Antalya’da Basına Konuşan Özdağ: Bahçeli'nin Sözcülüğünü Yaptığı 2. Terörle Mücadele Sureci
- Yazan Kaktus Haber
Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Antalya'da 'Mehmetçik Katiline Af Yok' mitingi için Antalya'da basın toplantısı düzenledi.
Özdağ, "Bir devlet 15 bin insanın şehit edilmesine yol açmış bir teröristi affedince hiçbir şey olmamış gibi Türkiye'de yaşamın devam edeceğini mi düşünüyorsunuz?" dedi
Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Karaman'dan sonra Antalya'da da gerçekleştireceği 'Mehmetçik Katiline Af Yok' konulu mitingi için Ramada Otel'de basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Zafer Partisi 4'üncü İl Başkanları Çalıştayı için Antalya'da da hedeflerinin erken genel seçimle ilgili parti teşkilatları çalışması olduğunu belirten Başkan Ümit Özdağ, "Bu çalıştayın bitiminde de bir süre önce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin sözcülüğünü yaptığı 2. Terörle Müzakere süreci çerçevesinde
İmralı'da müebbet hapse mahkum olan terörist başı Abdullah Öcalan'ın umut hakkı çerçevesinde serbest bırakılması ve müteakiben PKK'lı bütün teröristlere af gelmesi ve bunun genel affa dönüşmesi sürecini durdurmak amacıyla ilkini Karaman'da gerçekleştirdiğimiz
'Mehmetçik Katillerine Af Yok' mitinginin 2'ncisini Antalya'da Pazar günü saat 15. 00'da gerçekleştireceğiz" diye konuştu.
'Bu Kadar Cüretkar Olamaz'
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçelinin Abdullah Öcalan ile ilgili yaptığı açıklamalara sert çıkan Özdağ şunları kaydetti: "Yeni MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli bir süre önce, 'Önümüzdeki süreçte her şey değişecek; inşallah Türkiye değişmez' açıklamasını yapmıştı.
Kamuoyunun dikkatini çeken bir açıklama oldu ama Devlet Bahçeli neyi kastettiğini izah etmedi. Demek ki kendisine bir projeden bahsedildi ve projenin korkutuculuğu karşısında birçok şeylerin değişeceğini, inşallah bu değişimlerin Türkiye'yi değiştirmeyeceğini ifade etmek istedi anlaşılan.
Daha sonra Meclis'te yapmış olduğu başka bir konuşmada okuyarak, 'Türkiye Milleti' ifadesini kullandı. Yine MHP kulislerinde milletvekillerine ABD'nin Irak'ı böldüğü, Suriye'yi böldüğü ve sıranın İran'a ve Türkiye'ye geldiği bundan dolayı PKK ile sıra Türkiye'ye gelmeden
barışmak gerektiği fikrinin anlatıldığı meclis muhabiri gazeteci arkadaşlarımızdan öğrendik. Özetle Bahçeli'nin yapmış olduğu açıklama bizde şaşkınlık yaratmadı. Böyle bir açıklamayı bekliyorduk zaten. Ancak bir terör örgütünün elebaşını Gazi Meclis'e davet edip konuşma yaptıracak kadar
cüretkar olacağını beklemiyorduk. Bu çağrıdan sonra Bahçeli yine ısrarla, 'Madem Öcalan meclise gelemiyor, o zaman DEM heyeti İmralı' ya gitsin ve görüşsün' ağrılarına bulundu.
DEM heyeti İmralı'ya giderek Öcalan' la görüşmelerde bulundu ve Öcalan'ın kendilerine not ettirdiği 7 maddeli bir açıklamayı da kamuoyuyla geçtiğimiz günlerde paylaştı."
'Gerçekleri Yansıtmıyor'
" Her ne kadar gerek Erdoğan gerek Bahçeli Türk kamuoyuna yönelik tepkileri azaltmak için Abdullah Öcalan'ın ne yapacağı çağrısıyla terör örgütünün kendisini lav etmesini sağlayacak ve bunun karşılığında, 'Terör örgütü Öcalan hiçbir şey istemiyor' deseler de bu gerçekleri yansıtmıyor.
Dünya terörizm tarihinde hiçbir terör örgütünün müzakerelerde hiçbir şey talep etmeden, 'Tamam biz yolumuzdan dönüyoruz, kendimizi lav ediyoruz' dediğine şahit olmadık. Abdullah Öcalan ve Kandil'deki teröristler, Suriye'deki PKK'lı teröristler hidayete mi erdiler?
