Menu
RSS

Antalya Tüm Bel Sen Başkanı Karakurt’tan Özgür Özel’e ‘Sosyal Belediyecilik’ Mektubu

Antalya Tüm Bel Sen Başkanı Karakurt’tan Özgür Özel’e ‘Sosyal Belediyecilik’ Mektubu

Tüm Bel Sen Antalya Şube Başkanı İlhan Karakurt CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e bir mektup yazarak sosyal belediyecilik konusunda neler beklediklerini,

bu tür bir belediyeciliğin hangi temellerde yükselmesi gerektiğini ve kent dinamikleri ile nasıl bir ilişki içerisinde olması gerektiği gibi konularda görüşleri anlatan bir mektup yazdı. Karakurt’un yazdığı mektup şöyle:

Sayın Özgür ÖZEL;

Partinizin Antalya’da Belediye Başkanı ve Meclis üyesi aday adaylarının sayısının çok fazla olmasının toplumsal gelişmişlik ve sorumluluk duygusu açısından umut verici olduğunu söylemeliyim.

Ancak; bu sayı çokluğunun tek başına, toplumsal gelişmişlik ve sorumluluğun nitelik ve düzeyini göstermesi bakımından eksik kalacağını düşünüyorum. 

Şöyle ki, toplumsal gelişmişlik ve sorumluluğun nitelik ve düzeyini esas olarak, 'kimin' için, 'nasıl' bir belediyecilik ve belediye başkanlığı yapacaksınız sorusuna verilecek yanıt içerisinde görmek mümkündür.

Sayın Başkan,

Günümüz Türkiye'sinde, anlayış ve yönetim tarzı olarak iki tür Belediyecilik ve Belediye Başkanlığı olduğunu görüyoruz.

Birincisi; piyasacı, liberal ama sosyal 'soslu' belediyeciliktir.

İkincisi; halkçı, demokratik ve insanı    esas alan emekten yana 'sosyal' belediyeciliktir.

Her ne kadar, her iki belediyeciliğin   ortak noktası 'sosyal' olmaları gibi gözükse de aslında bu sosyal olmanın ön koşulu olan halkçı- demokratik ve insan kavramları üzerinden değerlendirildiğinde gerçekte, hiçbir ortak yanlarının olmadığı gibi, aksine birbirine karşıt bir anlayış oldukları görülecektir. 

Şöyle ki: birincisi, yani piyasacı, liberal ve sosyal soslu belediyecilik;

*Belediyeyi bir şirket, Belediye Başkanını bir patron, meclis üyelerini elçi, çalışanları maraba, halkı da sosyal ihtiyaçlarını 'şeklen' giderme üzerinden kendisine biat edecek kul olarak görür.

*Belediyenin bütçesini ve dogal kaynaklarını yandaşlarına   haksız kazanç ve servet aktarmak için kullanır. 

*Meclisi etkisiz hale getirerek, 'Güçlü Başkan Zayıf Meclis' formatıyla belediyeyi Tek başına yönetir. 

İkincisi ise;

*Belediyeyi halkın toplumsal ve sosyal ihtiyaçlarını   karşılamak üzere, halkın kendi öz varlıkları ile kurulmuş bir kamu kurumu olarak görür. 

*Öncelikli olarak, Belediyenin bütçe ve kaynaklarını   ulaşım, çevre sağlığı, su,  barınma, beslenme, eğitim ve alt yapı hizmetlerini ücretsiz ve nitelikli hale getirmek için kullanır.  

*Bu hizmetleri bir lütuf değil, halka karşı duyulan toplumsal bir sorumluluk  olarak kabul eder.

*Bu görevi yerine getirirken, her aşamada 

'Güçlü Meclis Zayıf Başkan' formülüne göre hareket ederek, meclis üzerinden halkın yararına-çıkarına uygun kararlar alır. 

*Kentin yerel dinamikleri ve çalışanların sendika temsilcileri ile birlikte, demokratik bir hukuka bağlı olarak belediyeyi yönetir. 

