Menu
RSS
TMMOB Şehir Plancıları Odası: Kamuda Tasarruf, Krize Sebep Olanlardan Başlatılmalıdır

TMMOB Şehir Plancıları Odası: Kamuda Tasarruf, Kri…

TMMOB Şehir Plancıları Odası t...

ORC Anketi: Erken Seçim Olmalı mı?

ORC Anketi: Erken Seçim Olmalı mı?

ORC Araştırma’nın "Bu Pazar se...

Bayramın ilk 3 günündeki trafik kazalarında 22 kişi hayatını kaybetti

Bayramın ilk 3 günündeki trafik kazalarında 22 kiş…

Bakan Yerlikaya, “Lütfen aşırı...

Bayram Tatilinin İkinci Günü: 726 Kaza, 11 Ölü, 1295 Yaralı

Bayram Tatilinin İkinci Günü: 726 Kaza, 11 Ölü, 12…

İçişleri Bakanı Yerlikaya, bay...

Faturalar Kabaracak... Elektrik Ve Doğal Gaza Zam Kapıda!

Faturalar Kabaracak... Elektrik Ve Doğal Gaza Zam …

Temmuz ayında, genel seçim ve ...

Bayram Gibi Bayram: Yurttaşlar Et Bile Alamıyor

Bayram Gibi Bayram: Yurttaşlar Et Bile Alamıyor

Yurttaşlar bırakın kurban alma...

Acemi Kasap' Bilançosu: Toplam 16 Bin Yaralı

Acemi Kasap' Bilançosu: Toplam 16 Bin Yaralı

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca b...

Bayram Tatilinin İlk Günü: 24 Saatte 852 Trafik Kazası

Bayram Tatilinin İlk Günü: 24 Saatte 852 Trafik Ka…

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya,...

Prev Next

Antalya Eğitim İş: Türkiye Yüzyılı’nın İlk Eğitim Dönemi, Eğitimi Yüz Yıl Gerileterek Bitmiştir

Antalya Eğitim İş: Türkiye Yüzyılı’nın İlk Eğitim Dönemi, Eğitimi Yüz Yıl Gerileterek Bitmiştir

Eğitim İş Antalya Şubeleri İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde yaptıkları basın açıklamasında çağdışı müfredatı ve öğretmeni yok sayan Meslek Kanunu’nu protesto ettiler.

Eğitim İş 2 Nolu Şube Başkanı Önder Güneş “”İktidarın “Türkiye Yüzyılı” etiketini, bulduğu her yere yapıştırdığı bir evrede tamamlanan 2023-2024 Eğitim-Öğretim dönemi, eğitimde birçok değişikliğin yaşanmasıyla son bulmuştur.

Ne yazık ki bu değişiklikler, eğitimi ve eğitimin bileşenlerinin koşullarını iyileştiren değil daha da gerileten hamleler olarak tarihe geçmiştir. Eğitim sistemimizi yıllardır sistematik olarak gericileştiren, piyasacılaştıran, niteliksizleştiren iktidar,

yakın zamanda “milli”sini yok ettiği milli eğitim sistemimizde bu kez “eğitimi” de parçalamaya başlamıştır” dedi.

Eğitim İş 2 Nolu Şube Başkanı önder Güneş burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Bu eğitim öğretim döneminde yaşanan gelişmelere üç ana başlık altında toplarsak:

Eğitimin Gericileştirilmesi

*MEB’in dernek maskesi takmış tarikatlarla ve Diyanet ile imzaladığı protokoller, eğitimi daha da gericileştirirken çocuklarımızı daha da savunmasız bir duruma itmiştir. ÇEDES garabeti, bu dönemde en öne çıkan tehlike olmuştur. Proje kapsamında okullara imam, müezzin, vaiz,

din hizmetleri uzmanı ve Kuran kursu öğreticisi gönderilmesi, çocuklara birçok ilde cami temizliği, mezarlık temizliği yaptırılması gibi uygulamalar bu dönemde sıklıkla karşımıza çıkmıştır.

