Menu
RSS

Antalya Veli Der: Kamusal Eğitimin Kaybettiği Her Gün Çocuklarımızın Geleceğini Kaybediyoruz

Antalya Veli Der: Kamusal Eğitimin Kaybettiği Her Gün Çocuklarımızın Geleceğini Kaybediyoruz

Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) Antalya Şube Başkanı Tülin Koç Eğitim Öğretim yılının ilk yarısını değerlendirdi. Koç yaptığı yazılı açıklamada

“Biz veliler her yeni güne kaygıyla başlıyoruz. Çocuklarımızın okullara aç gitmediği, yoksulluktan kaynaklı okullarını terk etmek zorunda bırakılmadığı, çocuk yaşta işçileştirilmediği, deprem riski nedeniyle yaşamlarına ilişkin kaygı taşımadığı, okulsuz, öğretmensiz kalmadığı, laik,

kamusal eğitim hakları için mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.

Veli-Der Antalya Şube Başkanı Tülin Koç açıklamasında şunlara değindi: “Salgın ve fahiş zamlar, açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşam mücadelesi veren, alt gelir gruplarını ve yoksul ailelerin çocuklarını etkiledi. Salgınla, yoksullaşmayla birlikte eğitimde eşitsizlik, Cumhuriyet tarihi boyunca görülmemiş bir boyuta ulaştı.

Temel gündemimiz, çocukların açlığı. Tutuklu bir ailenin 6 yaşında bir çocuğu, babaannesinin evinde, yetersiz beslenme nedeni ile kaybettiğimizi üzülerek kamuoyundan öğrendik.

Yaşadığımız acı gerçeğe rağmen ücretsiz okul yemeği talebi “maliyet hesabı” gerekçesiyle yok sayılmaktadır.

Aylardır sürdürdüğümüz mücadele sonucunda, ücretsiz okul yemeğinin yalnızca okul öncesi eğitim ve taşımalı eğitimden yararlanan öğrencilerin devam ettiği pansiyonlu okullarda dağıtılacağı sınırı ile bir açıklama yapıldı.

2020 verilerine göre ülkemizdeki çocukların yüzde 44,3’ü yoksulluk ve açlıkla karşı karşıyadır. Son 3 yıl içersin de yoksulluğun, zamların artışı ile beraber en iyimser durumda bile bu oran en az her iki çocuğumuzdan birinin açlıkla karşı karşıya kaldığının kanıtıdır.

Belirlenen taban fiyatlar üzerinden öğle yemeği ücreti 35-36 TL’den başlıyor. Okul kantinlerinden ulaşılabilecek en ucuz besin tostun ücreti ise 12-15TL.İki-üç çocuklu bir aile için çocukların okulda ihtiyaç duyduğu beslenmenin aylık maliyeti ülke nüfusunun yarısından fazlasının

asgari ücretle yaşamaya çalıştığı bir ülkede aylık gelirlerinin üçte birini aşıyor.

Yetersiz beslenme nedeniyle kız öğrencilerin yüzde 85’inde, erkek öğrencilerin yüzde 68’inde kansızlık, öğrenme güçlüğü, fiziksel gelişimlerinde yavaşlama veya durma, derslerde bayılma gibi sağlık sorunları yaşamaktadırlar.

Tüm okullarda, üniversitelerde acilen ücretsiz yemek uygulaması başlatılmalıdır.

Sağlıklı İçme Suyuna Erişim Kamusal Haktır

Okullarda, en az yetersiz ve dengesiz beslenme sorunu kadar önemli bir sorun olan sağlıklı içme suyuna erişimdir.

Ülkemizde okulların yüzde 95’inin bahçelerinde öğrencilerin su ihtiyacını karşılayabilecekleri çeşmeler yok. Olanlarda da, su tesisatlarının eski olması nedeniyle şehir şebeke suyu temiz olsa bile, okula ulaştıktan sonra su içilebilir olmaktan çıkmaktadır.

Kantinlerde 500 ml’lik su 5 TL’dir. Okula harçlıksız gönderilen öğrencilerin kantinden su alması mümkün değildir. Öğrenciler genellikle 500 ml’lik pet şişelerle getirdikleri suyu tüketmektedirler. Ancak gelişim çağında olan bir öğrencinin 2 litre su tüketmesi gerektiği düşünülürse ve

özellikle havaların ısındığı dönemlerde evden getirilen su yetmemekte, daha sonra su ihtiyaçlarını tuvalet çeşmelerinden karşılamaktadırlar. Bu hastalığa davetiye çıkarmaktır.

