Yaban Hayatı 'Mutlak Koruma' Alanında Mermer Ocağı Skandalı
- Yazan Kaktus Haber
Antalya’nın Gündoğmuş İlçesi'nde bir firmanın mermer ocağı başvurusuna, 'yaban hayatı mutlak koruma alanı' olarak belirlenen bölge için başka bir alana ait ruhsatla 'ÇED gerekli değildir' raporu verildiği ortaya çıktı.
Gündoğmuş İlçesi'nin kırsal alanları Pembelik ve Narağacı'nda iki ayrı mermer ocağı açmak isteyen Gizliler Madencilik firmasına, Narağacı kırsalında 'mutlak koruma alanı' altındaki Gündoğmuş Yaban Hayatı ve Geliştirme Sahası'nda 885 dönüm alanda mermer ocağı açabilmesi için Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nce 'ÇED gerekli değildir' izni verildi.
HATAYI MİLLİ PARKLAR FARKETTİ
Firmanın, Narağacı'ndaki 885 dönümlük yaban hayatı mutlak koruma ve geliştirme sahası için 2 Aralık 2015 günü verilen 'ÇED gerekli değildir' izninin, Pembelik mevkiinde 996 dönümde açmak istediği mermer ocağı ruhsatıyla verildiği belirlendi. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar 6'ncı Bölge Müdürlüğü, 30 Aralık 2015 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nı yapılan hataya ilişkin yazılı uyardı.
DÜZELTME YAPILMASI İSTENDİ
Firmanın hazırlatarak gönderdiği haritalarda her iki alana ait harita başlığının Pembelik mevkii olarak yazıldığı belirtilen uyarıda, Narağacı'nda 885 dönümlük alanda yapılacak faaliyetin Gündoğmuş Yaban Hayatı Geliştirme Sahası'nın mutlak koruma sınırında olması nedeniyle sakınca olacağı ve bu yönde düzeltme yapılması istendi.
RUHSAT İPTALİ İÇİN DAVA AÇILDI
Yaban hayatı mutlak koruma alanındaki mermer ocağına verilen ÇED Gerekli Değildir izninin iptali ve yürütmenin durdurulması içinse muhtarla birlikte 5 köylü Antalya İdare Mahkemesi'ne dava açtı. Avukat Münip Ermiş'in avukatlığını yaptığı köylülerin dava dilekçesinde, izin verilen alanın aynı zamanda Narağacı'ndaki yerleşim bölgesine 150 metre mesafede ve bölgede tarım arazileri olduğu kaydedildi.
YAPILAN İLAN DA USÜLSÜZ
Açılması planlanan mermer ocağı için Naracağı'nda duyuru yapılması gerekirken farklı bir bölge olan Pembelik'te yapılarak ilanda da açık usulsüzlük bulunduğunu belirten Münip Ermiş, Doğa Koruma ve Milli Parklar 6'ncı Bölge Müdürlüğü yazısında, sahanın 'Gündoğmuş Yaban Hayatı Geliştirme Sahası'nın mutlak koruma sınırında olması nedeniyle sakınca olacağının da açıkça belirtildiğini söyledi.
YAŞAM VE TARIMI DA OLUMSUZ ETKİLER
Projenin çevre ve ekoloji açısından da ağır sakıncalar taşıdığını söyleyen Ermiş, 150 metre yakınlık nedeniyle, kullanılacak patlayıcıların mal ve can güvenliğini ağır derecede tehdit altına alacağı, çalışmanın getireceği toz bulutunun hem köydeki yaşamı hem de tarımsal faaliyeti olumsuz etkiyeceğini kaydetti.
ALARA ÇAYI DA TEHLİKEDE
Proje alanının Alara Çayı yakınında olduğuna da dikkati çeken Ermiş, Alara Çayı'nın Bern, Ramsar ve CİTİS sözleşmelerinde ifade edilen nesli tükenmekte olan ve korunması gereken bitki ve hayvan türlerini barındırdığını söyledi.
Ermiş, "Bin yıllardır bugüne kadar varlıklarını korumuş canlıların başka alanlara göç etmelerine sebep olacak böylesi projelere asla izin verilmemesi gerekir. Zira bu yönüyle masa başında verilen kararlarla yapılan bu tür projeler gerçekleştiği takdirde, ülkemize geri dönüşü olmayan zararlar verecektir" dedi.
YABAN HAYATINDAN SÖZ EDİLMEMİŞ
Bölgede yaşayan ayı, dağ keçisi, geyik, tilki, kurt, çakal ve yaban domuzu, zeytin, ceviz, kiraz, elma, şeftali ve üzüm bahçelerinden proje tanıtım dosyasında bahsedilmediğine de işaret eden Ermiş, projenin tüm bu canlı yaşamı için ağır derecede tehdit olduğunu dile getirdi.
Projenin aynı zamanda Bizans/Roma dönemine ait antik St. Paul Yolu'nu da içerisine aldığı ve antik yolun korunması gereken tarihsel bir miras olduğunu kaydeden Ermiş, "Bu dahi göz ardı edilmiştir" dedi.
BASİT BİR İHMAL DEĞİL
ÇED Gerekli Değil kararının yeterli inceleme yapılmadan ve hatalı şekilde verildiğini anlatan Ermiş, "Yaban hayatı koruma sahası içerisinde kaldığı açık olan bir yere izin verilmiş olmasını sadece basit bir ihmal olarak görmüyoruz.
Çünkü yazıdan anlaşılacağı üzere, ÇED raporundan kurtulmak için aynı saha için iki ayrı ruhsat başvurusu yapılmıştır" diye konuştu. Ruhsat iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle açılan davada Doğa Koruma ve Milli Parklar Bölge Müdürlüğü'nün yapılan hatayı ve sakıncayı belirten resmi yazısı da delil olarak mahkemeye sunuldu. (DHA)