Sebahat Çevik Yazdı: Şehir ve Şiir
- Yazan Kaktus Haber
“Neredesin sen ey aradığım şehir…
O merhamet dolu evim ve kuşlar?”
(Baki Süha Ediboğlu)
Şiir, mimarlık ve kent; ortak ritimleriyle ve evrensel düşünceye katkılarıyla bir yandan gerçek dünyaya somut eserler sunarken, diğer yandan insanların dünyayı yeniden kavramalarını sağlar.
Elbette ki şiir gibi şehir İstanbul’dur. Şairler mi şiir üfledi bu kente yoksa bu şiir gibi kent mi şairleri yarattı? Her iki ihtimalde de kazanan, zenginleşen kent oldu. Her yapısı, her sokağı şiirlerde romanlarda yer buldu.
Ruhsuz yapılar topluluğu olmaktan çıkıp hikâyeleri olan, yaşayan varlıklara dönüştü. Edebiyatla atıldı temelleri, şiirle bezendi duvarları…
Antalya’da ise daha küçük ölçekli benzer bir durum var… Şehrin doğasını, mimarisini şiire dönüştüren güçlü şairler çıkardı. Kadim şairlerden Diogenes, Oinoanda’ya; Marcellus, Side’ye; Hekim Şair Heracleitus, Rhodiapolis’e ruh verdi.
Baki Süha Ediboğlu, Tarık Akıltopu, Metin Demirtaş ve yolu Antalya’dan geçen Ahmet Hamdi Tanpınar gibi üstatlar nice sihirli sözleriyle giydirdiler, donattılar Antalya’yı.
2014 Eylül’ünde kaybettiğimiz sevgili şair-yazar Metin Demirtaş’la bir araya geldiğimizde edebiyata olan ilgimden dolayı şiir ve kent üzerine sohbetlerimiz olmuştu. Tam da o sırada 2014 yılı Altın Portakal Festivaline hazırlanıyorduk. O kapsamda şiir günleri de yapılacaktı.
O etkinliğe nasıl katkı sağlarım düşüncesi sonunda aklıma başka bir şeyi getirdi: Şiir okuyan banklar…
Şiir okuyan bankları, bir fuarda görmüştüm ve çok hoşuma gitmişti. Hangi şairlerin hangi şiirleri olmalı diye sevgili Metin Demirtaş’la baş başa vererek 12 şiirden oluşan bir liste çıkardık. Banklar Akdeniz’e bakmalı ve arkasını da Toroslara yaslamalı diye düşündüm.
Bu durumda, Düden Park en uygun alan olarak ortaya çıktı. Ve düşümüzü gerçekleştirdik. O banklar çok sevildi. Sırtında şairin fotoğrafı vardı. Yandaki düğmeye basıldığında ise ünlü bir şiir sesli dinleniyordu. Şairler, şiirler ve onları sevenler, yaklaşık bir yıl Akdeniz’e baktı.
Sayın Mustafa Akaydın Başkanım bu projeyi çok sevmişti ama sanırım sonra gelen Menderes Türel Başkan “ben şiir sevmem” deyip söktürüp attı. O banklar tozlu depolardan bir daha geri dönemediler. Akdeniz’in ışıklı gökyüzünü bir daha göremediler...
Manavgat’ta çalıştığım yıllarda, benzer bir projeyi edebiyat parkında gerçekleştirdik. Bu kez şiirler “mavi nurdan” ırmağa bakarak seslendiler.
Şairin biri,
‘’Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim,
Yüreğimde bir çocuk, cebimde bir revolver’’ dedi.
Bir başkası, ‘’bu şehir sana benziyor ‘’ diye seslendi. Onlar yerlerinde duruyorlar. Şiir hikâyesi bitmedi; onlarca trafonun cephesine ünlü şairlerin dizelerini yazdırdık. Trafolar ilk kez şehirle kaynaştı. Sonra pek çok belediye esinlendi bu fikirden.
Kadın şairlerin, şiirlerinin olduğu park da yaptık. Şiir dostu, ince ruhlu bir kent oldu.
Asıl büyük şiire, Antalya’ya tekrar dönersek.
Antalya Sanatçılar Derneği’nin (ANSAN) geleneksel hale getirdiği ‘'Akdeniz'de Şiir Günleri' bir şans Antalya için… Yapılacak işler için müthiş bir altyapı demek…
Şiir günleri yapalım.
Beklenmedik anlarda şiirle çıkalım kentlinin karşısına; parklarda banklara yazalım.
Trafoların soğuk yüzeylerine yazalım şiirleri, ısınsınlar.
Çocuk şiirlerini ayrı değerlendirelim, çocuklarımız şiirle edebiyatla haşır neşir olsun.
Ve bir şiir müzesi yapalım. Ünlü yazarların, el yazılarıyla yazdıkları şiir defterlerini, özel eşyalarını, hikâyelerini, hüzünlerini, sevinçlerini toplayalım
Sadece Antalyalı şairler için değil, dünyadaki bütün büyük şairler için bir şiir kütüphanesi kuralım. Sesli bir kütüphane olsun. Mümkün olanların şiirlerini, kendi seslerinden, olmayanları ünlü kişilerin seslerinden seslendirelim.
Bu merkezde, şairlerimizi halkla buluşturalım.
Güzel olmaz mı?