Antalya Jeoloji Mühendisleri Odası: 6 Şubat Depreminin 2. Yıl Dönümünde Unutmadık, Unutturmayacağız!
- Yazan Kaktus Haber
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Yönetim Kurulu yazılı bir açıklama yaparak 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve
on binlerce yurttaşımızın hayatına mal olan depremin yıl dönümünde “Kahramanmaraş depremlerinin ortaya çıkardığı enerji, 30 katrilyon jul olup Hiroşima'ya atılan atom bombasının yaklaşık iki bin katına eşit bir yoğunluktaydı. Ancak bu acı tablonun asıl sorumlusu doğa değildi;
kaçak yapılar, yer seçimindeki hatalar, imar afları, denetimsiz inşaatlar ve bilime kulak asmayan yönetim anlayışı, bu büyük yıkımın en temel sebepleridir” denildi.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Yönetim Kurulu tarafından yapılan yazılı açıklama şöyle:
“6 Şubat 2023 tarihinde Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın kayıtlarına göre, Kahramanmaraş Pazarcık ilçesinde saat 04.17'de aletsel büyüklüğü Mw=7,7 olan bir deprem meydana gelmişti. Bu depremin artçıları devam ederken, aynı gün saat 13.24'te ise
Kahramanmaraş Elbistan ilçesinde Mw=7,6 büyüklüğünde ikinci bir deprem yaşanmıştı.
Bu iki büyük deprem, başta Kahramanmaraş ve Hatay olmak üzere Adıyaman, Gaziantep, Malatya, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Şanlıurfa ve Elazığ'da yıkıcı etkiler bırakmıştı. 10 ilde üç ay süreyle olağanüstü hâl ilan edilmiş ve hayatını kaybedenler için yedi günlük ulusal yas tutulmuştu.
AFAD'ın 23 Mart 2023 tarihinde yaptığı açıklamaya göre, depremler nedeniyle 50.096 kişi hayatını kaybetmiş, 107.204 kişi ise yaralanmıştır.
Kahramanmaraş depremlerinin ortaya çıkardığı enerji, 30 katrilyon jul olup Hiroşima'ya atılan atom bombasının yaklaşık iki bin katına eşit bir yoğunluktaydı. Ancak bu acı tablonun asıl sorumlusu doğa değildi; kaçak yapılar, yer seçimindeki hatalar, imar afları,
denetimsiz inşaatlar ve bilime kulak asmayan yönetim anlayışı, bu büyük yıkımın en temel sebepleridir.
Binaların Hasar Durumu ve Yapı Stoku Felaketi
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yapılan incelemelere göre, 11 ilde toplam 1.895.348 bina değerlendirilmiş; bunlardan 37.066' sının yıkık, 18.763' ünün acil yıkılacak, 200.399' unun ağır hasarlı, 47.227' sinin orta hasarlı, 484.147' sinin az hasarlı ve 982.154' ünün hasarsız olduğu tespit edilmiştir.
Bu rakamlar, Türkiye’deki yer seçiminin ne kadar hatalı, yapı stokunun ne kadar dayanımsız olduğunu, denetimsizliğin ve ihmalkârlığın nelere mal olduğunu açıkça göstermektedir.
Depremlerde konut alanları başta olmak üzere sanayi bölgeleri, tarımsal alanlar, ticaret merkezleri ve altyapıda oluşan büyük yıkımın TBMM Deprem Araştırma Komisyonu raporuna göre, ülke ekonomisine maliyeti 2 trilyon 853 milyar 300 milyon TL (yaklaşık 148 milyar 800 milyon dolar) olarak hesaplanmıştır.
Konunun uzmanı insanlarının yıllardır yaptığı uyarıları dikkate almayan, mevcut imkanlarını ve yetkisini kullanmayanlar bu tutarın gerçek sorumlusudur. Ancak fatura yine halka kesilmiş ve bugün içerisinde bulunduğumuz ekonomik ortamın oluşmasında önemli sebeplerden birisi olmuştur.
Deprem Gerçeği ve Bilimsel Çözümler
Bu büyük felaketin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen ve yaşanan onca acılara rağmen ne yazık ki, afetlere karşı dirençli şehirlerde yaşadığımızı söylemek mümkün değil.
AFAD verilerine göre, yalnızca 2024 yılı içinde ülkemizde toplam 31.890, Antalya özelinde ise 560 deprem kaydedilmiştir. Bu da Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu ve her an yeni bir felaketle karşı karşıya kalabileceğimizin göstergesidir.
Ancak merkezi ve yerel idareler, bilime ve mühendisliğe dayalı çözümler üretmek yerine günü kurtaran politikalarla riskleri görmezden gelmektedir.
Depremleri afete dönüştüren doğa değil; denetimsiz yapılaşmadır. Bugün hâlâ, zemin etütleri dikkate alınmadan, yetkin mühendislerce denetlenmeden yapı ruhsatları verilmekte, jeolojik riskler göz ardı edilmekte ve jeoloji mühendislerinin uyarıları hiçe sayılmaktadır.
Antalya ve diğer şehirlerde zemin-yapı ilişkisinin kurulması adına jeoloji mühendisliği biliminden yararlanılmalı, zemin etütleri titizlikle yapılmalı ve yerinde denetlenmelidir. Yapı denetim mekanizması içine jeoloji mühendisleri dahil edilmeli ve denetimler yerinde yapılmalıdır.
