncelikli görevlerinden biri olarak görülmeli ve bu konuda bütçe ayrılmalıdır. Bütçe görüşmelerinde okul yemeği programları ana gündemlerden biri olmalıdır.

Uluslararası Okul Yemeği Koalisyonuna Katılım: Türkiye, bu koalisyona katılarak gerekli kamusal yükümlülüklerini yerine getirmelidir.

Beslenme Genel Müdürlüğü Kurulmalıdır: Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir "Beslenme Genel Müdürlüğü" oluşturulmalı, beslenme ve diyet uzmanları, aşçılar, gıda mühendisleri gibi kadrolar güvenceli bir şekilde istihdam edilmelidir.

Yemekhaneler ve Merkezi Mutfaklar: Uygun okullarda yemekhane alanları oluşturulmalı, uygun olmayan okullara merkezi mutfaklardan yemekler ulaştırılmalıdır.

Ekolojik ve Yerel Üretim Desteklenmelidir: Okul yemeği programları için yerelde agroekolojik üretim yapan küçük üreticiler ve kooperatifler desteklenmelidir.

Suya Erişim Sağlanmalıdır: Okullarda çocukların suya rahatça erişebileceği sebiller ve çeşmeler kurulmalıdır. Türkiye’nin içme suyu varlıklarındaki toksik kimyasallar takip edilerek gerekli önlemler alınmalıdır.

Okul Yemeği ve Suya Erişim, Şeffaf Denetim Altına Alınmalıdır: Bu programlar, okul aile birlikleri, sendikalar, meslek örgütleri ve demokratik kitle örgütlerinin denetimine açılmalı, süreç şeffaf bir şekilde yürütülmelidir.

Sağlıklı Beslenme Dersi Zorunlu Olmalıdır: Okullarda zorunlu dersler arasında sağlıklı beslenme dersi yer almalı ve velilere yönelik bilgilendirme çalışmaları yapılmalıdır.

Veli-Der, Türkiye'deki tüm okullarda fakatsız, ayrım gözetmeksizin sağlıklı su ve yemek sağlanmasını talep ederken, Türkiye’nin Uluslararası Yemek Koalisyonu'na katılarak taahhüt vermesi gerektiğini vurguladı.

yukarı çık
0
Paylaşım