Yapmış oldukları terörden mahçup ve pişman mı oldular da terör örgütünün lav edip hiçbir şey talep etmeden varlıklarına 'normal insan' olarak devam etme kararı aldılar. Hayır! Erdoğan ve Bahçeli'nin açıklamaları aynen 1'inci açılım sürecinde olduğu gibi halkın yükselen tepkisini sönümlemeye yönelik
psikolojik operasyon açıklamalarıdır. Hiçbirimiz unutmadık. Erdoğan 1'inci Terörle Müzakere sürecinde çok net olarak kamuoyunun önüne çıkmış, 'Biz İmralı ile görüşmeyiz. Teröristle görüşülür mü?' demiş. Daha sonra üzerinden birkaç ay geçtikten sonra, 'Görüştüysek ne olur?
Devlet görüşür. Ben verdim talimatı' demiş ve sonunda da Dolmabahçe Sarayında AK Parti yöneticileri ve güvenlik bürokrasinin üst düzey bir ismi, dönemin HDP, bugünün DEM milletvekilleriyle bir anlaşmaya ulaştıklarını, fotoğrafla belgeleyerek kamuoyuna açıklamışlardı.
Bundan dolayı Bahçeli ve Erdoğan'ın, 'Öcalan ve PKK'nın hiçbir talebi yok' ifadeleri gerçekleri yansıtmıyor."
'Toplumun Tepkisi Düşürülmeye Çalışılıyor'
Abdullah Öcalan'ın 7 maddelik ilk mektubunda da somut taleplerin olduğu ortadadır. Ne demektedir Öcalan? Milletlerin kaderlerini tayin hakkı. 'Eğer bizimle uzlaşmazsanız, Gazze' de ve Suriye'deki olanlar sizin de başınıza gelir. Yeni bir sistemi Bahçeli ve Erdoğan'a birlikte kurmaya hazırım.' Söylenenler bunlardır.
Terör örgütünün Kandil' deki şefleri ise, 'Özerklik bizim hakkımız, anayasanın değişmesini istiyoruz, Kürt kimliğinin anayasaya yerleşmesi istiyoruz. Bunlar bizim hakkımız olduğu için sizinle tartışmayız bile' diyorlar. Gerçek böyleyken yine psikolojik operasyonlarda
Türk kamuoyunun yanıltılmaya çalışıldığını, tepkinin düşülmeye çalışıldığını, 'Abdullah Öcalan zaten İmralı' dan çıkmak istemiyor' denildiğinde görüyoruz. Öcalan'ın İmralı'dan çıkması ile ilgili ifadeyi bütün Türkiye ve dünya, Devlet Bahçeli' nin, 'Abdullah Öcalan'a umut hakkı verelim' açıklaması yola öğrendi.
Şimdi Abdullah Öcalan çıkmak istemiyor mu? Bunu mu söylüyorsunuz? Neden çıkmak istemiyor? Aslında bu da toplumun tepkisini düşürmeye yönelik bir açıklama."
'Farkında Değil Misiniz?'
"Geçici bir süre için, toplumu alıştıran kadar İmralı'yı bir hapishane olmaktan çıkartıp Öcalan' ın denize nazır villasına çevirmek istiyor olabilirsiniz ama bunu bu millete anlatamazsınız. Bir devlet vermiş olduğu cezayı, üstelik asker, polis, jandarma,
devlet görevlisi ve sivil vatandaş 15 bin insanın şehit edilmesine yol açmış bir teröristi affedip, hiçbir şey olmamış gibi Türkiye'de yaşamın devam edeceğini mi düşünüyorsunuz? PKK'lı teröristlerin böyle bir durumda nasıl Türk devletine ve Türk milletine karşı zafer kazandıkları psikolojisiyle saldırgan,
şirret bir tavır alacaklarını farkında değil misiniz? Bunun toplumsal barışı nasıl sabote edeceğini ve Türkiye'ye bir başka büyük gerilime sürükleyeceğinin farkında değil misiniz? 1'inci Terörle Müzakere sürecinde yapmış olduğunu hataların sonunda Türk polisinin en seçkin evlatları,
jandarma ve polis harekattan 790 gencimizin şehit olduğunu ne çabuk unuttunuz? 2'nci Terörle Müzakere sürecinin 1'incisinden farkları olduğu kesin. Bu farklardan birtanesi de Türk siyasetinde artık Zafer Partisi'nın varlığıdır. Zafer Partisi sadece terörizme küfreden ve 'kahrolsun' diyen bir siyasi parti değildir.
Zafer Partisi terörizmin doğasını, genetiğin bilen ve bu genetiğin nasıl çözüleceğini ve dağıtılacağını bilen kadroları partisidir. Onun için Zafer Partisi ve yeni koalisyonun Türk halkına yönelik psikolojik operasyonu ifşa edecek ve engelleyecektir."