Halkın can güvenliği daha önem arz etmektedir.
Ayrıca, toplumun her kesimine yönelik eğitim programları geliştirilmeli; belediyelerden üniversitelere, meslek odalarından sivil toplum kuruluşlarına kadar geniş bir katılım ile bilinçlendirme faaliyetleri artırılmalıdır. Dirençli kentleşme, yalnızca mühendislik ve
planlama süreçleriyle değil, aynı zamanda toplumun afetlere karşı bilinçli olmasıyla mümkündür.
Ege Denizi’ndeki Deprem Fırtınası ve Bölgesel Riskler
6 Şubat arifesinde Ege Denizi’ndeki sismik hareketlilik gündemi belirleyen bir diğer önemli konumuz. AFAD verilerine göre bölgede 1-4 Şubat tarihleri arasında biri 5,2 büyüklüğünde olmak üzere, Mw=4,0'ten büyük 62 depremin de dahil olduğu toplam 400’den fazla deprem gerçekleşmiştir.
Ülkemize yaklaşık 150 kilometre mesafede gerçekleşen bu dizi depremler bir deprem fırtınası olarak tanımlanabilmektedir.
Girit Adası'nın güneyindeki Helen dalma-batma zonu boyunca Akdeniz’in okyanusal tabanı Ege ve Anadolu’nun altına dalmakta, dalan levha üstteki Ege Bölgesi'ni güneye doğru çekerek senede yaklaşık 3,5 santimetre genişlemesine neden olmaktadır.
Bu genişleme sebebiyle Ege Bölgesi'nde çok sayıda doğu-batı uzanımlı, neredeyse hepsi aktif olarak nitelenebilen faylar olmuştur. Ayrıca Girit'in altına dalan okyanus levhası derinliklerde sıcaklık sebebiyle ergiyerek magma olarak faylar boyunca yüzeye yükselip
Ege Denizi içerisinde bir dizi volkanı oluşturmuştur. Bu bölgedeki adaların çoğu bu yolla gelişmiş volkanlardan oluşmaktadır. Bölge bahsedilen bu karmaşık jeolojik yapısı sebebiyle sık sık depremlerin ve volkanik faaliyetlerin gözlemlendiği yer olma özelliğini taşımaktadır.
Sismolojide, deprem fırtınası, nispeten kısa bir süre içinde yerel bir alanda meydana gelen bir dizi sismik olayın ifadesidir. Egede görülen bu deprem fırtınası hem volkanların hem de fayların olduğu bir bölgede meydana gelmektedir. Bu tür fırtınaların volkan mı yoksa fay kaynaklı mı olduğunu henüz belirlenememiş ve
belirlenmesi oldukça zordur. Deprem fırtınalarının zaman aralığı değişken olup, günler, haftalar olabildiği gibi aylar da olabilir. Deprem fırtınalarının bazılarının çok ender olarak daha büyük depremlerle sonuçlandığı da olmuştur. Bölgenin faylı yapısı yüzünden geçmişte büyük depremler de yaşanmıştır.
Bunlardan en son ve iyi bilineni 9 Temmuz 1956'da gerçekleşen Amorgos depremidir. Bu deprem 13 dakika arayla gerçekleşen 7,7 ve 7,2 büyüklüğünde iki şok nedeniyle 53 can kaybına neden olmuştur.
Türkiye karasına en yakın 150 kilometre mesafede gelişen bu deprem fırtınasının nasıl sonuçlanacağı hem toplum hem de bilim camiası tarafından merakla izlenmekle birlikte kesin bir sonuca henüz varılmadı. Ülkemize göre uzak olan depremler sebebiyle zayıf olasılık da olsa
en kötü senaryoların gerçekleşmesi ihtimali gözetilmeli, özellikle kıyı kesimlerimizde buna karşı tedbirli olmakta yarar bulunmakta birlikte maalesef hâlâ tsunami tehlikesine maruz kalabilecek yerler için bilgilendirme tabelaları bulunmamaktadır.
Çağrımızdır:
*Deprem bilim ve jeoloji mühendisliği verileri dikkate alınarak, risk yönetimi politikaları hayata geçirilmelidir.
*Zemin etütleri ve yapı denetimi süreçleri titizlikle yürütülmelidir. Mesleki disiplinler ortak akıl ile disipline edilerek çalışmalı, çalışması sağlanmalıdır.
*Akdeniz ve Ege’deki depremsellik ve volkanik hareketlilik sürekli olarak izlenmeli ve kamuoyuna doğru bilgiler aktarılmalıdır.
*Yerel yönetimler ve kamu kurumları, jeoloji mühendisleriyle birlikte çalışarak kentsel dönüşümü sadece bina yenileme olarak değil, bir deprem dirençli kentleşme süreci olarak ele almalıdır.
Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şubesi olarak bir kez daha vurguluyoruz: 6 Şubat sadece geçmişin değil, geleceğimizin de meselesidir. Bilimsel gerçekleri görmezden gelmek, yeni felaketlere davetiye çıkarmaktır. Yaşadığımız kayıpların bir daha tekrarlanmaması için bilimin ışığında,
mühendislik çözümleriyle hareket etmek zorundayız”
Jeoloji Mühendisleri Odası
Antalya Şubesi Yönetim Kurulu