ATB Başkanı Çandır: Kurulan Ve Kapanan Şirket Sayısında Ülke Ortalamasının 2 Kat Gerisinde Kaldık
- Yazan Kaktus Haber
Antalya Ticaret Borsası (ATB) Ekim ayı olağan meclis toplantısı, ATB Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığında ATB Toplantı Salonu’nda gerçekleştirildi.
Yönetimin bir aylık çalışmasıyla ilgili üyelerin bilgilendirildiği toplantıda konuşan ATB Yönetim Kurulu Başkanı Çandır, tarım sektörü, ekonomi ve kente ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Antalya’nın ekonomik veriler açısından Türkiye ortalamasından olumsuz yönde ayrıştığına dikkat çeken Çandır,
kurulan ve kapanan şirket sayısında ülke ortalamasının 2 kat gerisinde kaldığımızın altını çizdi. Çandır, iklim değişikliği ve su yetersizliğinin tarım sektörüne olumsuz etkilerine de vurgu yaptı.
Konuşmasına geçtiğimiz günlerde babasını kaybeden Başkan Yardımcısı Halil Bülbül ve eşini kaybeden 6. Meslek Komitesi Başkanı Ertan Altundağ’a başsağlığı dileyerek başlayan Çandır, TUSAŞ’a yapılan hain terör saldırısını da kınadı. İnsanlık tarihi boyunca pek çok barbarlık türü görüldüğünü söyleyen Çandır,
“Her biri insanlığın ayrı bir utanç kaynağı olarak tarihe geçti. Hedef gözetmeksizin sivil ve masum insanların katledildiği en ağır, en rezil barbarlık örneği, terörist eylemlerdir. Neden ve kimden geldiğine bakılmaksızın, aması, fakatı, lakini olmadan aşağılanacak terörist eylemler,
son 40 yıldır ülkemizi hiç terk etmedi. 40 yıldır ülkemize uygulanan bu barbarlık, bizleri daha çok birbirimize bağladı ve asla muasır medeniyetler düzeyine ulaşma çabamızdan bizi geri çevirmedi. TUSAŞ’a yapılan terörist saldırı 5 canımızı aldı. Bu barbarlığa binlerce canımızı verdik.
Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, bir kez daha terörü lanetliyorum” diye konuştu.
“Önderimiz Atatürk’ün hakimiyet-i milliye diye tarif edip kurduğu cumhuriyetimizi ve kendine düşmanları bile besleyen tek rejim olan demokrasimizi, bu barbarlığa asla teslim etmeyeceğiz” diyen Çandır, “İkinci yüzyılımızı ve nice yüzyıllarımızı hep birlikte Türkiye Cumhuriyeti olarak yaşayacağız.
Buna olan inancım tamdır. Cumhuriyetimizin 101. yılı hepimize kutlu olsun” ifadelerini kullandı.
2024 yılının son çeyreğine girildiğini belirterek ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çandır, “Geçtiğimiz üç çeyrek, hepimiz için zorlu geçti. Bir taraftan hızla sıkılaşan para politikası uygulamaları, diğer taraftan durdurulamayan maliyet artışları,
hepimizi sık boğaz ederken iç ve dış pazar koşullarının giderek daralması da ek zorluklar olarak karşımıza çıktı. Yıl boyunca giderek ağırlaşan bu zorluklara dayanamayan işletmelerimizin kapanma hızları görülmedik düzeyde artmıştır” dedi.
Kurulan ve kapanan şirket sayılarını her ay paylaştığını hatırlatarak, kurulan/kapanan şirket sayıları eğilimlerinde sürekli bozulmalar yaşandığını vurgulayan Çandır, Antalya’daki eğilimin yıl başından beridir ülke genelinden olumsuz ayrıştığının altını çizdi.
Geçtiğimiz ay, yıllıklandırılmış verilerle kurulan şirket sayısının Antalya’da yüzde 26 azalırken ülke genelinde yüzde 13 azaldığını, kapanan şirket sayısının ise Antalya’da yüzde 46 artarken ülke genelinde yüzde 23 arttığını belirten Çandır,
Antalya’nın kurulan ve kapanan şirket hareketliliğinde ülke ortalamasının iki kat gerisinde kaldığına dikkat çekti.
