Menu
RSS
Başkan Muhittin Böcek: Eğitim Önderlerimize Bugün Her Zamankinden Daha Fazla İhtiyacımız Var

Başkan Muhittin Böcek: Eğitim Önderlerimize Bugün …

“Cumhuriyet sizden fikri hür, ...

Sebahat Çevik Yazdı: Şehir ve Şiir

Sebahat Çevik Yazdı: Şehir ve Şiir

“Neredesin sen ey aradığım şeh...

Belediye İş Sendikası: Mustafa Kemal Atatürk’e ve Laik Cumhuriyete Saldırılara Geçit Vermeyeceğiz!

Belediye İş Sendikası: Mustafa Kemal Atatürk’e ve …

Belediye İş Sendikası son günl...

Toros Kadınları: Kadınları Kadınlarla Vurmak

Toros Kadınları: Kadınları Kadınlarla Vurmak

Koltuğumun altındaki dosyayla ...

Antalya’da Hayat 2 Dakika Durdu

Antalya’da Hayat 2 Dakika Durdu

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni...

Antalya'da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Vefatının 86'ncı Yıldönümü Anma Programı

Antalya'da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Vefatının…

Antalya’da bu yıl düzenlenecek...

Antalya Emek ve Demokrasi Güçlerin Peşpeşe Gelen Kayyımları Protesto Ettiler

Antalya Emek ve Demokrasi Güçlerin Peşpeşe Gelen K…

Attalos Meydanı’nda toplanan A...

Seçimlerde Bükemediğiniz Bileği, Yasaklarla, Tutuklamalarla, Kayyumlarla Bir Milim Bile Eğemeyeceksiniz

Seçimlerde Bükemediğiniz Bileği, Yasaklarla, Tutuk…

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, ...

Prev Next

Antalya’da Gençten Vefa Örneği: Babası İçin Okulunu, Annesi İçin İşini Bıraktı

Antalya’da Gençten Vefa Örneği: Babası İçin Okulunu, Annesi İçin İşini Bıraktı

Koah ve kalp yetmezliğinden ölen babası için okulunu bırakan genç adam, yıllar sonra annesinin geçirdiği felç sonrası işini bıraktı. Konuşamayan annesine bir bebek gibi bakan genç adamın tek istediği ise onun tekrar yürüyüp konuşabilmesi.

Antalya’da daha önce kalp yetmezliğine yakalanan babası için okulunu, ardından felç geçiren annesi için de işini bırakan gencin gösterdiği vefa örneği herkese örnek olacak cinsten. Muratpaşa ilçesinde ailenin tek çocuğu Erdem Candar (30),

henüz 17 yaşındayken babasının yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle okulunu bırakmak zorunda kaldı. Ardından işe giren genç adam, ailesinin geçimini tek başına sırtlandı.

Yıllar 2006’yı gösterdiğinde de Candar’ın babası Koah ve kalp yetmezliği sebebiyle vefat etti. Annesiyle tek başına kalan Candar, evin reisi, annesininse tek yoldaşı olmaya devam etti.

Genç adam, ailesinin geçimini sağlamak için bir eczanede personel olarak çalışmaya başladı. Yaklaşık 1,5 yıl önce ise Candar’ın annesi Belgin Birgül’ün (54), sol şah damarında tıkanma oluştu.

İlk olarak konuşma yitirişini kaybeden Birgül, 11 ay önce felç geçirdi ve hastaneye kaldırıldı. Burada 5 gün kalan Birgül’e Periferik Vasküler Hastalık teşhisi konuldu.

Sağ ayağı ve eli tutmayan talihsiz kadın, konuşma becerisini de iyice yitirdi. Babasının hastalığında geçirdiği uzun ve zor sürecin ardından annesinin felç kalmasıyla ikinci birçok yaşayan genç adam, hastane hastane gezdi.

Doktorlardan yaşamının ‘sonuna kadar böyle kalır’ yanıtını almasına rağmen pes etmeyen Candar, internette araştırma yaptı ve İstanbul’daki özel bir klinikte tedavinin gerçekleşme umudunun olduğunu gördü.

Şu sıralar esnek saatli kurye olarak başladığı işle evin geçimini sağlayan Candar, evin tüm işlerini yapıyor, annesine de bir bebeğe bakar gibi bakıyor.

Annesinin kaslarını rahatlatmak için ona fizik tedavi hareketleri de yaptıran Candar'ın tek istediği ise 40 bin liralık tedavi ücretini bularak umudunu yeşertmek, annesini tekrar yürütüp tekrar konuşmasını sağlamak.

Her Gün Telefon Geliyordu

Okul hayatındayken yaşadıklarını anlatan Erdem Candar, geçmişte geçirdiği zorlu süreci şu sözlerle anlattı:

“Babam 2006 yılında koah kalp yetmezliği teşhisi konuldu. O zaman ben lisede okuyordum. Lisede okurken sürekli bana zabıtalar, doktorlardan ‘babanız yoğum bakımdadır’ diye sürekli telefon geliyordu.

