Menu
RSS

Antalya ASMO’daki Paneldeki Ortak Görüş: Boğaçayı Hukuksuz Bir Proje

Antalya ASMO’daki Paneldeki Ortak Görüş: Boğaçayı Hukuksuz Bir Proje

Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından 'çılgın proje' olarak adlandırılan ve Konyaaltı'nda yapımı devam eden Boğaçay Projesi, Jeoloji Mühendisleri Odasının düzenlediği Panelde tartışıldı. Antalya Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (ASMO)

Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen panele CHP Antalya Milletvekilleri Cavit Arı ve Aydın Özer, İyi Parti Antalya Milletvekili Hasan Subaşı, Antalya Barosu Başkanı Polat Balkan ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.

Jeoloji Mühendisleri Odası üyesi Hüseyin Alan moderatörlüğünde başlayan panelde, Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nihat Dipova, Jeoloji Mühendisleri Odası Bilimsel Teknik Kurul Hidrojeoloji ve

Su Yönetimi Üyesi Doç. Dr. Ahmet Apaydın, Antalya Barosu adına Avukat Tuncay Koç ve Mimar Müzeyyen Gülşen Can, projenin çevresel ve hukuksal etkileri hakkında değerlendirmede bulundu.

Konyaaltı Sahili Risk Altında

Projenin, ilk etabını oluşturan 750 m'lik kısımda inşaatın 2018 Eylül ayında başladığını hatırlatan Doç. Dr. Ahmet Apaydın, Boğaçay'ın 'Boğaçay taşkın koruma ve rüsubat kontrol amaçlı düzenleme yapımı' adıyla

Antalya Su Kanalizasyon İdaresi (ASAT) tarafından yapılmaya başlandığını söyledi. Projenin, su kaynaklarını da tehdit ettiğini savunan Apaydın, "Projenin uygulanmasıyla tuzlu su girişimi nedeniyle Boğaçay akiferi ve kuyular tuzlanacak,

kazılarla yeraltı suyu açığa çıkarılarak kirlenmeye açık hale gelecektir. Taşkınlarla getirdiği malzemeyi Akdeniz'e boşaltarak denizin plaj kumlarını aşındırmasını önleyen Boğaçayı'nın sahil ile buluşması engellenerek

sahilin hızla aşınmasının yolu açılmış olacak" diye konuştu. Apaydın, Antalya'nın suyunun bu şekilde gözardı edilmemesi gerektiğini savundu.

Hurma Kaynakları Olumsuz Etkilenecek

Ahmet Apaydın, mevsime göre 3,5 metre ile 5 metre kotu arasında bulunan yeraltı suyu seviyesinin proje kapsamında kazılar yapılarak denizin 750 metre kara içine sokulması ile deniz seviyesine düşeceğini kaydetti.

Bu düşme ile bölgede genel anlamda bir yeraltı suyu seviyesinde düşme olacağına dikkat çeken Apaydın, "Bu durum sondajlarda ki su seviyesine de etki ederek halkın fazla enerji kullanmasına, dolayısıyla maliyetlerinin yükselmesine neden olacaktır.

Ayrıca yapılan kazılarla ovada yeraltı su seviyesi düşeceğinden, Kireç taşları ile alüvyonun sınırından boşalan Hurma kaynakları olumsuz etkilenecektir" diye konuştu.

Boğaçayı 700 Bin Kişiye Su Sağlayacak Bir Kaynak

Boğaçayı'nın Antalya'daki su kaynakları açısından hayati önem taşıdığının altını çizen Apaydın, "Boğaçay ovasında çok su var. Boğaçayı'nın etrafında bulunan kireç taşları içinde de su var.

Devlet Su İşlerinin yaptığı ölçümde sadece Boğaçayı'nda 130 merte küp işletilebilir yeraltı suyu var. Bu su şuan kabaca hesap yaparsak 700 bin nüfusa içme suyu sağlayacak nitelikte.

Duraliler ve Hurma kaynakları hariç. Antalya kentsel planını su kaynaklarını gözardı ederek yapmamalı. Çünkü ileride küresel ısınmadan en fazla etkilenecek kentlerin başında Antalya geliyor. Bu kentin geleceği bu sulara bağlı" ifadelerine yer verdi.

Boğaçayı, Hukuksuz Bir Proje

Boğaçayı Projesi'nin devam etmesi durumunda büyük bir taşkın riski ile karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Avukat Tuncay Koç, Boğaçayı'nda oluşan rusubatın devamlı taranması gerektiğini bunun da ek maliyet oluşturduğunu işaret ederek,

bir süre sonra oluşan rusubatların sahil erezyonuna neden olabileceğini söyledi. Koç, yeraltı sularının tuzlanmasının yanı sıra, projenin şehircilik ilkelerine aykırı olduğunu ve imar kirliliği yarattığına vurgu yaptı.

Menderes Türel'in bahsettiği vizyon proje yapmak için bütün riskleri göze aldığını belirten Koç, "Yeraltı sularının korunması, kollanması DSİ'nin sorumluluğunda. DSİ 2016 yılında Büyükşehir Belediyesi'ne yazı yazarak

bu alanda gerekli kontrolleri yaptığını, ama hala taşkın nedeniyle sel ve can kaybı olabilir bu da sizin sorumluluğunuz altındadır diye yazı yazıyor. Böyle bir risk varsa DSİ neden yapmaz da yazı yazar. Çünkü mevzuata oturmuyor.

Bu yazı yazıldıktan sonra Büyükşehir'in tek dayanak noktası Büyükşehir Kanunu'nun 7'inci maddesindeki "Su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek, onun için gerekli baraj ve tesisleri kurmak ve işletmek, derenin ıslahını yapmak" maddeye dayanıyor.

Belediye de kendi yapmıyor, ASAT'a veriyorlar görevi. Biz de bu kararı dava ediyoruz" dedi. Projede 'ÇED gerekli değildir' kararı alınmadığını, 'ÇED kapsam dışı' yazısı alındığını söyleyen Tuncay Koç, "Mevzuatın hiçbir yerinde denizin içeri alınması diye bir olay yok.

Dolayısıyla bu proje Devlet Su İşleri Kanununa aykırıdır. ASAT ın bağlı olduğu İSKİ kanununa aykırıdır. ÇED Yönetmeliğine aykırıdır. ASAT Havza koruma yönetmeliğine aykırıdır. Çevre ve ekolojiye aykırıdır." dedi.

yukarı çık
0
Paylaşım