Menu
RSS

Saadet Partisi Antalya Milletvekili Kılıç: Beceriksiz Bir Yönetimin Neticesinde Üretmeyen Ülke Olduk

Saadet Partisi Antalya Milletvekili Kılıç: Beceriksiz Bir Yönetimin Neticesinde Üretmeyen Ülke Olduk

AK Parti iktidarını eleştirerek Türkiye’nin en önemli sorununun ekonomi olduğuna değinen Kılıç, şöyle konuştu:

“Ülkemiz beceriksiz, basiretsiz bir yönetimin neticesinde üreten ülke olmaktan çıkmış, üretmeyen ülke konumuna düşürülmüştür. Aslında yapılması gereken israfı durdurmak, yolsuzluklarla mücadele etmek, üretim seferberliği başlatmak. Borç, faiz ve yanlış vergi politikalarıyla

bu ekonomik dar boğazdan çıkılması mümkün değil. Son 7 ayda merkezi bütçeden ödenen faiz 667 milyar Türk Lirası olmuş, kısa vadeli borç stoku 180 milyar dolara çıkmış, Merkez Bankası kaynaklarına göre dış borç 506 milyar dolara yükselmiştir.

2024 yılında merkezi bütçeden ödenecek faiz 1 trilyon 254 milyar Türk Lirası, bütçe açığı 2 trilyon 654 milyar Türk Lirası. Bunun anlamı yeni borçlar, yeni vergiler ve artan yeni faiz ödemeleridir. Bu, vatandaşımıza yapılmış en büyük zulümdür.

Bu sorunlar yeni vergi politikalarıyla, yeni borçlanmalarla ve borç faiz politikalarıyla çözülemez.”

Tarımda girdi maliyetlerinin çok yüksek olduğunu, süt ve et üretiminde sürdürülebilirliğin sağlanması gerektiğini kaydeden Kılıç, “Son yıllarda tarım ve hayvancılık sektöründe üretici, artan maliyetler altında ezilmekte. Yem, gübre, enerji gibi temel girdilerin fiyatları sürekli yükselirken,

çiftçinin eline geçen kazanç her geçen yıl azalmakta. Bu maliyet artışı, üreticiyi tarımdan uzaklaştırmakta, köyler boşalmakta ve üretim hızla düşmekte. Bu gidişat, ithalatı artırırken, ülkemizin dışa bağımlılığı her geçen gün büyümekte. Üretici para kazanamaz hale geldiğinde,

tarımın ve hayvancılığın sürdürülebilirliği tehlikeye girer” uyarısında bulundu. Özellikle süt ve et üretiminde yaşanan sıkıntıların, Türkiye’nin gıda güvenliği açısından kritik bir hâle geldiğini söyleyen Kılıç, “Eğer süt sektörünün sorunlarını çözemezseniz,

kısa vadede besilik hayvan sorununu da çözemezsiniz. Süt sorununu çözemediğiniz takdirde, damızlık ihtiyacını karşılamanız mümkün olmaz ve her iki sorunu birlikte çözemezseniz, kırmızı et ihtiyacını sürdürülebilir hale getiremezsiniz. Bunun neticesinde kırsalı tamamen boşaltarak,

yabancı hayvancılığa hizmet etmek zorunda kalırsınız” ifadelerini kullandı.

Çözüm önerisini de dile getiren Kılıç, “Eğer bu ülkede et ve sütte dışa bağımlılığı istemiyorsak, zincirin ilk ve en önemli halkası olan süt üreticilerinin emeğini korumalıyız. Onları sektörü tekelinde bulunduranların kucağına atmadan, özellikle küçük aile işletmelerini desteklemeli ve

1 litre süt fiyatını en az 1.5 kilogram süt yemine endeksli bir hale getirmelisiniz. Bu, sürdürülebilir hayvancılığın en temel adımıdır. Küçük ve aile işletmelerini göz ardı etmemeli, teşviklerde onlara öncelik tanımalıyız. Yağlı tohumlarda, özellikle yem üretiminde kullanılan soya ve

aspir gibi ürünlerde dışa bağımlılığı azaltacak, hatta tamamen ortadan kaldıracak adımlar acilen atılmalı. Yerli ve milli hayvan katkı maddelerinin üretimini öncelemek de bir diğer önemli adımdır. Eğer ekonomik ve verimli et üretmek istiyorsak, meraya dayalı hayvancılığa ağırlık vermek zorundayız.