* “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adını taşıyan yeni müfredat, bizlerin ve ilerici kamuoyunun itirazlarına rağmen eğitimin belkemiğine yerleştirilmiştir. Dini derslerin artış gösterdiği, bilimsel derslerin geriletildiği, ülke tarihinin çarpıtılarak anlatıldığı, konu ve anlam sıralaması bile

yanlış şekilde yapılan bu müfredat, bilimsellikten daha da uzak bir eğitimin başlangıç düğmesi olmuştur. Laik ve çağdaş eğitim iğdiş edilmiş, iktidarın sorgulamayan nesiller yaratma gayreti bu müfredatta vücut bulmuştur.

*Okul öncesi eğitimi özellikle zorunlu eğitim kapsamına almayan MEB, bu alanda Diyanet’in daha da faal olmasına yol açmıştır. Diyanet’in kuran kursları, işlevinden koparılarak genel eğitim kurumları gibi lanse edilmiş, usulsüz etkinlikler düzenlenmesine zemin hazırlanmıştır.

*Din derslerinin zorunlu seçmeli dersler haline getirilmesi uygulamasının bu eğitim döneminde dozu artırılmış, ‘seçmeli’ kelimesi lafta bırakılmıştır.

Haberin Videosu:

Eğitimin Niteliksizleştirilmesi

*Okul ve derslik sayısındaki açık bu dönemde de giderilememiştir. Büyükşehirler dahil birçok ilde çocuklar kalabalık sınıflarda ders yapmak zorunda kalmıştır. Taşımalı ve ikili eğitim garabetleri azalacağı yerde artmış, öğrenciler eğitim hakkına ulaşmak, eğitimciler de mesleklerini icra etmek için adeta çile çekmiştir.

*Eğitim sistemindeki öğretmen açığı, MEB’in kendi raporlarıyla itiraf ettiği ölçüde dahi kapatılmamıştır. Geçen dönemden vefat, istifa gibi nedenlerle görevinden ayrılan öğretmen sayısı kadar bile öğretmen ataması yapmayan MEB, yaptığı 20 binlik öğretmen atamasında da

kontenjandaki aslan payını din dersine ayırmıştır. Bu vesileyle hem meslekte branş krizi derinleştirilmiş hem de atanmayan öğretmen ordusu daha da büyütülmüştür.

*Okulların bakımsızlığı, denetimsizliği de had safhaya çıkmıştır. Temizlik malzemelerinin bile velilerin sırtına yüklendiği devlet okulları tel tel dökülmektedir. Okullardaki kadrolu yardımcı personel, güvenlik personeli, temizlik personeli ihtiyacı görmezden gelinmiş;

okullar yine ancak teftişten teftişe çeki düzen verilir halde bırakılmıştır.

* Gerici yapıları protokoller eşliğinde eğitime birer taşeron haline getiren MEB, zaten yüzde 82’sinden fazlası personel giderlerine ayrılan, bakanlığın zorunlu ihtiyaçlarına bile yetmeyen bütçesinden 5,7 milyar TL tutarında bir kaynağı Türkiye Maarif Vakfı'na ayırarak,

bu dönemde eğitimde çok başlılığın daha da artacağının somut işaretini vermiştir.

*Bu dönemde de eğitimin niteliksiz hale gelmesinin başlıca nedeni eğitim emekçisinin daha da değersizleştirilmeye çalışılması olmuştur. Öğretmenin uzmanlığını hiçe sayan, eğitim emekçisinin işi kolay, koşulları da rahat gibi lanse eden, kendi yeterliliğine bakmadan öğretmenlerin alanında

ne kadar uzman olduğunu tekrar tekrar ve subjektif yöntemlerle ölçmeye kalkan, öğretmeni geçinemeyeceği ücretlerle kötü koşullarda çalıştıran, ücretli ve sözleşmeli öğretmen ayıbını sürdüren, atadığı liyakatsiz yöneticiler eliyle eğitim emekçisine mobbing ve keyfi disiplin cezaları uygulayan zihniyet

toplumda eğitim emekçisine olan saygın bakışı erozyona uğratmıştır. Eğitim emekçisine şiddet olaylarında korkunç bir artış görülmüş, vefatlar yaşanmıştır. Yaşananlar sendika olarak “Öğretmene Saygı” mitinglerimizin haklılığının acı bir ispatı olmuştur.