Yapılması gereken; eskiden olduğu gibi çeşmeler yapmak ve okulun su tesisatının sık sık bakımını yapmaktır.

Veli Der Edirne Şubemizin girişimiyle Edirne Belediyesi ve Valiliği’nin ortak çalışmasıyla, okulların koridorlarına arıtıcılı sebiller konmuştur.

Çocuklarımızın sağlıklı içme suyuna erişim hakkı tüm okullarda bir an önce sağlanmalıdır.

Kitlesel Okul Terki Durdurulmalı Çocukların Okullara Geri Dönüşü Sağlanmalıdır

Çocukların Okullara Geri Dönüşü İçin Eğitim Desteği

MEB’in TBMM’de açıkladığı verilere göre; ilkokulda 11 bin 654 öğrenci, ortaokulda 28 bin 421 öğrenci, lisede 240 bin 668 öğrenci örgün eğitim dışına çıkmıştır.

Asıl gerçek ise çok daha vahimdir. Kitlesel okul terki yaşanmaktadır.

TÜİK 2022 verilerine göre; 15-19 yaş aralığında 856 bin örgün eğitim dışına çıkmıştır. Bu çocuklarımızın 556 binini kız çocukları oluşturmaktadır.

MEB’in açıkladığı son örgün eğitim istatistiklerinde ise 5-17 yaş grubunda 1milyon 200 bin 892 çocuk örgün eğitim dışında. Devamsızlar ve okul kaydı olup gitmeyenler bu sayıya dahil değil. Sağlık sorunu vb. istisnai durumlar üzerinden tarif edilen ancak yirmi yıllık eğitim politikaları sonucunda

olağanlaştırılan açık öğretimde kayıtlı öğrenci sayısı ise 1 milyon 738 bin 198’e ulaşmıştır.

Mesleki eğitim merkezleri adı altında kağıt üzerinde haftada yalnızca bir gün okulda gösterilen gerçekte ise hafta boyunca işyerlerinde çalıştırılan çocuk sayısı son 1 yılda 159 binden 1 milyon 300 bine ulaşmıştır.

Ayrıca mesleki eğitim verilen kurumlarda çocuklarımız, is kazası yaşama riski ile de karşı karşıya bırakılmaktadır. 2013’te meslek liselerinde okul ortamında ve işletmelerde 239 “iş kazası” yaşanmışken 2019’da bu sayı 2 bin 385 yukseldi. . Ayrıntılı veri olmadığı için çocukların hangi “kazalar” yaşadıkları

sonuçlarına ilişkin hiçbir açıklama, veri yok. Genellikle, Tarım, inşaat, üretime dayalı firmalarda, çocuk kayıpları gözlenmektedir.

Çocuklarımız yoksulluktan kaynaklı okullarını kitleler halinde terk etmek zorunda bırakılmaktadır.

Söz konusu olan çocuklarımızın eğitim hakkı olduğunda bütçe yok denilmekte, çocuklarımızın en temel hakları maliyet hesabı yapılmaktadır.

Bütçe vardır ve bu bütçeyi ve ne yapılması gerektiğini bugün buradan bir kez daha açıklıyoruz.

Gerçek ise mesleki eğitim merkezlerinde 9.10.11. sınıflarda olan çocuklara verilen asgari ücretin %30’u,12.sınıflardaki çocuklara verilen asgari ücretin yarısı olan rakamlar kamu kaynaklarından karşılanmaktadır.

Özel meslek liselerinin sahiplerine ise teşvik adı altında her yıl milyonlarca lira aktarılmaktadır.

Mesleki eğitim merkezlerindeki çocuklara verilen ücretler karşılıksız eğitim desteği/bursu olarak verilmeli, çocukların okullarına geri dönüşü sağlanmalıdır.

Özel meslek liselerine verilen teşviğe son verilmeli bugüne kadar özel meslek lisesi sahiplerine verilen ücretler geri alınmalı bu rakamlar açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşayan ailelerin çocuklarına eğitim desteği/bursu olarak verilmelidir.

Eğitime Yeterli Bütçe Ayrılmalıdır

1998’de eğitim yatırımlarına ayrılan bütçe %30,03 iken bu oran son 21 yıl süresince düşürüldü.

Eğitim yatırımlarına 2002’de MEB bütçesinden yüzde 17,18 pay ayrılırken 2023 yılı için eğitim yatırımlarına ayrılan pay 9,18’dir.

2022’de MEB bütçesinin merkezi yönetim bütçesine oranı %10,79 iken,2023 bütçesi mali bütçe kanun teklifi ile bu oran %9,64’e geriledi.

