Antalyalı Acılı Anne: Bebeğimin Ölüsünü Kucağıma Verdiler!
- Yazan Haber Kaktus
Antalya’da yaşayan terör gazisi Salih Türk, eşinin sezaryenle doğumuna günler kala sağlıklı olan bebeklerinin ihmal sonucu öldüğünü iddia ederek savcılığa doktor ve hastane hakkında suç duyurusunda bulundu.
Mahkeme iddianameyi kabul ederken bir daha bebek sahibi olamayacağını söyleyen Ebru Türk'ün, doğmadan toprağa verdiği bebeğinin mezarı başında her gün ağlaması ise yürekleri dağladı.
Ailenin avukatı Kemal Antika, "İddianame kabul edildi, dosya Asliye Ceza Mahkemesi’nde önümüzdeki Mayıs ayında yargılama olacak" dedi.
Muratpaşa ilçesinde yaşayan ev hanımı Ebru Türk ve 17 yıl önce askerde terör saldırısında sol kolu ile sol gözünü kaybeden Salih Türk, 3 yıl önce dünya evine girdi. İlk evliliğinden iki çocuk sahibi olan Ebru Türk, gazi eşine de bir bebek vermek istedi.
2014 yılının bahar aylarında bir erkek bebeğe hamile olduğunu öğrenen Ebru Türk ve eşi büyük mutluluk yaşadı. Kasım ayının ilk haftasında sezaryenle doğumu planlanan Ebru Türk, iddiaya göre bu süre zarfından tüm kontrollerine zamanında gitti ve bebeğinin sağlık durumunu yakından takip etti.
Özel bir hastanede işlemlerine devam eden Ebru Türk, sezaryenle verilen doğum tarihine bir iki gün kala fenalaştı ve hastaneye başvurdu. İddiaya göre, kontrolleri yapılan Ebru Türk’e bir gün önce sağlıklı olan bebeğin ’ani ölüm’ denilerek kaybedildiği söylendi.
Tuğra ismini vermeyi düşündükleri bebeğin kaybedilmesinde hastane ve doktorun ihmali olduğunu düşünen aile hukuk mücadelesi başlattı. Öte yandan acılı annenin bebeği için aldığı kıyafetlere sarılması ve ‘Türk bebek’ yazan mezar başında ağlaması yürekleri dağladı.
2.5 yıldır yaşadıklarını atlatamayan Ebru Türk ve eşi Salih Türk, çareyi başka bir kente taşınmakta buldu.
"Sağlıklı Bir Erkek Bebeğe Hamileydim"
Anne Ebru Türk, gazi eşi Salih Türk ile 3 yıl önce tanıştıklarını ve 6 ay içinde evlendiklerini kaydetti.
İlk evliliğinden 2 çocuğu olduğunu ve eşi Salih Türk’e bir bebek vermek istediğini dile getiren Ebru Türk, "Bir çocuğumuz olmasını çok istedik. Allah’ta nasip etti. Çok güzel bir erkek çocuğa hamileydim.
Hamilelik sürecim çok iyi gidiyordu. Kontrollerime hep zamanından önce gittim. Hamileliğimde 37’nci haftaya girdim. Sezaryen doğum bekleniyordu. 29 Ekim 2015’de doğum yapmak istedim.
Doktor bize, “kasap mıyım” dedi. 1 Kasım 2015’de fenalaştım, hastaneye gittik. Gözlem altında olduğum hastaneye gittim doğal olarak. Doktorumuza ulaşamadık. Bebeğimin sağlık durumunu gösteren Non Stress Test (NST) sonucuyla ertesi günde yeniden gelmemi istediler" dedi.
"Tüm Testlerde Bebeğim Sağlıklıydı"
Bebeğini kaybetmeden 20 gün önce yapılan tüm testlerde bebeğinin sağlıklı olduğunu aktaran Türk, "Özel bir merkezde tarama testi yapan doktorumuz çok sağlıklı bir bebek ve her şeyin normal olduğunu söyledi.
Doğum haftasına girdik. Hastaneye gittik, doktorumuz 9 Kasım’a doğumu gerçekleştirmek istediğini söyledi. Bir önceki günkü filmin sonuçlarını görünce doğumu 6 Kasım’da gerçekleştirmek istedi.
NST sonuçlarına bakan doktorumuz A.Ç. 4 Kasım’da yeniden gelmememi ve NST çektirmemi istedi. NST’de bebeğimin kalp atışlarının zayıfladığını hissettim. Sonuçlara bakan doktorumuz beni hemen doğuma alabileceğini söyledi.
