Antalya Barosu Çocuk Hakları Merkezi: Çocuklara Yönelik İhmal, İstismar Ve İşlenen Cinayetler Artmaktadır
- Yazan Kaktus Haber
Antalya Barosu Çocuk Hakları Merkezi 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nün tarihsel sürecini anlattıktan sonra “Antalya Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak;
Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Çocuk Koruma Kanunu ve Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ile güvence altına alınan koruma, yaşatma, geliştirme ve katılım şeklindeki temel ilkeler ile çocuğun yüksek yararı ve her konuda çocuğun ayrıcalıklı yararının gözetilmesi ilkelerinin
dikkate alınarak dünya üzerindeki tüm çocukların doğuştan sahip olduğu, eğitim, sağlık, barınma, fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma gibi haklarının gözetilmesini sağlamak adına her türlü gerekliliği yerine getirmek için çalışmalarını sürdürme noktasında kararlılığımız devam etmektedir” dedi.
Açıklama şöyle devam etmekte:
”Tarihte en geniş katılımlı insan hakları belgesi olarak tanımlanan Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilmiştir.
Ülkemizin de imzalamış olduğu sözleşme ile devletler; ayrım gözetmeden, çocuğun üstün yararı, yaşama, gelişme ve katılım haklarının güvenceye alınmasına dair temel değerler etrafında birleşmişler ve benimsenen temel ilkeler ışığında hazırlanan
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu 3 Temmuz 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Hayata geçirilen tüm yasal düzenlemelerle, çocuğun başta yaşam hakkı olmak üzere eğitim, oyun ve dinlenme, bilgi edinme, bilgi alma hakları, din, vicdan ve düşünce özgürlüğü, güvence altına alınmış olmasına rağmen; halen daha çocukların haklarına saygı gösterildiğini ve
haklarını yeterince kullanabildiklerini söylemek mümkün değildir.
Devletin temel sorumluluğu çocukların her türlü İstismara karşı korunmasının önündeki engelleri ortadan kaldırmak ve ihlal edenler hakkında adli idari tüm süreci işleterek karşı duruşunu etkin bir şekilde göstermek olmasına rağmen;
Çocuklara yönelik yönelik ihmal, istismar ve vahşice işlenen cinayet haberleri her geçen gün giderek artmaktadır.
14 yaş arası yüz binlerce çocuk başta tarım olmak üzere madenlerde, taşocaklarında çalıştırılmakta, zorla dilendirilmektedir. Çalışan çocukların, çalışma nedenlerinin başında yoksulluk gelmektedir.
0-6 yaş arası yüzlerce çocuk; tutuklu – hükümlü anneleri ile birlikte temel ihtiyaçlarının tam olarak karşılanmadığı, akranlarından ve yaşlarına uygun temel yaklaşımlardan uzak şekilde ağır cezaevi şartlarında yaşamak zorunda kalmaktadır.
Mağdur ve suça sürüklenen çocuk sayısındaki endişe verici artışın yanısıra uyuşturucu kullanan çocuk sayısı da her geçen gün artmakta, tutuklamanın bir cezalandırma ve infaz yöntemi olarak kullanılamayacağı gözardı edilerek çocuklar hakkında tutuklama kararları verilmektedir.
Zorunlu eğitim kapsamına giren 6-18 yaş arasındaki çocukların yüzde 14`ü okula devam edememekte, okula hiç gitmeyen, kayıt bile yaptırmayan çocukların sayısı her geçen gün artmaktadır.
Başta Suriye olmak üzere bölgemizde yaşanan savaşlar ve iç çatışmalardan kaynaklı olarak yaşanan kitlesel göçler nedeniyle, bu durumdan en fazla yara alan kesim olan çocukların yaşama, barınma ve korunma hakları ağır şekilde ihlal edilmektedir.