Protestolu senet tutarının Antalya’da yüzde 304 artarken ülke genelinde yüzde 176 arttığını, karşılıksız çek tutarı ise yüzde 372 artarken Türkiye ortalamasında yüzde 225 arttığını belirten Çandır, “İş dünyamızın öncü göstergelerinden biri olan çek ile işlem hacmi ise yine yıllıklandırılmış verilerle
ülkemizdeki yüzde 71’lik artışa karşılık Antalya’da yüzde 53 artabilmiştir. Yani ticaretin parasal yönüyle ilgili göstergelerde de kentimiz, ülke ortalamasının yaklaşık yüzde 50 gerisinde seyretmekte” dedi. Yıllıklandırılmış verilerle kredi kullanımlarına da dikkat çeken Çandır,
“Ticari krediler ülkemizde yüzde 29 ve kentimizde yüzde 37 artmıştır. Tarım kredileri ise kentimizde yüzde 33, ülke genelinde ise yüzde 51 artmıştır” ifadelerini kullandı.
Çek ile işlem hacmi ile kullandırılan kredilerin resmi enflasyon kadar bile artmadığını, reel büyüme yaşanmadığını dile getiren Çandır, şöyle konuştu:
“Özellikle kentimizdeki iş dünyası ve ekonomik aktivite, ülkemiz genelinin oldukça gerisinde seyretmekte. Bu durum yıl başından beri benzer bir eğilim göstermekte. Bu nispi yavaş gidişatı sizlerle uzun bir süredir paylaşmaktayım. Antalya’mız geçmişi itibariyle genellikle ülkemiz ortalamasından
hızlı büyümeye alışıktır. Bu genel eğilime yeniden kavuşmalıyız. Ancak uygulamalar Antalya için zorlayıcı olmaya devam etmekte. Nitekim yıllıklandırılmış ihracat verileri de yılbaşından bu yana nispi olarak ülkemiz genelinden yavaş gerçekleşmiştir. Açıklanan son veriler de bu durumu teyit etmekte.
Toplam ihracat, kentimiz ve ülkemiz için yüzde 2.3 artarken tarım ve gıda ürünleri ihracatı kentimizde değişmemiş, ülkemiz genelinde ise yüzde 3.8 artmıştır. Yaş meyve sebzede durum daha olumsuz. Ülkemizdeki yüzde 5’lik artışa karşılık kentimizde yüzde 5.5 azalış yaşanmıştır.
Önümüzdeki aylarda turizmdeki hareketliliğin azalmasıyla kentimiz ekonomisinin nispi olumsuz ayrışması, daha da belirgin hale gelme riskini taşımakta. Hepimiz, önümüzdeki genel sıkılaşma politikalarına ve bunların kentimize olan nispi yüksek olumsuz yansımalarına daha fazla odaklanmalıyız.”
16 Ekim Dünya Gıda Günü nedeniyle düzenledikleri panelde ulaşılabilir, güvenilir ve sürdürülebilir gıdaya erişim, artan gıda fiyatlarının etkileri, israf ile tarımsal nüfusun yaşlanması ve gençlerin tarıma ilgi göstermemesi konularının dikkat çektiğini hatırlatan Çandır,
“Sektörümüz, son dönemde hızlı bir biçimde iş gücünün azalması ve çalışanların yaş ortalamasının 58’e yükselmesi gibi yapısal sorunlarla karşı karşıya. Bu durum, özellikle Antalya ve benzeri kentlerde, emeğe dayalı tarımsal üretim alanlarında kayıplara neden olmakta.
TÜİK verilerine göre 2023 yılında yaşlı nüfusun yüzde 57,7’si, genç nüfusun ise yüzde 13,6’sı tarımda çalışmakta. Gençler tarıma yönelmek yerine tarım dışı alanları tercih etmekte. Sektörün içinde bulunduğu bu sorunu aşabilmesi için tarımda çalışmayı, üretmeyi,
girişimci olmayı ve kırda yaşamı cazip hale getirecek kamu politikalarına ihtiyaç var. Aksi halde toplumsal sürdürülebilirliğimiz ciddi zarar görecek” uyarısında bulundu.
Yapılması gerekenlerle ilgili de önerilerde bulunan Çandır, “Mesleki eğitim sonrası iş garantisinden girişim teşviklerine, özel finansman ve ücret desteklerinden askerlik süresi muafiyetine ve sektöre özel bir sosyal güvenlik modeli geliştirilmesi gibi ortak akılla oluşturulacak planlama ve stratejilere ihtiyaç var.
Tarımsal istihdamdaki diğer bir sorun ise yabancı uyruklu ve geçici koruma kapsamındaki işçilerin çalışma izinlerinde karşılaşılan süre ve mevzuat kapsamlı sorunlar. Önerimiz çalışma izinlerinin sektörel bazda verilmesi, çalışma izinleri için verilen sürelerin uzatılması ve izin alımlarının kolaylaştırılmasıdır.
