Antalya CKD’den Muhteşem 8 Mart Etkinliği

Türkülerden sonra da yine CKD üyeleri tarafından kadın hakları konusunda tiyatro gösterisi düzenlendi.

CKD Antalya Şube Başkanı Ayşe Kantarcılar ve yönetim kurulu üyeleri tarafından düzenlenen etkinliğin en büyük sürprizi ise Başkan Kantarcı’nın solo türkü söylemesiydi.

Etkinliğe CHP İl Kadın Kolları Başkanı Nilüfer Deveci, ADD Antalya Şube Başkanı İbrahim Daş, çeşitli sivil toplum ve dernek temsilcileri de katıldı.

Etkinlikte bir konuşma yapan Ayşe Kantarcılar, “8 Mart; 1910 yılından beri emekçi kadınlar günü olarak anılmaktadır. Üzerinden 108 yıl geçmiş olmasına rağmen kadınların haklı taleplerinde çok bir şey değişmediği gibi bugün ülkemizde

kadın kimliği yok sayılmakta, kadınlarımız şiddete, tacize uğranmakta kız çocuklarımız artık ülkemizde çocuk kabul edilmemekte, kadınlarımız ve kız çocuklarımız cinsel obje olarak görülmektedir.

Oysaki Kadına değer verme ve saygı gösterilmesi gerekliliğin en büyük nedenlerinden birisi onun en büyük görevinin analık olmasıdır. Ülkemizin yarısı kadındır. Diğer yarısı ise onun doğurduğu ve yetiştirdiği erkek evlatlardır.

İlk terbiye ana kucağında verilir. Ülkemizi geleceğimiz olan gençlere emanet edeceğimiz düşünülürse, o gençlerimizin kızını da, erkeğini de bu analar yetiştirecektir. Sonuç olarak kadın bir ülkenin geleceği demektir.

Atatürk cumhuriyeti kurarken ülkemizde kadını, erkeği eşit, çağdaş ve gerçekten demokratik bir ülke hedeflemiştir. Bu nedenle kadınlar için ilk olarak 2 büyük inkılap yapmış ve kanunlaştırmıştır.

1.cisi Türk Medeni Kanunu'nu hazırlatmış ve kabul ettirmiştir. Yeni kanun çok eşli evliliği yasaklayarak Türk kadınına evinin tek kadını ve anası olma hakkını vermiştir. 2.si eğitim ve öğretim reformu yapmıştır. Buna göre de kadın erkek eğitimi eşit olmalıdır. 

Bu kanun ile eğitimde dini görüş ile laik görüş arasındaki ikiliğe son vererek dine saygılı fakat laik görüşe dayalı eğitim esası getirilmiştir.

Atatürk'ün biz kadınlar için yaptıklarına baktığımızda cumhuriyetin bir kadın devrimi olduğunu görmekteyiz. Atamızın başlattığı aydınlanma devriminin yarım kalmasıyla bizlere verilen haklara sahip olmanın yeterli olmadığını görüyoruz.

Bu nedenle; Atatürk’ün verdiği haklar sayesinde bugünkü konumunda olduğunun bilincinde olan cumhuriyet kadınları olarak;

Atatürk 1881' de pembe boyalı, iki katlı evde doğdu, karga kovaladı şeklinde ki Atatürkçülükle değil, Onun fikirlerini, önerilerini derinlemesine önce öğrenip, sonra benimsetip, daha sonra da uygulayan bir eğitimden geçmiş,

uyan diye uyarılan değil! Uyanık onu yaşatan onun önerileriyle geçmişin onuru, geleceğin umudu, atamızın gururu gençler yetiştireceğiz.

Biz Atatürk’ün kızları olarak aydınlanmanın, uygarlığın, çağdaşlığın, barışın, aklın, bilimin, dostluk ve mutluluğun gücü olan laikliğin yaşaması için görev başındayız.

Atamızın emaneti cumhuriyetimizi kanımızın son damlasına kadar koruyacağımıza ant içiyoruz” dedi.