Havari Ve Deli Derviş
İsa’nın bugünkü havarilerinden biri, Deli Derviş’e sorular yöneltiyordu:
“Ey baba erenler!
Bizler batının yazıya dökülen fakat ışığı yakalayamayan kalemleriyiz.
Sancılarımızın ateşi düşlerimizi köreltti.
Evrenin boyutlarına ulaştık ama bir tomurcuğu açtıramadık, açanları da geliştiremedik.
Sokaklarımız, kütüphanelerimiz, parklarımız kitaplar ve sanat eseri ile dolup taşıyor, yıldızlara uçuyoruz. Fakat geriye döndüğümüzde, yanımızda sadece güneşin sıcaklığı kalıyor...
Sularımız gemilerimizi yüzdürüyor ama bizi batırıyor…
Yıllardır doğuya merak sardım, sizler bir sözcük ile dünyayı dolaşıyor, bir bakışla insanı yedi kat göğe tırmandırıyorsunuz.
Bir tele binerce anlam yüklüyor, bir kazandan binlerce can doyuruyorsunuz.
'Mihrabımdır kaşlarının arasıı ’ dediğinizde sevdanın suları dalgalanıyor.
Bir cemde yüzlerce can dolaşıyor ama hepsi aynı postta oturuyor.
Nedir bu sırrın esrarı?
Deli Derviş, deminden bir yudum aldıktan sonra;
“Dayanabilirsen anlatayım”
Havari “Elbette hazırım erenler” dedi.
Deli Derviş;
“Önce bastığın toprağın kokusunu, erdemin tohumlarını, insanın sıcaklığını, sevginin yüreği ateşleyen kıvılcımlarını, geçmişten bugüne değin gönül fırınından pişerek kalıcılığın mihenk taşlarına dönüşen değerleri; gülün kokusunu, turnanın sesini, kanadı kırık serçenin yürek çarpıntılarını, sevda yorgunluğunun insanı güzelleştiren inceliğini yüreğinin değirmeninde öğüteceksin.
Yılların yorgunluğunu umursamayan Yunus’u düşüneceksin.
'Enel Hakk' diyen Hallacı Mansur’u,
Nesimi’nin ödün vermeyen acılarını duyacaksın.
Yol ve yordamın evrelerinden geçeceksin.
Mey’i eğlenmek için değil, güzelleşmek için içeceksin.
Bir sözün kitaplara sığmayan anlamlarını araştıracaksın.
Can’ı can’da görüp kapısını çalacaksın.
Destur verilirse, yol ehli olanların verdiği lokmaları hazmedeceksin.
Bir türkü söyleyeceksin gönül telini titreten…
Bir gerçekten el tutup '’Enel Hakk' katına çıkacaksın.
Gönül dergâhında mihmanlar ağırlayacaksın...
Havari, eğilip niyaz eyledi.
Elinden el almak için yüreğini Deli Derviş’in ellerine bıraktı.
Derviş ayağa kalktı;
"Bu yolun deli sularına yeni girdin,
Can senin, yol insanın...
Gerçeklerin demi kılavuzun olsun”
Dedi… Çerağ yandı, yol gözüktü ikrarını bend eylemiş Deli Derviş’e