Eğitimin Piyasacılaştırılması

*Kamusal eğitimin bu eğitim döneminde daha da fazla geriletilmesi, eğitimin piyasalaşmasındaki ivmeyi artırmış, özel okul sayısında yükselişe neden olmuştur. “Bari bir tarikat şeyhi çocuğumun okuduğu sınıfa gelemesin” diye düşünerek bütçesinin büyük bölümünü

özel okul taksitlerine ayıran milyonlar, özel okulların orantısız ve MEB tarafından denetlenmeyen fahiş zamlarıyla sarsılmıştır.

*Velilerden servet isteyerek kasalarını daha da dolduran özel okul patronlarının öğretmenlerin çoğunu asgari ücretle çalıştırıyor olmasına Bakanlık tarafından ses edilmemiştir. Ücretlere ve koşullara isyan eden özel okul öğretmenlerinin kiminin payına polis copu, kiminin payına işsizlik düşmüştür.

*Devlet okulunda çocuk okutmanın bile büyük bir masraf haline gelmesi nedeniyle, kağıt üzerinde zorunlu eğitimin olduğu ülkemizde birçok çocuğumuz eğitim dışı kalmış, çocuk işçilik artmıştır. Bu eğitim döneminin sadece ilk 4 ayında 689 çocuk, iş cinayetlerine kurban gitmiştir.

*Tepe taklak giden ekonomi nedeniyle eğitimde rastlanan acı tablo, MEB tarafından yok sayılmıştır. “Türkiye Yüzyılı”nda çocukların önüne bir tabak yemek koyulamamıştır. Çocuklar derse aç girer, musluktan su içer hale gelmiştir. Okul kantinlerinde içi neredeyse boş bir tostun,

Meclis lokantasında vekillerin kebap yediği paralara satılması iktidarın da bakanlığın da umurunda olmamıştır.

*Çocuk işçilik, sendika olarak defalarca gündeme getirdiğimiz MESEM ve meslek okulları eliyle artırılmış, yaygınlaştırılmıştır. Zengini daha zengin yoksulu daha yoksul yapan bu ekonomik kriz ortamında, birçok yoksul aile “çocuğum bari meslek öğrensin, harçlık kazansın” diyerek

evlatlarını bu kurumlara yollamış ancak Bakanlık bu öğrencilerin emeklerini sermayeye yok pahasına peşkeş çekerken eğitim haklarını da görmezden gelmiştir.

Sonuç Olarak;

Sendikamızın ayrıntılı raporunda rakamlarla da göreceğiniz üzere, 2023-2024 Eğitim-Öğretim Dönemi, eğitimin her anlamda geriletildiği, sosyal devletin elini eğitimden iyice çektiği, öğrencinin eğitim hakkının layıkıyla teslim edilmediği, eğitim emekçisinin koşullarının ve

haklarının daha da kötüleştirildiği, tarikatların yüzünün daha da güldürüldüğü bir süreç olarak kayda geçmiştir.

Eğitim-İş olarak vurguluyoruz ki eğitimin geldiği bu hastalıklı halin tek reçetesi, Cumhuriyet’e yakışır şekilde laik, bilimsel, çağdaş, adil ve parasız eğitim sisteminin inşasıdır. Başöğretmenin eğitim neferleri, Eğitimişli eğitim emekçileri olarak bu alandaki mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğimizi

bir kez daha ilan ediyor, “BU BÖYLE GİTMEZ” diyoruz.

yukarı çık
0
Paylaşım