Antalya Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak; Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Çocuk Koruma Kanunu ve Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ile güvence altına alınan koruma, yaşatma, geliştirme ve katılım şeklindeki temel ilkeler ile çocuğun yüksek yararı ve
her konuda çocuğun ayrıcalıklı yararının gözetilmesi ilkelerinin dikkate alınarak dünya üzerindeki tüm çocukların doğuştan sahip olduğu, eğitim, sağlık, barınma, fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma gibi haklarının gözetilmesini sağlamak adına
her türlü gerekliliği yerine getirmek için çalışmalarını sürdürme noktasında kararlılığımız devam etmektedir.
Geleceğimiz olan çocukların her türlü tehlikeden korunmasının yasal zorunluluk ve evrensel bir gereklilik olmasından hareketle tüm kişi ve kurumları;
Bir an önce farklı alanlarda çalışan meslek kuruluşlarının da katılımı ile çocuğa yönelik şiddeti önleme planları hazırlamaya,
Çocukların evrensel değerlere uygun kız erkek birlikte eğitim almalarını sağlamaya,
Çocukların cinsel obje olarak değerlendirilmesinin önüne geçmeye,
Çocuğun korunması ile ilgili müdahale görevini de içeren idari kurumsal tedbirleri SÖZDE DEĞİL ÖZDE hayata geçirmeye,
Siyasi yakınlıktan uzak şekilde çocukla ilişkide bulunan tüm kişi, kurum ve kuruluşların, fırsat eşitliğine, denetime ve kurallara uygunluğunu sağlamaya,
Çocuklar karşı işlenen suçlarda, hamasi söylemlerle çocukların önemini anlatmak yerine kamu ve özel kaynakların çocuklar yararına kullanımını sağlamaya,
Meclis’te kurulması önerilen çocuk hak ihlallerine ilişkin komisyonların bir an önce kurularak Çocuğa Yönelik Şiddeti Önleme Ulusal Eylem Planı'nı hayata geçirmeye,
Çocuğun yaşama, gelişme, korunma ve katılım haklarının güvence altına alınması ve haklarının korunması sırasında insan haklarına dayalı, adil, etkili ve süratli bir usul izlemeye,
Soruşturma ve kovuşturma sürecinde çocuğun durumuna uygun tedbirleri almaya, davet ediyoruz.
Antalya Barosu Çocuk Hakları Merkezi 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nün tarihsel sürecini anlattıktan sonra “Antalya Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak; Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Çocuk Koruma Kanunu ve Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ile
güvence altına alınan koruma, yaşatma, geliştirme ve katılım şeklindeki temel ilkeler ile çocuğun yüksek yararı ve her konuda çocuğun ayrıcalıklı yararının gözetilmesi ilkelerinin dikkate alınarak dünya üzerindeki tüm çocukların doğuştan sahip olduğu, eğitim, sağlık, barınma, fiziksel,
psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma gibi haklarının gözetilmesini sağlamak adına her türlü gerekliliği yerine getirmek için çalışmalarını sürdürme noktasında kararlılığımız devam etmektedir” dedi.
Açıklama şöyle devam etmekte:
”Tarihte en geniş katılımlı insan hakları belgesi olarak tanımlanan Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilmiştir.
Ülkemizin de imzalamış olduğu sözleşme ile devletler; ayrım gözetmeden, çocuğun üstün yararı, yaşama, gelişme ve katılım haklarının güvenceye alınmasına dair temel değerler etrafında birleşmişler ve
benimsenen temel ilkeler ışığında hazırlanan 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu 3 Temmuz 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Hayata geçirilen tüm yasal düzenlemelerle, çocuğun başta yaşam hakkı olmak üzere eğitim, oyun ve dinlenme, bilgi edinme, bilgi alma hakları, din, vicdan ve düşünce özgürlüğü, güvence altına alınmış olmasına rağmen; halen daha çocukların haklarına saygı gösterildiğini ve
haklarını yeterince kullanabildiklerini söylemek mümkün değildir.
Devletin temel sorumluluğu çocukların her türlü İstismara karşı korunmasının önündeki engelleri ortadan kaldırmak ve ihlal edenler hakkında adli idari tüm süreci işleterek karşı duruşunu etkin bir şekilde göstermek olmasına rağmen;
Çocuklara yönelik yönelik ihmal, istismar ve vahşice işlenen cinayet haberleri her geçen gün giderek artmaktadır.
