Menu
RSS
Kepez Belediye Başkan Vekilliğine Refik Emre Altekin Seçildi

Kepez Belediye Başkan Vekilliğine Refik Emre Altek…

Kepez Belediye Meclisi, görevi...

AFAD Duyurdu: Antalya'da Deprem!

AFAD Duyurdu: Antalya'da Deprem!

Antalya'nın Kaş ilçesinde 3,9 ...

PSAKD Akdeniz Bölge Sorumlusu Arslan: Kocagöz’ün Tutuklanması AKP’nin Bir İntikam Planı Olarak Görünüyor

PSAKD Akdeniz Bölge Sorumlusu Arslan: Kocagöz’ün T…

“AKP ve onun sözünden çıkmayan...

CHP: İktidarın Demokrasi Anlayışı İşte Tam Budur; Kepez Belediye Başkanı Şok Bir Kararla Tutuklandı

CHP: İktidarın Demokrasi Anlayışı İşte Tam Budur; …

Antalya’nın Sarısu teleferik h...

Prev Next

Değerli Kaktüs okurları; Kaktüs dergisinin yeni yayın döneminde katkı vermem teklif edildiğinde severek kabul ettim. Yönetim-siyaset ilişkisinin -hatta açmazının- özellikle bulanıklaştığı bir dönemde kamuyu ilgilendiren güncel konuları ele alıp; kimi zaman soru sormak, biliyorsak cevap vermek, becerebilirsek öneriler geliştirmek için, biraz siyasi ama daha çok akademik olmaya çalışarak düşüncelerimi sizlerle paylaşmayı deneyeceğim.

Bu sayıda malum ülke gündemiyle de ilgili olarak devlet sistemlerine kısa bir bakış atalım istedik.

Öncelikle her devlet, kendisini oluşturan insan topluluğunun ve üzerinde kurulduğu toprağın sebep olduğu farklılıklar gösterecektir. Bir devletin üniter ya da federal örgütlenmesinin, merkezi yönetime ya da yerel yönetimlere yetki paylaşımında görece daha fazla önem vermesinin nedenleri tarih ve coğrafyada kolayca bulunabilir.

İngiltere’den bağımsızlık elde eden 13 koloni kendi özgünlüklerini ancak federal sistemde devam ettirebileceklerinden ABD federaldir. Osmanlı dağılmayı durdurmak için eyalet sisteminden vilayet sistemine geçmiş, milli mücadele sonrası Türkiye Cumhuriyeti benzer anlayışla merkeziyetçi ve tekçi bir örgütlenmeyi benimsemiştir.

Devlet sistemleri üzerindeki sınıflandırmalar genelde devletin üç erkinin birbirleriyle ilişkilerinde nasıl konumlandığına göre yapılır. Karar alma mekanizması “yasama”, alınan kararların uygulanması mekanizması “yürütme”, uyuşmazlıkların çözümü mekanizması “yargı” arasındaki ilişkilere göre başkanlık, yarı başkanlık ya da parlamenter sistemlerden bahsedilir.

Parlamenter sistem yasamanın parlamentoya, kongreye, meclise ait olduğu, yürütmenin yani hükümet, bakanlar kurulu, kabinenin de yasama organı tarafından denetlendiği, denetlenebildiği sistemdir. Parlamenter sistemde hükümetin meşruluğu parlamentonun güvenoyuna dayanır; güvenin kaybı hükümetin düşmesine sebep olur. Kısaca yasama organı yürütmeyi görevinden uzaklaştırabilir. İngiliz modeli, parlamenterizmin ana örneği kabul edilir. Halkın oyuna değil geleneklere dayalı, temsili görevleri yerine getiren “taç”, halkın oyu ile belirlenen “parlamento”, parlamentonun güvenoyu ile görev yapan “başbakan ve bakanlar kurulu”.

