Menu
RSS

MHP’li Günal: Türkiye ‘1’den; Yani Erdoğan’dan Büyük!

  • Yazan 
MHP’li Günal: Türkiye ‘1’den; Yani Erdoğan’dan Büyük!

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Adalet Bakanlığı’nın 2016 yılı bütçeleri üzerindeki görüşmeler sırasında söz alan MHP Antalya Milletvekili Doç. Dr. Mehmet GÜNAL, AKP-HDP’nin başkanlık sistemi için kayıkçı kavgası yaptığını, bunu Meclis çalışmalarına da yansıttıklarını eleştirdi ve AKP’ye “Başkanlık pazarlığınızı gidin kapalı kapılar arkasında, İmralı’da mı, Oslo’da mı, Dolmabahçe’de mi, nerede yaparsanız yapın, bizi burada yormayın!” diye seslendi.

AKP’nin hukuku katletmeye devam ettiğini, şehir rantları konusunda AKP'li belediyenin avukatlarının anlaşıp hakim yerine sahte imza attığını, savcıların sahte imzayla işlem yaptığını, işlem ortaya çıkınca da Bakanlığın kaos olacak diye itirazı kabul etmediğini yani AKP’nin hukuku katletme örneklerinin ayyuka çıktığını söyleyen Günal, böyle bir ortamda vatandaşın devlete güvenmesinin zor olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir taraftan Birleşmiş Milletlerde Güvenlik Konseyindeki adaletsizliğe isyan ederken söylediği “Dünya 5’ten büyük.” sözüne gönderme yapan Günal; Erdoğan’ın hukuk tanımaz tutumundan dolayı “Türkiye ve Türk Milleti 1’den Yani Recep Tayyip Erdoğan’dan Büyüktür!” diye cevap verdi.

MHP’nin Anayasa değişikliği hakkında toplum sözleşmesi niteliğinde bir anayasa yapılmasından yana olduğunu ve etnik kökene, coğrafi bölgeye, mezhebe, dinî gruba, yani kolektif hak verilmesine yol açacak ve federatif bir yönetimin altyapısını oluşturacak bir bölünmeye hiçbir zaman izin vermeyeceklerini ve kesinlikle buna karşı olacaklarını belirterek sözlerini tamamladı.

Günal’ın konuşmasından başlıklar şöyle;

AKP-HDP Başkanlık İçin Kayıkçı Kavgası Yapıyor!

Plan ve Bütçe Komisyonunda 2016 bütçesi görüşmeleri başladığından beri süren bu kayıkçı kavgasından bıktım. Ne bütçe ne politika hiçbir şey konuşulmuyor; her gün siyasi mülahazalar konuşuluyor. Genel Kurulda da aynısı, Meclis TV’nin açık olduğu saat yediye kadar o sataştı, bu bunu dedi diye aynı tantana sürüyor. Gündemin içeriğe ilişkin ne konuşuyoruz? Ajanslar bunun kaç tanesini yazıyor? Her gün aynı usul tantanası devam ediyor. Lütfen artık bir kural koyun yada işi bırakalım, çünkü vatandaş nezdinde parlamentonun itibarı zedeleniyor.

Bir hukuk devleti tartışılırken, 4 tane torba kanun görüşmüşken, siz “Hukuk devleti” diyorsunuz, “adalet duygusu” diyorsunuz. Hani nerede? Yok. Mesele sadece cevabın gelmemesi de değil.Bakan soruşturma açması gereken bir şeyde “Bakanlığın yetkisindedir” deyip geçiştirirse ona artık diyecek bir şey kalmıyor.

Hukuk da bittiyse, adalet duygusu da biterse ne yapacaksınız? “Eğri oturup doğru konuşalım” dedikleri budur. Başkanlık sistemini dayatabilmek için bir pazarlık varsa “Parlamentoyu böyle yapalım, zaten bunlar kavga ediyor.” diyecekseniz biz o tuzaklara düşmeyiz! MHP olarak doğru olanı söylemeye devam edeceğiz. Başkanlık pazarlığınızı gidin kapalı kapılar arkasında, İmralı’da mı, Oslo’da mı, Dolmabahçe’de mi, nerede yaparsanız yapın, bizi burada yormayın!

“Adalet mülkün temelidir.” sözü ile “mülk”ün anlamı hukuk olduğunu için hukuk devleti ilkesinin baştan korunması gerektiğini anlıyoruz. AKP Hükümetinin Adalet Bakanı da hem algı açısından hem de beklenti çağrıda bulunmuş: “Buradan çağrıda bulunmak istiyorum. Parlamentoda temsil edilen tüm siyasi partiler ve bütün kamuoyunu, yargıyı siyaset üstü bir konu olarak görmeye ve Anayasa’mızdaki yargıya ilişkin maddeleri, siyasi görüşlerimizi bir kenara koyarak yeniden ele alarak yazmaya davet ediyorum.” diyor.

Ben de öncelikle Bakanı davet ediyorum. Önce siz bunu bir yapın, uygulayın, sonra biz de peşinizden gelelim. HSYK’yı tahakküm altına alırsanız, paralelle mücadele bahanesiyle hakim ve savcıları hallaç pamuğu gibi her tarafa atarsanız, Anayasa’yı değiştirirken beraber yaparsanız, sonrasında “Bu algıyı kim yarattı?” diye sorarlar adama! Yasama, yürütme, yargı erkinin tamamını birleştirir, sonra da “Devlette iki başlılık oluyor, başkanlık sistemi daha iyidir.” derseniz, o zaman nasıl inanacağız size? Hükûmet içerisinde Adalet Bakanı devlet adına hukuku temsil ettiği için sizin öncelik yapmanız lazım.

Siz Hukuku Katlederseniz Vatandaş Devlete Nasıl Güvenecek?