14 yaş arası yüz binlerce çocuk başta tarım olmak üzere madenlerde, taşocaklarında çalıştırılmakta, zorla dilendirilmektedir. Çalışan çocukların, çalışma nedenlerinin başında yoksulluk gelmektedir.
0-6 yaş arası yüzlerce çocuk; tutuklu – hükümlü anneleri ile birlikte temel ihtiyaçlarının tam olarak karşılanmadığı, akranlarından ve yaşlarına uygun temel yaklaşımlardan uzak şekilde ağır cezaevi şartlarında yaşamak zorunda kalmaktadır.
Mağdur ve suça sürüklenen çocuk sayısındaki endişe verici artışın yanısıra uyuşturucu kullanan çocuk sayısı da her geçen gün artmakta, tutuklamanın bir cezalandırma ve infaz yöntemi olarak kullanılamayacağı gözardı edilerek çocuklar hakkında tutuklama kararları verilmektedir.
Zorunlu eğitim kapsamına giren 6-18 yaş arasındaki çocukların yüzde 14`ü okula devam edememekte, okula hiç gitmeyen, kayıt bile yaptırmayan çocukların sayısı her geçen gün artmaktadır.
Başta Suriye olmak üzere bölgemizde yaşanan savaşlar ve iç çatışmalardan kaynaklı olarak yaşanan kitlesel göçler nedeniyle, bu durumdan en fazla yara alan kesim olan çocukların yaşama, barınma ve korunma hakları ağır şekilde ihlal edilmektedir.
Antalya Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak; Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Çocuk Koruma Kanunu ve Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ile güvence altına alınan koruma, yaşatma, geliştirme ve katılım şeklindeki temel ilkeler ile çocuğun yüksek yararı ve
her konuda çocuğun ayrıcalıklı yararının gözetilmesi ilkelerinin dikkate alınarak dünya üzerindeki tüm çocukların doğuştan sahip olduğu, eğitim, sağlık, barınma, fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma gibi haklarının gözetilmesini sağlamak adına
her türlü gerekliliği yerine getirmek için çalışmalarını sürdürme noktasında kararlılığımız devam etmektedir.
Geleceğimiz olan çocukların her türlü tehlikeden korunmasının yasal zorunluluk ve evrensel bir gereklilik olmasından hareketle tüm kişi ve kurumları;
Bir an önce farklı alanlarda çalışan meslek kuruluşlarının da katılımı ile çocuğa yönelik şiddeti önleme planları hazırlamaya,
Çocukların evrensel değerlere uygun kız erkek birlikte eğitim almalarını sağlamaya,
Çocukların cinsel obje olarak değerlendirilmesinin önüne geçmeye,
Çocuğun korunması ile ilgili müdahale görevini de içeren idari kurumsal tedbirleri SÖZDE DEĞİL ÖZDE hayata geçirmeye,
Siyasi yakınlıktan uzak şekilde çocukla ilişkide bulunan tüm kişi, kurum ve kuruluşların, fırsat eşitliğine, denetime ve kurallara uygunluğunu sağlamaya,
Çocuklar karşı işlenen suçlarda, hamasi söylemlerle çocukların önemini anlatmak yerine kamu ve özel kaynakların çocuklar yararına kullanımını sağlamaya,
Meclis’te kurulması önerilen çocuk hak ihlallerine ilişkin komisyonların bir an önce kurularak Çocuğa Yönelik Şiddeti Önleme Ulusal Eylem Planı'nı hayata geçirmeye,
Çocuğun yaşama, gelişme, korunma ve katılım haklarının güvence altına alınması ve haklarının korunması sırasında insan haklarına dayalı, adil, etkili ve süratli bir usul izlemeye,
Soruşturma ve kovuşturma sürecinde çocuğun durumuna uygun tedbirleri almaya, davet ediyoruz.