Menu
RSS
Acemi Kasap' Bilançosu: Toplam 16 Bin Yaralı

Acemi Kasap' Bilançosu: Toplam 16 Bin Yaralı

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca b...

Bayram Tatilinin İlk Günü: 24 Saatte 852 Trafik Kazası

Bayram Tatilinin İlk Günü: 24 Saatte 852 Trafik Ka…

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya,...

Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz: Türkiye’de Örnek Bir Belediyecilik Yapacağız

Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz: Türkiye’de Ö…

Antalya Büyükşehir Belediyesi’...

Antalya Büyükşehir Meclisi Toplandı: Mesut Kocagöz Alkışlarla Karşılandı

Antalya Büyükşehir Meclisi Toplandı: Mesut Kocagöz…

Antalya Büyükşehir Belediyesi ...

Kepez Belediye Başkanı Kocagöz Sonunda Hukuk Mücadelesini Kazandı ve Tahliye Oldu

Kepez Belediye Başkanı Kocagöz Sonunda Hukuk Mücad…

Antalya'nın Konyaaltı ilçesind...

Yeni Müfredat Boykot Edilecek: 11 Haziran’da Öğrenciler Okula Gönderilmeyecek

Yeni Müfredat Boykot Edilecek: 11 Haziran’da Öğren…

“Müfredatı Geri Çekin Platform...

Antalya Milletvekili Aykut Kaya CHP’ye Katıldı

Antalya Milletvekili Aykut Kaya CHP’ye Katıldı

CHP meclis gurubunda CHP Genel...

Prev Next

15 Temmuz İçin Antalya Sözünü Söylüyor

15 Temmuz İçin Antalya Sözünü Söylüyor

Nefi Kara: Bu darbeden en çok yarar sağlayan kendisine fayda sağlayan kimse darbeyi yapan odur. Antalya Cemevi’nde düzenlenen panelde 15 Temmuz darbe girişimi ele alınarak değerlendirmelerde bulunuldu.

Panele CHP Antalya milletvekili Niyazi Nefi Kara, Halkevleri MYK üyesi Kutay Meriç ve Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Zeynel Can katıldı.

Panelde ilk konuşmacı olan CHP Antalya milletvekili Niyazi Nefi Kara, Bu darbeden en çok yarar sağlayan kendisine fayda sağlayan kimse darbeyi yapan odur nitelemesinde bulundu.

O süreci parti içerisinde kapalı gurup toplantısında değerlendirdiklerini belirterek, “Uluslararası alanda sıkışmış ekonomik kriz içerisinde, içeride ve dışarıda saygınlığını yitirmiş bir iktidar, sonunda bu açmazdan kurtulabilmek için bir tek yolu kalmıştır, o da içeride ve dışarıda birlikte olduğu ittifaklar ile beraber bir darbeyi planlı bir şekilde yapmışlardır.

Çünkü bu sürece bir anda gelmemişlerdi. Uzun yıllar planlı bir şekilde uluslararası emperyalizm ve işbirlikçileri faşistlerle beraber bu ülkeyi bir taraftan yoksullaştırmak bir taraftan parçalamak üzere korku planlarının bugüne kadar bir uzantısıdır diye düşünüyoruz” dedi.

Türkiye’nin bulunduğu coğrafyaya bakıldığında özellikle enerji ve su yollarının emperyalistler tarafından kontrol edilmesi ve bu bölgede kurtuluş savaşı yaparak örnek bir konuma gelmiş olan Türkiye’nin parçalanması hedeflenmiştir diye konuşmasını sürdüren Kara “Belki de İslam'ın HZ Muhammed'den sonra en fazla yorum yapıldığı dönem Cumhuriyet döneminde Saidi Nursi ve onun öğrencilerinden olan Fethullah Gülen Kur'an'ı bugüne baktığımızda uygun bir şekilde ılımlı ulaştıran uyarlayan bir çıkış yapmıştır” dedi.

“Buradan bakarsak aslında Çok da tehlikeli güçle karşı karşıyayız öyle bir gecede tankların altına zıplamak üstüne çıkmakla falan 5 tane uçakla 15 tane helikopterle halledilecek bir iş değil.

Olay çok daha ciddi. 2000’li yıllarda Balyoz, poyraz gibi birçok adlandırmalarla Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Ordu içindekiler emperyalizme direnebileceği düşünülebilecek unsurların birçoğu temizlenmiş” diyen Kara, konuşmasına şöyle devam etmiştir;

Biz Yolumuza Devam Edeceğiz

Bu da bir darbe şeklidir. Evet, Türkiye'de bir darbe yapılmıştır ve bu darbe hemen kısa süreli değil daha bir sürede devam edeceğini görüyoruz. Darbenin sonuçlarından bugün tek gördüğümüz şey, milyonlarca insan zor duruma getirmiştir, milyonlarca insanın yaşamı alanı daraltılmıştır ve ciddi bir şekilde ranta açıldığını görüyoruz.