Parlamenter sistemin alternatifi olan başkanlık sistemi yasama, yürütme ve yargı güçleri arasında kesin bir ayrıma ve dengeye dayanır. Demokratik devletlerde halkoyu ile belirlenen, devlet/cumhurbaşkanının yürütmeyi temsil ettiği başkanlık sisteminde; hükümet başkanın bir nevi “sekreter”lerinden oluşur ve sadece başkana karşı sorumludur. Yani yasamanın yürütmeyi görevden alma, fesih gibi yetkileri yoktur. Bunun karşılığı olarak başkan ve hükümetinin de parlamentoya doğrudan bir müdahalesinin bulunmadığı başkanlık sisteminin ana örneği olarak ABD görülür.

Başkanlık sistemi ile parlamenterizmin bir anlamda melezi olan yarı başkanlık sisteminde ise yürütme organı ve işleyişi biraz daha karışıktır. Halkın seçtiği devlet/cumhurbaşkanı ile parlamentonun güvenoyu ile yetkilenen başbakan ve bakanlar kurulu yürütme güç ve sorumluluğunu paylaşırlar. Fransa modeli ile tanınan yarı başkanlık sisteminde olası krizler; cumhurbaşkanı veya başbakandan son seçilenin daha fazla inisiyatif alması ile çözümlenir; fakat bu genelde bir yazılı kural değil teamüldür.

Siyasetbilimcilerin bu üç sistemi model ülke referansları ile ele almasının temel sebebi, uygulandıkları ülkelere göre her bir sistemin farklılıklar göstermesidir.

Rusya ve Suriye’yi yarı başkanlık sisteminin örneği olarak göstermek mümkün olsa da, incelendiğinde Fransız sisteminden büyük farklılıklar görülecektir. Başkanlık sistemi için ise, benzer farklılıklar daha çarpıcıdır. Nikaragua ile Venezuela başkanlık sistemleri birbirinden ve ABD’den pek çok farklılıklar içerir ya da İran’dan… Filipinler hem ABD anayasasını, hem başkanlık sistemini kendisine model olarak seçmiştir; sonuçta ülkenin adı hala dikta yönetimi, siyasi yolsuzluklar, yozlaşma, terörize seçim kampanyaları ile birlikte anılmaktadır.

Ülkemizde Durum Ne?

Türkiye uzun yıllar parlamenterizmin kendine uyarladığı bir versiyonuyla yönetildi. Temsili yetkilerle donatılmış, meclisin seçtiği cumhurbaşkanı; yasama organı olarak TBMM; yürütmenin asıl ve siyasi sorumlu kanadı olan, meclisin güvenoyu ile görev yapan “başbakan ve bakanlar kurulu”.

2014 Ağustos’undan itibaren cumhurbaşkanını meclisin değil, halkın doğrudan seçtiği bir dönem başlamış oldu. Başbakan ve bakanlar kurulunun göreve başlaması ise hala meclisin güvenoyuna bağlı olduğu için yarı başkanlık sistemine geçmiş olduk.

Dünden bugüne anayasa değişikliği dahil tüm tartışmalar başkanlık sistemine odaklanarak yapıldığından farketmeden/ farkettirilmeden parlamenterizm sona erdi.

Fransa’da cumhuriyetin pek çok kez kurulup, yıkılmış olması; cumhurbaşkanı ile başbakan arasındaki çekişmelerin çoğunlukla krize dönüşmesi, yarı başkanlık sisteminin olası krizleri çözecek mekanizmalara sahip olmaması ülkemiz açısından pek az kişiye endişe verdi.

Seçim kampanyası döneminde “cumhurbaşkanlığı yan gelip yatma yeri değildir” tespitiyle başbakanın köşke çıktığında, öncüllerinden farklı bir profil çizmeyi kafasına koyduğu belli. Belli olmayan nasıl bir yarı başkanlık sistemi olacağı ve yarı başkanlıktan başkanlığa doğru bir dönüşümün denenip denenmeyeceği. Fransa’ya mı Rusya’ya mı yoksa Suriye’ye mi öyküneceğimizi zaman gösterecek….

Gelecek sayıda buluşmak dileğiyle….

Yrd. Doç. Dr. V. Alpay GÜNAL
Akdeniz Üniversitesi İİBF
Kamu Yönetimi Bölümü
0
Paylaşım