Sayın Başkan; ancak, günümüzde, yönetim bicimi ve icraatları üzerinden bir değerlendirme yapıldığında, belediyecilik ve belediye başkanlığı konusunda iktidar partisi ile muhalefet partileri arasında bir fark olmadığı- kalmadığı görüşünün yaygın bir kanı haline geldiğini söylemeliyim.

Şöyle ki; hemen hemen her belediyede, yerel rant, ihale ve iş takibi üzerinden yandaşlara kaynak aktarma, kentin doğal kaynaklarının sorumsuzca yapılan  imar plan ve projeleri ile yağmalanmasına aracılık edildiği,

*'Güçlü Başkan Zayıf Meclis' esasına göre, en yüksek karar organı olan Belediye meclisini yetkisiz ve etkisiz hale getirip, kentin toplumsal dinamiklerini de yok sayarak, kendi kişisel egolarıyla belediyeyi Tek Adam gibi yönettikleri,

*Yönetim kademelerine liyakata göre değil, sadakate göre atama yaparak kendilerine bağımlı yöneticilerle iş yapmayı tercih ettikleri,

*Halka ve seçmenlerine hesap vermekten özenle kaçınarak, kendilerini Muktedir olarak gördükleri,

*belediyede görev yapan işçi-memur tüm çalışanların özlük, sosyal ve sendikal haklarını çiğneyerek anti demokratik, baskıcı ve korkuyu esas alan bir işleyiş üzerinden Belediye Başkanlığı yapıldığına   bizlerde tanık oluyoruz maalesef.

Sayın Başkan, hepimiz için 'düşündürücü' ve varlığı bir o kadarda ‘tartışmasız' olan bu kötü gidişattan Sizin de rahatsız   olduğunuzu biliyoruz.

Dolayısıyla, Antalya basta olmak üzere ülkemiz ve halkımızın yararına   toplumsal, sosyal ilerleme ve gelişmelere yerelden temel olacak bu seçimlerde, aday olan belediye başkanı ve meclis üyesi arkadaşlarımızın, seçildiklerinde 'kimin' için ve ‘nasıl' bir belediyecilik yapacakları sorusuna sizin,

merkezi olarak vereceğiniz cevabın bizler için çok kıymetli olacağını bilmenizi isterim.

Bu sorumuza vereceğiniz cevap sadece SOSYAL farkınızı değil, halka karşı duyduğunuz siyasal sorumluluğunuzun da niteliğini göstermesi açısından bizim içinde önemli olacaktır. 

Sayın Başkan;

Bu soruyu sormayı ve böyle bir çağrıyı yapmayı yerel yönetim işkolunda örgütlü bir sendika olmamızdan ve belediye eliyle yürütülen her türlü kamu hizmetinin   hazırlık, planlama ve icrası dahil her aşamasında görev ve sorumluluk alan emekçilerin temsilcisi olmamızdan dolayı

kendimize bir 'hak' ve aynı zamanda 'toplumsal' bir sorumluluk olarak gördüğümüzü belirtmek isteriz.

Halkçı ve demokratik temelli ve insanı esas alan bir sosyal belediyecilik ve belediye Başkanlığı seçiminde, hem bir sendika hem de bir seçmen olarak bu süreçte sadece bir takipçi degil, aynı zamanda seçimin doğrudan bir tarafı olarak yer alacağımızı sizin Şahsınızda,

Belediye Başkanı  ve meclis üyesi adayları olan arkadaşlarımıza belirtmek isteriz.

Sayın Başkan;

Tüm Bel-Sen Antalya şubesi olarak yukarıda ifade ettiğimiz görüşlerimizi dikkate alarak, bize bir yanıt vereceğinize inanıyor ve çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

İlhan KARAKURT 

Tüm Bel-Sen Antalya Şubesi Başkanı

yukarı çık
0
Paylaşım