Bugün yapmaya çalıştıkları bu ülkenin biraz daha parçalanması, ötekileştirilmesi. Saraya davet edilmeyen, aslında bugüne kadar HDP ile AKP nin bize göre çok daha samimi olduğunu bilmemize rağmen çok daha girift ilişkileri olduğunu bilmemize rağmen Bugünlerde kopuk gözüküyorlar.

Buda bilinçli bir şey, arkasından mitinge çağırılmıyor kasıtlı bir şekilde ve tam tersine bugüne kadar anayasa görüşmelerinde olmazsa olmaz olan HDP dışarda tutuluyor.

Türkiye'nin sol, sosyalist, emekçisi, Türkiye'de yaşayan herkesin anti-faşist ortak bir cephenin sağlanması gerekir Bu ülkede yaşayan halkın tamamını hangi dinden dilden ırktan mezhepten olursa olsun emeğinin özgürleşmesini sağlamak, bununla beraber herkesin refah payın eşit olarak yararlanabilmesi, eşit yurttaşlar olarak yaşayabilmesinin sağlanması için birlikte mücadele edebiliriz, bunu başarabilecek güçteyiz. Çünkü onlar yanlış yolda gidenler mutlaka yanlış yapacaktır. Biz yolumuza devam edeceğiz”

Zeynel Can: 15 Temmuz’un Anası Türkiye’nin NATO’ya Girişidir

Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Zeynel Can ise yaptığı konuşmada “Bu ülke bugüne kadar birçok darbe, iç çatışmaları yaşadı. Böylesine bir süreci akşam beşte başlayıp sabaha kadar televizyonlardan naklen yayınlanan bir kaotik durumu gözle görülür anlamında ilk defa yaşadı.

Dolayısıyla herkes mevzunun bir tarafından yoğun bir şekilde tartışmaya başladı. Bu tür süreçler çok kolay ortaya konamaz, çok zor değildir ama olayın sıcaklığı karmaşıklığı ve toz duman içerisinde net olarak bilince çıkarabilmek, ortaya koyabilmek ve buradan karşımızda olan güçlere karşı bir program ortaya koyabilmek biraz sabır derin analizler ortak buluşmalar ve tartışmalar gerektirir.

15 Temmuz anlayabilmek için tarihsel süreci geriye götürmek lazım, ama bugünkü 15 Temmuz un anası Türkiye'nin NATO'ya girdiği tarihtir” dedi.

Meriç: Sıra Bizden Hiç Gitmedi Ki

Halkevleri MYK Üyesi Kutay Meriç 15 Temmuz darbe girişimini “15 Temmuz'a baktığımızda darbelerde çok net görünen bir şey var ki emperyalizmin Ortadoğu'daki politikalarına AKP’nin uyumsuzluğu, politika farklı ve AKP’nin bir şekilde hizaya getirilmesi ya da bertaraf edilmesi ihtiyacının ürünü olarak ortaya çıktığı çok açık” olarak niteledi.

Meriç darbelerin çeşitliliği üzerine şunları söyledi “Darbe üzerine çok konuşuldu ama darbenin neden olduğu üzerine çokta söylenen bir şey yok. Fazla bir tartışmada yok işin esasına bakarsanız. Ülkemizdeki darbelerin bize öğrettiği bir şey var; darbeler genellikle üç ana nedenden dolayı oluyor. Birincisi yükselen halk muhalefetin egemen sınıfları tehdit etmesinden kaynaklı askeri darbeler yapılabiliyor.

Örneğin 12 Eylül faşist cuntası, 71 Mart darbesi gibi. Ya da emperyalistlerle ülke egemen sınıflarının birlikteliğinin arasındaki çelişkilerden kaynaklı darbelerde olabiliyor. Çünkü emperyalizmin bölgesel politikalarına uyumsuzluğu, çıkar farklılıkları buna neden olabiliyor. Ya da egemen sınıflar içerisindeki iç kavgalar nedeniyle darbeler olabiliyor.

