Menu
RSS

Yerel Yönetimler Halkın Barınma Hakkına Sahip Çıkmalı

Yerel Yönetimler Halkın Barınma Hakkına Sahip Çıkmalı

Mega kentlerde yaygın yaşanan kira/konut/barınma krizi kentte yaşayanların önemli gündemlerinden birisi. Elbette bu krize neden olan temel faktör iktidarın ekonomik düzlemdeki politik tercihleri.

Bu koşullarda yerel yönetimler de barıma krizine karşı kamusal çözümler üretecek herhangi politikaya sahip değil.

Barınma Hakkı Ve Sosyal Konutlar

Kent hakkı; sosyal, mekansal ve ekonomik açıdan kentte yaşayanları/kentin tüm bileşenlerini kapsayan sosyo-mekansal bir haktır. Barınma hakkı ise kent hakkının bileşenlerindendir, herkes için koşulsuz, güvenli, nitelikli ve kapsayıcı şekilde sağlanmalıdır.

Yerel yönetimler kentlerde toplumsal ve ekonomik yaşama ilişkin politikalarını eşitlikçi, kamu yararı ilkeleriyle değil, neo-liberal politikalar ekseninde hazırlamaktadır. Tarım, orman ve yeşil alanların imara açılması, kamusal alanların satılması, lüks konut üretiminin teşviki vb.

kâra dayalı mekansal uygulamalar ile birlikte kentler, rant spekülasyonu doğrultusunda gelişme göstermektedir.

Metropoller, inşaat şirketlerinin öncülüğünde oluşturulan plansız ve üst gelir grubuna hitap eden inşaat projeleri/yerleşimler ile çevrelenmekte, kent sakinleri alternatifsiz bırakılarak sürgüne zorlanmaktadır. Konut edinim/kullanım sürecinin piyasa koşullarına bırakılması barınma krizini derinleştirmektedir.

Yerel yönetimler bu noktada sorumluluk almak zorunda. Sağlıklı, güvenli ve erişilebilir bir barınma olanağı sağlayacak sosyal konutlar inşa edebilir, bu konutları kentlilere uygun koşullarda tesis edebilirler. Örneğin Hollanda’da konut stoku içinde kamuya ait sosyal konutların oranı yüzde 32,

İskoçya’da yüzde 24, Avusturya’da yüzde 23 iken, Türkiye’de nadir lojman örnekleri dışında sosyal konut bulunmuyor.

Yerel Yönetimler Halkın Barınma Hakkına Sahip Çıkmalı

Kentlerde yıllar içinde nüfus hızla arttı, yerel yönetimler bütüncül bir kent planlaması yapmadı ve barınma krizinin sorumlularından biri haline geldi. Konut üretimi özel sektöre bırakıldı.

Kamu kurumu TOKİ ve Emlak Konut inşaat şirketleri gibi projeler yaptı. Kent merkezlerindeki kamusal alanlarda kentlerde yaşayanların talep ve ihtiyaçlarını gözetmeyen lüks konutlar üretti. Yerelin karakterine uygun olmayan, piyasanın ve üst gelir grubunun ihtiyaçları doğrultusunda ele alınan konut üretimi;

barınma krizini derinleştirdi, kentte kitlesel yerinden edilme ve yer değiştirmelerle sonuçlandı.

Kamusal alanlarda sosyal konut yapılmadan konut/barınma/kira krizin çözümü mümkün değil. Sosyal konut gereksiniminin karşılanamaması; plansız imar düzenlemeleri ile birlikte çarpık, sağlıksız kentleşme oluşturdu.

Yerel yönetimler, sorunun çözümünde aktif rol almak yerine; yalnızca imar kararları, alt yapı yatırımları gibi konut sunumunu kolaylaştırıcı rol almaktan öteye gidemedi.

Kent sakinlerinin en önemli ve en temel ihtiyaçlarından biri olan konut/barınma konusunda da yerel yönetimlerin sorumluluklarını sıralamaya çalıştık:

Herkesin güvenli ve sağlıklı bir konutta barınma hakkı vardır. Yerel yönetimler barınma hakkını garanti altına almak üzere sosyal konut üretimi için hazırlık yapmalıdır, bütçe yaratmalıdır. Barınma/konut/kira krizi konusunda yerel yönetimler sorumluluk almalıdır.

Kentlerdeki mevcut konut stoku belirlenmeli, boş konutların tespiti ve kullanımı için çalışmalar yapılmalı, kira krizine karşı kentlileri korumak adına kira regülasyonu sağlayacak program oluşturulmalıdır.

İmara açılacak gelişim alan kararları bütüncül kentsel planlama ilkeleri bağlamında alınmalı, planlarda sosyal konut esas alınmalıdır.

Kentlerde barınma krizinden fazlaca etkilenen öğrenciler için yurtlar yapılmalıdır.

Kentsel yenileme projelerinde barınma hakkının korunması ve eşitlik ilkesi ön planda olmalıdır. Yerel müşterekler sürece dahil edilerek; süregelen fizikî ve sosyal doku, planlama ve tasarım süreçlerinin önemli parametleri olarak kabul görmelidir. Proje alanlarında yerel kimliği koruyacak, yerinde yenileme çözümleri üretilmeli, alternatif kentleşme pratikleri hayata geçirilmelidir.

Belediye meclislerinde planlama, imar, kat hakkı vb. görüşmeler ve kararlar yerel müştereklerle şeffaf şekilde paylaşılmalıdır. Planlama süreçleri, sivil toplum örgütleri, meslek insanları ve kamu tarafından denetlenebilir olmalıdır, doğrudan kaynağından bilgi edinme hakkı ve yolları açık tutulmalıdır.

Gelişme planları ilgili üst kurulların ve bilim kurulunun onayından geçerek işlerlik kazanmalıdır. Planlama ve imar kararlarında kamu yararı, barınma hakkı esas alınmalıdır.

Kente karşı suç tanımı geliştirilmeli, yasal ve toplumsal yaptırımlar için çalışmalar yapılmalıdır.

Politeknik

yukarı çık
0
Paylaşım