Antalya’da Sağlıkçılar Kenetlendi, 5 Günlük Grevi Coşkuyla Başlattı
- Yazan Kaktus Haber
Sağlıkçılar tarafından “Eziyet Yönetmeliği” adı altında aile hekimlerinin çalışma ve ücretlerini düzenleyen yönetmeliğin geri çekilmesi için
daha önceden de ara ara greve çıkarak tepkilerini göstermişlerdi. Ancak bu greve çıkma ve kamuoyundaki yoğun tepkilere rağmen yönetmelikte ısrar edilince bu kez 2 Aralıktan başlayan 5 günlük greve çıktılar.
Antalya İl Sağlık Müdürlüğü önünde toplanan sağlıkçıların oda, sendika ve dernek yöneticileri her biri ayrı ayrı basın açılaması yaptı.
Antalya Tabip Odası başkan ve üyeleri oda binasının önünden başlayan araçlı konvoyla İl Sağlık Müdürlüğü önüne geldi.
Orada basın açıklamasını Antalya Tabip Odası Başkanı Can Ertürk okudu.
Haberin Videosu:
Ertürk konuşmasında şu görüşleri dile getirdi:
“30 Ekim 2024 tarihinde aile hekimlerinin çalışma ve ücretlerini düzenleyen yönetmelikte yapılan değişiklik sonrası olumsuzlukları dile getirerek bakanlığın dikkatini çekmek için 5-6-7 Kasım tarihlerinde 3 günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirmiştik.
O günden bu yana bakanlıktan herhangi bir geri dönüş alınamaması üzerine 2-6 Aralık tarihlerinde aile hekimleri yine iş bırakma eylemi gerçekleştiriyor. Yönetmeliğin aile hekimlerince neden kabul görmediğini, aile hekimlerine, vatandaşa, devlete neler getirdiğini,
biz hekimlerin talebinin ne olduğunu bir kez daha anlatmak gereği doğdu.
Aile hekimleri olarak öncelikle iş güvencesi istiyoruz. Aile hekimleri ve tüm sağlık çalışanları için emekliliğe yansıyacak tek kalemden oluşan, izin kullandıklarında, hastalandıklarında kesilmeyecek maaş istiyoruz. Gelire katkısı %20’yi geçmeyecek ve
yapılan hizmetin niteliğini ödüllendiren bir performans uygulaması talep ediyoruz. Son yönetmelik ise bir aile hekiminin ücretinin %65’inin teşvik adı altındaki ek ödemelere dayandırıyor.
Bu yönetmelik antibiyotik, ağrı kesici ve mide koruyucu gibi ilaçların yazılmasında tıbbi gereksinime bakılmaksızın, tanısal değil sayısal bir kısıtlama getirmektedir. Akılcı ilaç kullanımı adı altında reçetemize müdahale edilmektedir.
Tıp fakültesinden mezun olduğumuzda aldığımız diplomalarımızla bize tanınan reçete yazma hakkı, bakanlıkça kısıtlanma yoluna gidilmektedir. Bu durum halkın sağlık haklarında kayıplara sebep olacak bir uygulamadır ve tamamen yanlıştır.
Aile hekimleri olarak artık devlete ait binalarda, güvenli ortamlarda, şiddete maruz kalmadan çalışmak istiyoruz. Apartman altı aile sağlığı merkezlerinde, penceresi-havalandırması olmayan bodrumlarda hizmet vermek istemiyoruz.
Mülk sahibi ile kira tartışmaları yaşamak, tahliye kararları ile boğuşmak istemiyoruz.
Entegre hastanelerde çalışan aile hekimlerinin mesaisini tamamladıktan sonra ayda 80 saat ekstra acil servis nöbeti zorlamasını kabul etmiyoruz.
Bu yönetmelik aşılama, gebe, bebek, çocuk, lohusa ve kronik hastalık izlemlerinde vatandaşa hiçbir sorumluluk vermemektedir. Ve bu sebeple hedefi tutturamayan hekimin sözleşmesinin feshine yol açmaktadır. Kronik hastalık takip programları,
eğer yapılsın isteniyorsa kullandığımız programlardaki verilerin bu siteme otomatik olarak yansıtılmasını, ayrı bir iş yükü halinde olmasını istemiyoruz.
Kronik hastalık takibinin ücretlerimizi düşürecek bir negatif performansa dönüşmesini hiç kabul etmiyoruz. Yönetmeliğin bu maddesi aklımıza, toplanan verilerin, başka kurumlarla, özellikle özel sigorta şirketleri ile paylaşılarak halkın karşısına geleceğini düşündürüyor.
Kronik hastalıkları olanlar dışında, bilimsel kılavuzlarda bile yeri olmayan kişinin aile hekimine 6 ayda bir muayene olma zorunluluğu kriterinin altında hangi istatistiksel veri toplama amacının yattığını, aile hekimlerinin zaten üst düzey olan iş yükünün neden arttırılmaya ve
yine bu yolla aile hekimlerinin gelirlerinin azaltılmaya çalışıldığını merak ediyor, bu yönetmelik maddesinin ilk öncelikle iptal edilmesini talep ediyoruz.
Biz aile hekimleri adresinde ulaşılamayan bebek-gebeler için, aşısını yaptırmak istemeyen, aşıyı reddeden kişilerin peşinde imza almak için koşmak istemiyoruz. Vatandaşa da artık bu durumlardan dolayı sorumluluk verilmesini istiyoruz.
