KESK Toplu Sözleşme Görüşmelerinde Masada Olmayacak

KESK Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Elif Çuhadar, hükümet temsilcilerinin KESK temsilcileri için, “Bu kişilerle masaya oturmayız, temsilcilerinizi değiştirin” tavrı sergilediğini belirterek, “Bunu sendikal mücadelede baskı aracı kabul ederek bu süreçte masada yer alamadık. Masada Memur Sen ve Kamu Sen yer alacak” diye konuştu. 

Temsilcilerimizi belirlemeye kimsenin karışma hakkı yok

“Üzerinde konuştuğumuz TİS normal koşullarda olan bir TİS değil. 1 Ağustos’ta başlayan görüşmelerde hükümet hangi sendikayla görüşeceğine, görüşeceği kişilerin kim olacağına kendisi karar vermek istedi.

KESK heyetiyle ilgili ‘Ben bu kişilerle masaya oturmam, temsilcilerinizi değiştirin’ dedi” diyen Elif Çuhadar, “Bir sendikanın tüzük gereği kendi temsilcilerini belirleme hakkı vardır ve buna hükümet müdahale edemez.

KESK’i temsil edecek heyeti belirleme hakkı KES tüzel kişiliğindeki kurumlar ve karar organlarına aittir. Hükümetin dayatmasını sendikal mücadelede baskı aracı kabul ederek bu süreçte masada yer alamadık. Bugün ikinci tur görüşmelere geçilecek. Masada Memur Sen ve Kamu Sen yer alacak” dedi.

OHAL Komisyonundan bir sonuç çıkmaz

15 Temmuz sonrası yargılama bile söz konusu olmadan, savunma hakkı bile tanınmadan sorgusuz sualsiz bir gecede işinden edilen 120 bin kamu çalışanı olduğunu, KESK olarak ihraç edilen kamu çalışanlarının adil yargılanması ve savunma hakkının tanınması bazında bir mücadeleyi önlerine koyduklarını belirten Çuhadar, “Bir tek KHK ile kurulmasına rağmen OHAL Komisyonu’nun kurulması 6 ay gecikti.

OHAL Komisyonu maalesef AHİM tarafından da çözüm yolu olarak gösterildi. Ancak biz biliyoruz ki OHAL Komisyonu bu süreci uzatmaktan, zamana yaymaktan öteye gidemeyecek. OHAL Komisyonu’nun umudumuzu bağlayacağımız bir komisyon olmadığı açık.

Daha çok yan yana durduğumuz, daha çok birlikte olduğumuz bir mücadele oluşturmak için yerel çalışma süreci başlattık. Bugün Antalya’da bulunmamızın temel nedeni de budur” ifadelerini kullandı.

Sanki Darbeyi Emekçiler Yaptı

Çuhadar’ın konuşması sonrasında söz alan Büro Emekçileri Sendikası (BES) Genel Başkanı Serpil Akpınar,  “AKP hükümeti 15 Temmuz darbesini sanki kamu emekçileri yapmış gibi, saldırılarını emekçilere, yoksul halka, öğrencilere ve kadınlara yöneltti.

TİS sürecinde işyerlerimizde baskılara uğradık, işyerlerinde çalışmalarımız engellenmeye çalışıldı. Antalya’da da Valilik tarafından sendikamız yetkilileri üzerinde baskılar uygulandı, arkadaşlarımızın bazı faaliyetleri engellendi. KESK’le ve diğer sendikalarla birlikte emekçi hakları için mücadeleyi yükselteceğiz” dedi. 

Darbeyle Mücadele Muhaliflerle Mücadeleye Döndü

TÜM Bel Sen Genel Başkanı Erdal Bozkurt, “20 Temmuz’dan bu yana çıkarılan 25 KHK ile dikensiz gül bahçesi yaratma ve rejimi değiştirme konusunda sonuca ulaştılar. Hükümet darbeyle mücadeleyi muhaliflerle mücadeleye dönüştürdü.

KESK’e bağlı 4 bin 6 arkadaşımız ihraç edildi. Hiçbirine ‘Şu nedenle ihraç edildiniz’ diye bir şey söylenmedi. KESK’in 27 yıllık mücadele geleneğini tanımayanlar, KESK’i bu yolla susturabileceklerini zannettiler.

Ancak bugün bir kez daha yanıldıklarını görüyorlar. Kendi iç dinamiklerimiz ve dayanışma ile bu süreci aşacağımızı biliyoruz” şeklinde konuştu.

KESK Boyun Eğmeyecektir

Enerji Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası (ESM) MYK Üyesi Can Aydemir, AKP döneminde çok yoğun bir özelleştirme furyası yaşandığını belirterek, “Bu dönemde sektörümüz çok daraldı.

Özellikle Varlık Fonu Yasası ile birçok kurumumuz bu fona aktarıldı, sermayenin emrine sunuldu. OHAL’le birlikte sendikal faaliyetlerimizin engellenmesi süreci başlatıldı.

KESK tarihi fiili mücadele tarihidir. Bu OHAL ve baskı dönemine boyun eğmeyecektir. Biz de sokakta olmaya devam edeceğiz” dedi. 

Masada Laikliği konuşacaktık

Toplantının son konuşmacısı Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) MYK Üyesi Pınar İçel, TİS sürecinde hükümetle görüşmeleri sürdüren Memur Sen’in müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesini TİS talebi olarak masaya taşıdığını vurgulayarak, “Görüşmelerde yer almış olsaydık buna karşı laiklik ilkesini savunan bir duruş sergileyecek, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Nakşibendi tarikatı ve diğer dini tarikat ve cemaatlerle olan protokollerini soracak, ‘Kimsesiz çocuklarımızı kime emanet ediyorsunuz?’ diyecektik.

Diğer taraftan sağlık çalışanlarının sorunlarını, sağlıkta şiddet konusunu gündeme getirecektik” ifadelerine yer verdi.