Bir gün önce bir gün sonra ne fark eder dedim. Doktorum ultrasonda bana kalp atışını gösterdi. Kalp atışları bu şekilde olursa, ertesi gün bebeği alacaklarını söyledi" ifadelerini kaydetti.
"Bebeğimin Ölüsünü Kucağıma Verdiler "
5 Kasım 2015 günü sabah erkenden yine hastaneye gittiğini ve NTS çektirdiğini kaydeden gözü yaşlı anne Ebru Türk, "Ebelerin biri gelip biri gitmeye başladı. Yarım saat NTS altında kaldım.
Bana hemen acil olarak doktoruma inmemi söylediler. Sonuçları aldım hemen doktoruma gittim. Doktorumuz beni yatırdı ve 'ani ölüm, kalbi durmuş' dedi. Ondan sonra bizim hayatımız bitti.
Beni doğuma aldılar, bebeğimizi bizden koparttılar. 1 Kasım’da alsalar, 2 Kasım’da beni eve göndermeselerdi. 4 Kasım’da NTS’nin sonucuna göre gözlem altında tutmalıydı. Ben zaten sezaryen doğumum, bir gün, iki gün önce al. Neden almıyorsun ve çocuğumuzun ölüsünü kucağımıza veriyorsun" diye konuştu.
"Her Gün Mezarlığa Gidiyor"
Doktorun kendisine, "Sen 3-4 çocuk daha doğurabilirsin" dediğini aktaran Türk, "Hastanenin ve doktorun ihmali var. Adli Tıp Kurumu’ndan gelen sonuçlarımız var. Sonuna kadar hukuki mücadelesini vereceğim.
Doktor A.Ç. hakkında dava açıldı, 5 ay sonra yargılama başlayacak. Hastane hakkında da suç duyurusunda bulundum. Bu olaydan sonra 2 kez anjiyo oldum. Yaşananları unutamadığım için ailemin yaşadığı Antalya’dan Aydın’a taşınıyorum.
Her gün mezarlığa geliyorum. Bebeğimin mezarıyla avunuyorum. Sorumluların ceza almasını istiyorum. Benim ciğerim yandı başka annelerin ciğeri yanmasın" ifadelerine yer verdi.
Bir daha anne olamayacağını ve eşine bebek veremeyeceğinden büyük üzüntü duyduğunu dile getiren Ebru Türk, suçluların en ağır cezayı almasını talep etti.
"Yargılama Önümüzdeki Mayıs Ayında Başlıyor"
Ailenin avukatları Kemal Antika ve Rabia Koparan, 2 yıllık bir çabanın ardından hastane ve doktorla ilgili hukuki süreci başlatabildiklerini söyledi.
2015 yılından bu yana süreci yakından takip ettiklerini belirten Antika, "Hemen olay şüpheli ölüm nedeniyle savcılığa taşındı. Soruşturma esnasında ilk olarak kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.
İtiraz ettik ve itirazımız kabul edildi. Ama savcılık makamı ‘kanun yararına bozma’ gibi olağanüstü bir kanun yoluna başvurarak, sürecin 1-1.5 yıl uzamasına neden oldu. Bugün itibariyle iddianame kabul edildi. Dosya Asliye Ceza Mahkemesi’nde önümüzdeki mayıs ayında yargılama olacak" dedi.
"Adli Tıp Raporunda Doktor Kusuru"
Olayla ilgili Adli Tıp Genel Kurulu’nun doktorun kusurlu olduğuna dair bir raporu olduğunu kaydeden Kemal Antika, "Raporda doktorun kusuru kesin. Gazi ailemizin ve eşinin mağduriyetinin giderilmesi açısından yasal yollara başvurduk.
Antalya’da birden fazla hastanesi olan özel bir sağlık grubunda çalışan doktorun hizmet kusuru nedeniyle tazminat davası da açacağız. Bizim kanaatimize göre ve usulüne uygun raporlara göre doktorun ciddi bir kusuru var.
Ailenin tekrar çocuk sahibi olması tıbben mümkün değil. Bu nedenle çiftimizin mağduriyeti devam ediyor. Ayrıca aile yaşadığı travmadan dolayı anne anjiyo oldu. Bu travmayı atlatamadıkları için şehir değiştiriyorlar. Bu mağduriyetin giderilmesi için elimizden geleni yapacağız" ifadelerine yer verdi.