Bütçedeki bu rakamlar ne olanakların daralması, ne de seçeneksizliktir, bir tercihtir. Ve bu tercih çocuklarımızın kamusal eğitim hakkından yana değildir.

Acilen ek bütçe açıklaması yapılmalı eğitime yeterli bütçe ayrılmalıdır.

Okullarda Depremle İlgili Önlemler Alınmalıdır

Deprem Riski Nedeniyle Yıkım Kararı Verilen Okullarda Güçlendirme Değil Yıkım Kararı Uygulanmalıdır

MEB verilerine göre deprem yönetmeliğinden önce inşa edilmiş okul sayısı 31 bin 307 ‘dir. Son on yılda yalnızca 5000 okula depreme dayanıklılık testi uygulanmış, bunların 1500’ü depreme dayanıklı olmadığı için yıkılmış, 2000 okul güçlendirilmiştir.

Sadece İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya gibi 10 büyük şehrimizde yıkılıp yapılmayan okul sayısı 234 tür. Bu okulların ihaleleri ödenek yokluğu gerekçesiyle iptal edilmiştir; ancak diğer taraftan özel meslek lisesi sahiplerine teşvik adı altında milyonlarca lira,

25 Mayıs 2022 tarihinde bakanlık bütçesinden yalnızca Maarif Vakfına 1 miyar 871 milyon lira aktarılmıştır ve 2023’te Maarif Vakfı’na 3,5 milyar TL kaynak öngörüldüğü MEB Denklik Yönetmeliği’nde yer alan değişiklikle açıklanmıştır.

Deprem gerçeğimiz son derece açıkken son yıllarda ülkemizin bir çok yerinde art arda depremler yaşanıyorken bu gerçek yokmuş gibi davranılmasını kabul etmiyoruz. Söz konusu olan milyonlarca yaşamdır. Okullar biz velilerin vergileri ile ayakta.

Vergilerimiziz bize ait olan kamu kaynaklarının güvenli eğitim hakkı, yaşam hakkı için kullanılmasını istiyoruz.

Bugün buradan yetkilileri bir kez daha uyarıyoruz. Okullarda depremle ilgili önlemler bir an önce alınmalı, deprem riski nedeniyle yıkım kararı verilen okullarda güçlendirme değil yıkım kararı uygulanmalıdır.

Laik, Kamusal Okul Öncesi Eğitim Tüm Çocuklarımıza Ücretsiz Sağlanmalıdır

Laik, kamusal okul öncesi eğitim tüm çocuklarımızın hakkıdır. Zorunlu imam hatipleştirme, müfredat değişimi, okullaşma politikası, sınav sistemi değişiklikleri, tarikatlarla eğitimde yapılan protokol, iş birlikleri ile laik eğitim tamamen ortadan kaldırılmıştır.

Son Milli Eğitim Şurası sonrası alınan kararla ise bu uygulamaların daha da ötesine geçilmiş, okul öncesi dini eğitim 4-6 yaş Kuran kurslarının yaygınlaştırılmasıyla 4 yaşa düşürülmüştür.

Aralık 2021’de gerçekleştirilen Şura sonrası okul öncesi dini eğitim toplum temelli kurumlar adı altında kısa süre içinde %153 oranında artırılmıştır.2022-2023 eğitim öğretim yılının başında bu sayı 127 bin 258’e ulaşmıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı ve Din Öğretimi Genel Müdürlüğü, MEB işbirliği ile her gün yeni açılışlar yapılmaktadır.

Aslolan çocuklarımızın üstün yararıdır.4-6 yaş arası çocuklarımız bilişsel, psikolojik gelişimi açısından soyut bilgiyi öğrenme döneminde olmadığı koşullarda bu sürecin uygulanması yaşamlarında telafisi olmayan sonuçlara yol açacaktır.

Açıklanan raporlar ayrıca okul öncesi dini eğitim veren kişilerin okul öncesi eğitim almayan kişilerden oluşmaması ve toplum temelli kurumlar adıyla açılan yerlerin çocuklarımızın güvenliği açısından eğitim kurumu niteliğini taşımamasından kaynaklı yaşanılan sorunlara da dikkat çekmektedir.

Anne-babalardan gelen bu eleştiriler, kaygılar da Diyanet İşleri Başkanlığı sayfalarında paylaşılmaktadır.

Okul öncesi dini eğitim uygulamasına son verilmeli, okul öncesi eğitim tüm çocuklarımıza ücretsiz, kamusal, bilimsel, eşit sağlanmalıdır.