İlgili yasal düzenlemelerin yapılması için taleplerimizi TOBB’da düzenlenen toplantılarda hem Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız hem de İçişleri Bakanımız ile paylaştık. Geçtiğimiz günlerde Antalya’yı ziyaret eden Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı’na da ilettik” diyerek
sorunların kısa sürede çözüme kavuşturulmasını beklediklerini söyledi.
Uzun süredir iklim değişikliği ve su yetersizliği sorunlarının tarımsal üretim üzerindeki olumsuz etkilerinin meslek komiteleri toplantılarının en önemli gündem maddesi olduğunu kaydeden Çandır, şunları dile getirdi:
“Üzülerek ifade ediyorum ki korktuğumuz günlerin gelmekte olduğunu görüyoruz. Bu yıl iklim değişikliği, zamansız ve yetersiz yağışlar kaynaklı ilimiz geneli arpa-buğday verim ve kalitesinde ciddi bir düşüş yaşandı. Hasat edilen mahsulün büyük kısmı da yemlik olarak değerlendiriliyor.
Ayrıca önümüzdeki üretim dönemi için yayladaki ilçelerimizde kuraklık nedeniyle buğday ekimlerinde gecikmeler yaşanmakta ve girdi maliyetlerindeki artış üretim iştahını azaltmakta. Bu nedenle hububat üreticileri, mısır, meyve ve sebze üretimine yönelmekte ya da arazilerini nadasa bırakmakta.
Susam üretiminde de yine iklim değişikliği ve işçi gücüne erişim nedeniyle azalma gözlemleniyor. Susamın şu an kilogram fiyatı 110 TL, yerfıstığının kilogramı ise 25 TL seviyelerinde işlem görmekte. Üreticiler, mevcut fiyatları düşük buldukları için depolama yoluna giderek fiyat artışı bekliyor.
Üreticinin mahsulünün hak ettiği değeri bulmadığını düşünmesi ileriki yıllar için tıpkı arpa ve buğdayda olduğu gibi üretim iştahsızlığı yaratıyor. Yaşanan işgücüne erişim zorluğu ve yüksek işçilik maliyetleri nedeniyle pamuğa da yönelemeyen üretici çareyi yine mısır üretmekte,
avokado bahçesi kurmakta ya da örtü altı üretime geçmekte arıyor. Toplu üretim planlaması yapılması ve desteklerin zamanında ödenmesi çözüm önerilerinin başında gelmekte. Tarım ve Orman Bakanlığı, stratejik ürünleri kapsayan bir adım attı, çalışmalara başladı.
Ancak uygulama henüz başlamadı ve destekler hala zamanında ödenmiyor. Geç yapılan destek ödemeleri ise üreticiyi motive etmekte yetersiz kalıyor.”
Antalya’nın zeytin rekoltesinde yüzde 45 düzeyinde artış beklendiğini de belirten Çandır, “Rekoltenin 55 bin ton zeytin ve 10 bin ton zeytinyağı düzeyinde olacağı tahmin ediliyor. Ancak iklim değişikliğinden kaynaklı istenilen yağışların görülmemesi nedeniyle sofralık olarak değerlendirilecek zeytinlerin
kalibresinde sorunlar yaşanıyor. Bu yıl İspanya’daki üretimin artacağı tahmini nedeniyle yağ fiyatlarında kayda değer bir artış beklenmiyor” açıklamasında bulundu.
Yaş meyve sektöründe nar hasadının yüzde 80 oranında tamamlanmasıyla kilogram fiyatının 20-25 TL seviyesinden güneş yanıklığı ve çatlamaya bağlı olarak 8-10 TL seviyesine gerilediğini belirten Çandır, “Armut hasadının bu yıl kalite bakımından iyi düzeyde olduğu,
elma üretiminin ve kalitesinin ise iklim koşullarına bağlı olarak ciddi oranda gerilediği komite üyelerimizce dile getirilmiştir” diyerek, meslek komitelerinin ATB’nin mutfağı konumunda olduğunu söyledi. Komite üyelerinin paylaşımları ile sektörün nabzını tuttuklarını ve
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) aracılığıyla ilgili kurumlara ileterek çözüm için çalıştıklarını belirten Çandır, meslek komitesi üyelerine teşekkür etti.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) desteğiyle ATB öncülüğünde Yöresel Ürünler Fuarı YÖREX’in bu yıl 13’üncüsünü düzenlediklerini hatırlatan Çandır, “YÖREX’te TOBB standında market zincirleri, e-ticaret platformları, yerel üreticiler, kooperatifler ve
ticaret firmaları yüz yüze görüşme imkanı buldu. Bu bağlantılar fuarın en güzel kazanımlarından biri oldu” diyerek YÖREX’in gerçekleşmesinde emeği geçen ve destek veren herkese teşekkür etti. Toplantıda, meclis üyeleri de sektörleriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.