Başarılı bir dersim vardı benim fakat babamın durumuna bakacak hiç kimsemizde olmadığı için ben ilgilenmek zorundaydım. Babamın hayatını kaybedene kadar sürekli ben ilgilendim.

Okulumu gerekirse terk ettim ve okulumdan kaldım. Fakat 2006’nın Nisan ayında babam vefat etti.”

"Bu Ülkede İmkansız Diye Bir Şey Yok"

Babasının vefatının ardından annesiyle birlikte Antalya’da yaşam savaşına başladıklarını belirten Candar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Burada çalışırken anneme bakıyordum ve onunla birlikte yaşıyorduk. Beraber bir hayat sağlıyorduk birbirimize. Annemin konuşma bozukluğu başladı.

Hastalığını öğrenmek için doktora götürdük ancak sinirsel olarak bize yön gösterildi ve sakinleştirici haplar verdiler. Bu sakinleştirici hapı ilk etapta bir hafta kullandı ama her kullandığında 3 gün 4 gün yatakta uyku halindeydi sürekli.

Bilinci açık değil kendisi hep uyku içerisindeydi. Kurban Bayramı tatilinde ise annem, ben, arkadaşlarım bir deniz kıyısına gittik. Sabah kahvaltısı yapacağımız sırada annem yerde baygın bir şekilde duruyordu.

Biz hemen ambulansa haber verdik. 4 gün orada komada kaldı. Oradaki doktorlardan sürekli bilgi almaya çalıştık. 5 gün felç tedavisi gördü annem. O esnada annemin sağ tarafında hiçbir hareket, kıpırdama yoktu.

Tamamen şuur kapalıydı yüzde 98 şuurunun kapalı olduğunu söylediler bize. Doktorlar dedi ki ‘bu hastalık bu şekilde kalıcıdır, bunun tedavisi yoktur.’ Ama ben dedim ki mutlaka bu hastalığın bir tedavisi vardır, bu ülkede imkansız diye bir şey yok”

Tedavi Masrafı 40 Bin Lira

Annesinin felç kaldığını öğrenince doktor doktor gezmeye başladığını anlatan Candar, “Fakat buradaki bütün doktorlar bize dedi ki anneniz ölene kadar konuşamayacak sağ tarafında bir kullanım yapamayacak.

Daha sonra İstanbul’da özel bir kliniği olan Profesör Doktor Yusuf Kalko’ya ulaştık. Yusuf Kalko sağ olsun annem gibi bir çok hastalığa faydası olan, annem gibi imkansız denilen hastalıklara ameliyat ederek

tekrar kazandıran güzel bir doktordu. Fakat ona ulaşmamız için bizim tam 40 bin liraya ihtiyacımız var” dedi.

“Annem Benim Yoldaşım, Rehberim, Sığınağım”

Annesi için mücadelesinin sürdüğünü ifade eden Candar, “Ben sadece annem ile yaşıyorum annemden başka dayanağım sığınağım yani annem benim yoldaşım, rehberim. Onun için uğraştım, onun için mücadele ettim.

Bütün devlet kanallarına, devlet insanlarına, halkımızı yardım kampanyasına davet ettim. Fakat bir sonuç alamadım. Babam için eğitimimi aksattım, annem için de işimi bıraktım.

Çünkü bir annedir dünyada en kutsal olan bir varlıktır. Sonuçta Allah’ın size bir emanetidir. Ve oda size bir yoldaştır. Sizi dünyaya getiren, sizin için fedakarlık yapan bir insansa onun için canınızı değil

bütün ömrünüzü harcasanız da hiçbir şeydir bunun yanında. Annemin bir konuşma terapistine ihtiyaç olduğunu söylediler bunun da saatinin 170 lira olduğunu.

Fakat ben hem bakım masrafları için hem annemin bu hastalığa yakalandığından beri harcadığım bütçeye göre sürekli borç içine girerek annemi tedavi ettirmeye çalıştım. Doktor doktor gezdim. İnşallah bunun da üstesinden gelebiliriz” diye konuştu.

Muhtar: “Mahallenin Dertlerini Dinlerdi”

Belgin Birgül’ün rahatsızlığıyla tüm mahallenin büyük bir üzüntü yaşadığını dile getiren Haşim İşcan Muhtarı Halil Ay ise, “Burada bizim isteğimiz ablamızın düzelmesi. Biran önce sağlığına kavuşması.

Yine mahallede oturup mahallenin dertlerini kederlerini paylaşmamız. Önceden sağ olsun kahve yapardı, ‘muhtarım ne isterdin’ derdi. Çiçeği çok severdi ablam, muhtarım ‘çiçek getir, dikelim’ derdi.

Konuşmasını özledik, gülmesini ve tekrar mahallenin dertlerini, kederlerini onunla paylaşmak istiyoruz” dedi.

yukarı çık
0
Paylaşım