Toplum sağlığı için aşı reddi gibi konularda hukuki önlemlerin alınmasını istiyoruz.
Bakanlık bürokratlarının matematik ile arası iyi, sigma sembolünü biliyorlar. Ama istatistik bilmiyorlar. Aylardır aile sağlığı merkezlerinde hepatit B, tetanoz gibi genel bağışıklama programına dahil aşı temini ve lojistiğini yapamıyorlar, aile planlaması malzemelerini tedarik edemiyorlar.
Yıllar önceden ihtiyaç tespiti ve alımı istatistik verilerle kolayca yapılabilecek malzeme ve aşılar elimizde yok. Biz aile hekimleri olarak bebeklerimizin, gebelerimizin aşılarını zamanında yapmak istiyoruz. Aşı lojistiğinde ve aile planlaması malzemelerinin temininde sıkıntı yaşamak istemiyoruz.
Cari gider ödemelerinin enflasyon yükü altında yetersiz kaldığını söylüyoruz fakat yeni yönetmelikle bakanlık cari gider ödemelerinden ek kesinti planlamaktadır.
İkinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşlarında ücretli olarak verilmekte olan özel amaçlı ehliyet raporu gibi raporların daha düşük bedelle aile hekimliği birimleri üzerinden verilme düzenlenmesi 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununa aykırıdır. Aile hekimliği hizmetleri ücretsizdir.
Hazırlanmakta olan yeni kanun teklifi ücretsiz olan birinci basamak sağlık hizmetlerini ticarileştirmektedir.
İşe giriş, mesleki yeterlilik, ehliyet, av tüfeği ruhsatı, spor yapabilir, şoför olabilir gibi özel amaçlı raporların da aile hekimliği birimleri üzerinden değil rapor merkezleri oluşturularak bu birimler tarafından verilmesi gerekmektedir.
Sahanın hiçbir fikrini almadan, masa başında yapılan yönetmeliklerle Sağlık kriterlerinin ne olduğu bilinmeyen bu tarz raporların aile hekimleri üzerine yıkılması hekimlerle vatandaşları karşı karşıya getirecek, Aile Sağlığı Merkezlerinde şiddete sebep olacaktır.
Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmış uygulamalar değildir. Yine de yapılacaksa eğitimini almış sağlık profesyonelleri tarafından yapılmalıdır.
Ancak yine hazırlığı yapılan kanun teklifine konulduğu gibi bu uygulamalarının yapılma yeri aile sağlığı merkezleri olmamalıdır.
Ülkemizde kişilerin hastaneye başvurusu için herhangi bir kısıtlama yok. Kişi MHRS üzerinden istediği bölüme randevu alarak muayene olabiliyor. Sevk zinciri sisteme geçirilmeden, aile hekiminin hastasının, hastane başvurusunu performans kriteri haline getiren maddeyi
anlamlandırmak mümkün değil. Hastanelerin yükünü azaltmak için getirilmek istenen sevk zinciri, 1. Basamağın yükünü artırarak sistemin kilitlenmesine neden olacaktır. Daha önce Isparta’da 2008’de denenen ancak 1 hafta dahi sürdürülemeyen sevk zinciri sistemi,
halkın bilinçlendirilmesi sağlanmadan sisteme geçirilemez.
Hekimler bu ülkenin en çok okuyan, ailelerin çocuğunu doktor ol diyerek motive ettikleri, üniversite sınavlarında en yüksek puanla girilen fakültelerinin mezunlarıdır. Mesleklerini de fedakârca yerine getirmektedir. Polikliniklerde, ameliyathanelerde, acillerde,
depremlerde, afetlerde, çatışma alanlarında tek bir amaçları var o da hayat kurtarmak.
Bu yönetmelik hasta memnuniyetini bir performans kriteri olarak karşımıza çıkarmaktadır ve uygunsuz istekler, talepler neticesinde hekimlerin ücretlerinde kesintilere sebep olacaktır. Milli Eğitim, Emniyet, Adalet, Diyanet, Maliye hatta TBMM gibi birçok kamu kurumunda çalışan kişilerin ücreti,
hizmet verdiği kişilerin memnuniyetine göre puanlanarak değerlendirilmemektedir ve kesinlikle de değerlendirilmemelidir. Sağlık alanına sokulmak istenen bu uygulama hekimlik onurumuzu kırmaktadır ve asla kabul edilemez.
Sayın sağlık bakanı, ülkedeki binlerce sağlık sorunu çözüm beklerken işe aile hekimi ücretlerinde kayıp getirecek yönetmelikle başlamaktaki hedefiniz nedir? Biliyoruz ki 2. ve 3. basamağa yani hastanelere de sıra gelecek.
Başta Türk Tabipleri Birliği ve Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu olmak üzere sağlık örgütlerinin görüşü alınmadan apar topar çıkartılan bu eziyet yönetmeliğini derhal geri çekin. %20’yi geçmeyen performans politikasını tüm hekim ve sağlık çalışanları için kurun.
Konunun paydaşları ile bir araya gelip bu kez onların fikrini alarak bir yol haritası çıkarın.
Son söz. Biz hekimlik mesleğine saygı için, diplomamızın onuru için bu eziyet yönetmeliği reddediyoruz, derhal rafa kaldırılmasını talep ediyoruz”