Hukukun kanun eliyle katledildiği daha önce sorduğum bir soruyla örnek vereyim: bir hâkim raporluyken bir işleme onay verebilir mi? Raporlu olan bir hâkim adına bir tescil yapılabilir mi? Avukatın avukatlık belgesi sahte. Hâkim raporluyken beraber olup kişinin azlettiği avukat ile belediyenin avukatı birleşiyorlar, hâkimin imzasını taklit ediyorlar, soruşturma için başsavcılığa dilekçe veriliyor. Başsavcı işin üstünü örtüyor. Adalet Bakanına soruyoruz, “Takdiri bizdedir.” diyor. Hakim ifade vermiş, “Ben raporluydum.” diyor ve davacı başsavcıya şikâyet ediyor.

Başsavcının cevabı ise sadece şu kadar: “Gereksiz kaosa yol açacağından..” diye soruşturmaya izin vermiyor. Düşünebiliyor musunuz, gereksiz kaos ne demek? Yani, savcının sahte imzayla işlem yaptığı, hâkim yerine birilerinin sahte imzayla işlem yaptığı ortaya çıkınca kaos şöyle olacak: Çünkü, avukat AKP'li belediyenin avukatı. Söylenen yerde, stadyum yerinden daha önce arsası kamulaştırıldığı için pay isteyen bir vatandaşın, benim kitabını yazdığım şehir rantları konusuyla ile ilgili kamulaştırılan malına yeni değer biçildiği için de para istemesinden ibaret. Bu davanın üstü kapatılıyor. Dolayısıyla, ben bu hukuk devleti ilkesine nasıl güveneceğim? O vatandaş sizin adalet inancınıza nasıl güvenecek?

“Türkiye ve Türk Milleti 1’den Yani Recep Tayyip Erdoğan’dan Büyüktür!”

Cumhurbaşkanı kendisini ziyaret eden hukukçularla konuşurken “Adalet yoksa devlet yoktur.” yani tersinden, “adalet mülkün temelidir” demiş. Ama AKP döneminde maalesef, mülk, mal olarak anlaşılmaya başladı. “Torbadaki Hukuk” kitabımın içindekilerden bir tanesi, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği özelleştirme ihalelerini yeniden, 5’inci defa meşrulaştırılması yani “Burada yanlışlık var, iade edin.” dediği, “İmkânsızlık nedeniyle iade edemiyoruz.” dedikleri kamu varlıklarını yeniden onlara teslimini tebliğ etmek.

Ayrıca doğrudan adrese teslim Kamu İhale Kurumu düzenlemeleri ile Danıştay’ın, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği şeyleri yeniden bize getirmelerinin başka izahı var mı? “Kanun eliyle hukukun katli” diye ondan diyorum. Cumhurbaşkanı güzel söylemiş: “Adalet yoksa devlet yoktur.” Katılıyoruz, adalet mülkün temelidir ama kendinize zarar verdiği zaman, her tarafı altüst etmek adalet duygusu değildir. Adalete, Anayasa Mahkemesi kararlarına, Danıştay kararlarına Cumhurbaşkanı da dâhil herkes uymak zorundadır.

Bir taraftan adaletsizliğe isyan ederken, Birleşmiş Milletlerde Güvenlik Konseyinde “Dünya 5’ten büyük.” diyor. Ben de hatırlatıyorum: “Türkiye ve Türk milleti 1’den yani Recep Tayyip Erdoğan’dan büyüktür.” Hukuk herkesten üstündür, hukukun herkese eşit uygulanması gerekir. İşinize geldiği zaman ben Danıştay kararlarını dinlemiyorum, “Ben yaptım, oldu.” diyeceğine hukuka uydursa, iznini zamanında alsa, aykırı bir yapı varsa düzeltse ya!

Anayasa Değişikliğine Evet! Bölünmeye Hayır!

Anayasa Uzlaşma Komisyonuna üye verdik, Milliyetçi Hareket Partisi olarak toplum sözleşmesi niteliğinde bir anayasa yapılmasından yanayız. Bireylerin haklarıyla ilgili genel koruma hükümlerinden bir taviz verme şansımız yok, özgür bireylerden yanayız. Ama bu yapılırken de bir etnik kökene, bir coğrafi bölgeye, bir mezhebe, bir dinî gruba, fark etmiyor, kim olursa olsun kolektif hak verilmesine yol açacak ve federatif bir yönetimin altyapısını oluşturacak bir şeye de hiçbir zaman izin vermeyeceğiz ve buna karşı olacağız.

Herkes için demokrasi, herkes için özgürlük istiyoruz. Bunu kabul etmediğimiz takdirde bir tarafta feodalite devam ediyorsa, ağalık varsa orada bireylerin özgürlüğünden bahsetmek mümkün değildir. İstinaf mahkemelerinin bir bölge mahkemesi olarak başlaması, 2004’te Avrupa Birliğiyle balayı(!) yaşadığımız dönemde Diyarbakır üzerinden Avrupa Birliği fonlarıyla oraya bir binanın öncelikle yapılmasına şüpheyle baktığımızı, bu konularda daha hassas olunması gerektiğini dikkatinize sunuyorum.

Yeniden bir yargı reformu yapılabilir, ama bu iş istinaf mahkemesi diye bölgeselleşmeyi derinleştirecek şekilde olmamalı. Sağa, sola şu kadar para verdik, şu kadar yardım yaptık diye hava atıyorsunuz. Türk milletinin mahkeme de yapacak saray da yapacak parası bir şekilde bulunur. Fakat özel ihtimam gösterilmesi ve buranın özellikle teşvik edilmesi açılım süreci kapsamında AKP’nin geçmişte verdiği tavizlerden birisidir.

yukarı çık
0
Paylaşım