Tüm Çocuklarımızın Özgürce Ders Seçme Hakkı Vardır

Her yıl olduğu gibi ortaokullarda ve liselerde seçmeli ders tercihlerinin yapılacağı bir süreçte günlerdir öğretmenler, biz veliler çocuklarımızın “seçmeli dersleri” seçme hakkı için mücadele ediyoruz.

İl, ilçe milli eğitim müdürlükleri sadece din derslerinin olduğu paylaşımları resmi sayfalarından açıklıyor, okullara yalnızca din derslerinin seçtirilmesi için yazılar, mesajlar gönderiliyor. Diyanet İşleri Başkanlığı camilerde velilerin çocuklarını din derslerine yönlendirilmesi için açıklamalar yayınlıyor,

müftülükler, dini yapılar, vakıflar eliyle faaliyetler yürütülüyor.

20 Ocak 2023’te son başvuru tarihi öncesi tüm velilere çağrımızdır. Her çocuğumuzun özgürce ders seçme hakkı vardır. Çocuklarımızın tercihleri dışında ders seçmeye mecbur bırakıldığı durumda tüm velileri Öğrenci Veli Derneği’mize, şubelerimize ulaşmaya çağırıyoruz.

Öğretmenlik Meslek Kanunu İptal Edilmeli, Eşit İşe Eşit Ücret Uygulanmalıdır

Öğrenci Veli Derneği olarak tüm uyarılarımıza, eylemlerimize rağmen Öğretmenlik Meslek Kanunu 3 Şubat 2022’de yasalaştı ve sonrasında kariyer basamakları sınavı gerçekleştirildi. Öğretmenlerimiz aday, uzman, başöğretmen olarak ayrıştırıldı. Eşit işe eşit ücretin kalkması ve Ocak 2023 ile birlikte

öğretmenlerimizin bordrolarına yansıması ile birlikte aynı sınıfta aynı işi yapan çocuklarımızın yaşamına dokunmak için tüm olanaksızlıklara rağmen tarifi imkansız emekler veren öğretmenlerde, biz velilerde ciddi kırılmalar yaşattı. Zaman ilerledikçe bu kırılmaların yarattığı sonuçlar ciddi olumsuzluklara neden olacaktır.

Öğretmenlik Meslek Kanunu, kariyer basamakları uygulaması iptal edilmelidir.

Tüm öğretmenler için yoksulluk sınırının üstünde eşit işe eşit ücret, eşit haklar, kadrolu, güvenceli istihdam sağlanmalıdır.

En Az 100 Bin Öğretmen Ataması Yapılmalıdır

2002-2022 döneminde 19 bin 708 köy okulu kapatıldı. Eğitime erişim en temel hak olmasına rağmen köylerde yaşayan çocuklarımız okulsuz, öğretmensiz bırakıldı. Taşımalı eğitime mecbur bırakıldı.

2022 verilerine göre norm açığının 120 bine ve ücretli öğretmen sayısının 86 bine yaklaşması,20 bine yakın köy okulunun kapatılması ile öğretmen ihtiyacı her dönemden daha fazla artmasına rağmen yeterli öğretmen ataması yapılmadı.

2021/2022 yılı atama sayısı son 10 yılın ortalaması olan 40 bin 375’in altında kaldı.

Çocuklarımız okulsuz, öğretmensiz, ataması yapılmayan öğretmenler ise özel okullarda asgari ücretin dahi altında veya başka işlerde açlık sınırı altında çalışma koşulları ile baş başa bırakıldı. Geleceğine dair umudu kalmayan onlarca öğretmen yaşamına son verdi.

Eğitim kamusal bir hizmet ve toplumsal fayda üretmesi gerekiyor. Çocuklarımızın geleceğini, ortak geleceğimizi etkiliyor. Bu yüzden MEB’in sürekli olarak “bütçe olanaklarını, yetersizliğini” gerekçe göstermesini kabul etmiyoruz.

Çocuklarımızın öğretmen ihtiyacına rağmen bütçede %1-1,5 oranında bir artış dahi en az 170 bin öğretmen ataması için yeterli olabilecekken tercih bir kez daha çocuklarımızın kamusal eğitim hakkından yana kullanılmadı.

Bir an önce en az 100 bin öğretmen ataması yapılmalıdır.

Biz veliler her yeni güne kaygıyla başlıyoruz. Çocuklarımızın okullara aç gitmediği, yoksulluktan kaynaklı okullarını terk etmek zorunda bırakılmadığı, çocuk yaşta işçileştirilmediği, deprem riski nedeniyle yaşamlarına ilişkin kaygı taşımadığı, okulsuz, öğretmensiz kalmadığı, laik, kamusal eğitim hakları için mücadele etmeye devam edeceğiz.”

yukarı çık
0
Paylaşım