Bu adımlarla hem süt hem de et üretiminde dışa bağımlılığı ortadan kaldırabilir, kırsaldaki yaşamı ve üretimi sürdürülebilir hale getirebiliriz” açıklamasında bulundu.

Alanya-Antalya otoyolunun neden başlamadığını soran Kılıç, “16 Aralık 2023 tarihinde ihalesi yapılan Alanya-Antalya Otoyolu'nun yapımına neden hâlâ başlanmadığını merak ediyoruz. Antalya ve Alanya arasındaki ulaşımı rahatlatacak, bölgenin can damarı olan bu otoyolun yapımı,

Antalya'nın kalkınması için kritik öneme sahiptir. Bu gecikme, yalnızca ekonomik açıdan değil, aynı zamanda bölgenin turizm ve ticaret potansiyelini de olumsuz etkilemekte. Yetkililere çağrımız, bu projeyi sürüncemede bırakmadan, bir an önce çalışmalara başlamaları.

Antalya'nın gelişimi için bu yol elzemdir” dedi.

“Manavgat suyu gibi temiz ve menba niteliğinde bir kaynaktan su getirmek mümkünken, Isparta’nın atık sularını barındıran Karacaören Barajı’ndan su getirme projesi kabul edilemez. Antalya halkına, Karacaören Barajı'nın kirli sularının arıtılarak dahi olsa içirilmesine karşı çıkıyoruz” diyen Kılıç,

iktidara seslenerek, “Bu projeden derhal vazgeçilmeli. DSİ'ye talimat verilmeli ve Manavgat suyunun Antalya’ya getirilmesi sağlanmalı. Halkımızın temiz su hakkı göz ardı edilmemeli. Antalya'ya temiz su sağlamak bir zorunluluk” ifadelerini kullandı.

Yapıldıktan kısa bir süre sonra atıl kalan EXPO 2016 alanına da değinen Kılıç, “Yaklaşık 2,5 milyar dolar harcanarak 1008 dönüm arazi üzerine kurulan EXPO alanı, maalesef atıl bir durumda bekliyor. Tarımın başkenti olan Antalya’mız için bu alanı değerlendirme zamanı geldi.

Gelin, EXPO alanını dünyanın en büyük Uluslararası Tarım Enstitüsü'ne dönüştürelim. Bu adımla birlikte tarım turizmini başlatarak Antalya’ya ve ülkemize büyük bir iyilik yapalım. Türkiye'nin tarımda ve turizmde lider olma potansiyelini bu proje ile harekete geçirebiliriz.

Antalya'nın ve tarımın geleceği için bu fırsat kaçırılmamalı” diye konuştu.

Antalya’da yenilenebilir enerjiye olan ihtiyacı ve bu alandaki yatırımları desteklemekle birlikte yayla ve mera alanlarının GES’e kurban edilmesine karşı olduklarını belirten Kılıç, “Güneş Enerji Santralleri (GES) gibi çevreci projeler, yanlış yer seçimiyle doğaya ve yerel hayata zarar verme riski taşıyor.

Şu an planlanan GES projeleri, Antalya’nın meraları ve yaylaları üzerinde inşa edilmek isteniyor. Bu bölgeler özellikle Elmalı ve Korkuteli, yalnızca doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda yüzyıllardır süregelen yaylacılık faaliyetleri ve hayvancılık için hayati öneme sahip.

Eğer bu projeler yanlış yerde hayata geçirilirse, yaylacılığı ve meracılığı bitirme tehlikesiyle karşı karşıyayız” dedi.

yukarı çık
0
Paylaşım