Antalya'da HDP İl Eşbaşkanı Taşer: Darbeye ve Darbecilere Teslim Olmayacağız!
- Yazan Kaktus Haber
CHP’den bir, HDP’den iki milletvekilinin vekilliğinin düşürülmesi sonrası siyaset arenasında tansiyon oldukça yükseldi. HD’ iki milletvekilinin vekilliğinin düşürülmesi nedeniyle Antalya il binası önünde yoğun güvenlik önlemleri altında basın açıklaması yapan
Halkın Demokrasi Partisi Antalya İl Eşbaşkanı Muhsin Taşer “Türkiye halklarının demokratik iradesinin merkezi olması gereken TBMM bugün yeni bir darbeye daha tanıklık etti. AKP ve MHP ittifakı, DTK Eş Başkanı ve Milletvekillimiz Leyla Güven, Milletvekilimiz Musa Farisoğulları ve
CHP Milletvekili Enis Berberoğlu'nun dokunulmazlığını düşürdü.
Bu darbeci zihniyet 26 yıldır TBMM'nin üzerinde kara bir leke olarak varlığını sürdürüyor.”
Taşer basın açıklamasında 1994 yılında DEP Milletvekillerinin dokunulmazlıkları düşürülerek milletvekillerinin meclisten yaka paça atıldığı güne atıfta bulunarak bugüne demokratik siyaset ısrarında bulunan 27 milletvekilinin vekillikleri düşürüldüğünü belirtti.
Halkın Demokrasi Partisi Antalya İl Eşbaşkanı Muhsin Taşer il binası önünde yaptığı basın açıklamasında şunlara değindi:
“Halk iradesine karşı geliştirilmiş bu rantçı, ahlaksız ve faşist darbeciliği asla ve asla tanımayacağız. Kötülük düzeninin ortakları Kayyım Darbesi pratiğinde de görüldüğü gibi yurttaşlara "ya benim istediğim gibi karar verirsin ya da senin verdiğin kararı tanımam” dayatmasında bulunuyor.
Bunun adı amasız, fakatsız darbedir. Bunun adı halk iradesine karşı düşmanlıktır.
27 Mayıs'ı, 12 Eylül'ü her fırsatta ”Darbe" olarak tanımlayan ve bunun üzerinden içi boş bir ”darbe karşıtı söylem” tutturan iktidar, Türkiye’de yapılan askeri darbelere rahmet okutacak tarzda halk iradesine saldırmaktadır.
20 Temmuz 2015’dan beri sistematik bir darbe pratiği sergilemektedir. Saray rejimi bu saldırı ile esas olarak darbe rejimi olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.
Bu darbe, Pazartesi günü Eş Genel Başkanlarımız tarafından açıklanan “Demokratik tutum belgemize” ve Türkiye toplumuna yaptığımız ”birlik ve ortak mücadele" çağrımıza verilmiş saldırgan bir yanıttır.
İktidar bu kararıyla bir kez daha gücümüzden, siyasetimizden, Türkiye için çözüm olacak projelerimizden korktuğunu göstermiştir.
Demokratik siyaset geleneğini sürdüren bir parti olarak, bugüne kadar dokunulmazlıklarla, milletvekilliğiyle değil, kesintisiz ve sistematik saldırılara karşı halkımızın meşru iradesini temsil ederek geldik.
Bugün de Saray rejiminin bu saldırısında vermek istediği mesajı aldık. Cevabımız da bir o kadar nettir: Bütün bu saldırılara karşı Türkiye'nin demokratik geleceğini yaratma çabamıza devam edeceğiz. Bu saldırılar ancak ve ancak bizim mücadele azmimizi ve kararlılığımızı bileyecektir.
Bu saldırganlık bizi yıldıramayacak ve kazandığımız demokratik mevzileri terk ettirmeyecektir.
Bu vesileyle bir kez daha başta partimiz olmak üzere bütün toplumsal kesimlere yönelen bu saldırganlığa ve nobranlığa karşı demokratik güç birliği çağrısında bulunuyoruz. Demokratik gelecek ve Özgür Türkiye tüm farklılıklarımızla hepimizin ellerindedir”