15 Temmuz'a baktığımızda darbelerde çok net görünen bir şey var ki emperyalizmin Ortadoğu'daki politikalarına AKP’nin uyumsuzluğu, politika farklı ve AKP’nin bir şekilde hizaya getirilmesi ya da bertaraf edilmesi ihtiyacının ürünü olarak ortaya çıktığı çok açık”

Meriç Konuşmasının Devamında Şunlara Değindi;

“Yani 15 Temmuz yükselen halk hareketinin AKP zorlaması anlamında meydana gelmemiştir tersine emperyalizmin bu ülkede aktör değiştirilmesi ihtiyacının ürünü olarak ortaya çıkmış bir gelişme olarak yorumlamaktayım ve siyasi çevreleri baktığımızda aslında Türkiye'deki faşizmin iki franksiyonun karşılıklı çatışması gibi duruyor.

2007 den itibaren devlet içerisinde iki ayrı bir güç merkezi'nin oluşması konusunda ciddi bir kapışma yaşandı. Hatırlayınız 2007 de olan şey Yaşar büyükanıt'la Tayyip Erdoğan'ın anlaşması ve ordu merkezli Kont gerilla merkezi'nin Ergenekon, Balyoz ile tavsiyesi, Fethullah Gülen'in savcıları ve polisler tarafından yürütülmüştür.

Fethullah Gülen devlet içerisinde 40-50 yıl içerisinde oluşturduğu birikimlerini ülkemizdeki emperyalizme bağımlı yeni sömürge devletini yeni Kont gerilla cihazının liderleri olarak takdim etti.

Çatışmalar 2012’nin Başlarında Başlamıştı

Amerikan emperyalizminin Ortadoğu'ya yönelik politika farklılığı ve yeni bir iktidar merkezi yaratma çabasına uygun olarak başlayan iç çatışmalar 2012’nin başlarında başlamıştı. Daha sonra gezi direnişi sonrası egemenler arasındaki çatışmayı hızlandırdı. Gezi direnişi sonrası, Aralık ayında bildiğimiz 17-25 Aralık operasyonu yapıldı.

ABD kaynaklı, AKP’ye hiza verme operasyonu olarak yaşandı ve AKP’nin birçok pisliği ortaya serildi. Bu bir çatışmanın derinleşerek sürdüğünü göstergesiydi. Buna karşı AKP karşı hamlesini yaptı. Polis Teşkilatı içerisindeki FETÖ’cüleri elimine etti, yargıdakilerin bir kısmını kısmen elimine etti, fakat Feto'nun Ordu'daki güçleri açısından oraya henüz dokunmamıştı.

Bu Darbe FETÖ’cü Bir Darbedir

Darbenin nasıl yapıldığına baktığımızda şunu görüyoruz; Birincisi bu darbe FETÖ’cü bir darbedir. İkinci bir görüşte ki bende o görüşteyim, Feto'nun subaylarının da içinde yer aldığı daha geniş bir koalisyon tarafından planlanmış bir darbe. Bilinmeyen bir nedenle, önümüzdeki günlerde bunlarda göreceğiz, akamete uğradı ve erken doğum yaptı.

Ağırlıklı harekete geçenler fetocular oldular ama bugün tavsiye edilenlere baktığımızda ordunun 358 generalinin yarısının tavsiye edildiğini gördüğümüzde kurunun yanında yaşın dayandığını görmekteyiz. AKP iktidarı FETÖ’cüleri tasfiye ediyorum derken olası muhalif güçleri de tavsiye etmektedir. Darbe sonrası tutumlardan da bu kısmen belli olmakta.

Darbe gecesi ne yapacağını bilmez şekilde Marmaris'e sıkıştığı saatlerde birinci ordu komutanı Ümit Dündar'la bir görüşme yapıyor, nereye gideceğini bilmiyor. Ümit Dündar diyor ki sayın cumhurbaşkanım İstanbul'a gelin birinci Ordu emrinizdedir biz darbeye karşıyız diyor. O da ona şöyle bir soru soruyor Peki Ümit Dündar sana nasıl güveneceğim?

Çünkü o saatlerde kimin darbeci kimin darbeye karşı olduğu belli değil. Öyle bir kaotik ortamda var. Ümit Dündar'ın verdiği cevap manidardır, siz beni Devlet Bahçeli'ye sorun diyor. Muhtemelen de sormuştur, bunun üzerine uçağına İstanbul'a birinci ordunun güvenli bir alanda geçmiş oluyor.

Mehmet Ağar Polisleri Önerdi

Darbe sonrası tasfiyeler başladı. Yaklaşık 80.000 insan 22 000 eğitimden, ordudan da binlerce var. Devamı da gelecek deniyor, devletten tasfiye edildi. Peki, burada sormak lazım; 2007’de poliste ve yargıda FETÖ’cüleri tavsiye ettikleri zaman yerlerine kimleri yerleştirdi? Şöyle bir düşünün. O zaman bize el altından gelen bilgiler vardı, basına düşmeyen bilgiler, Mehmet Ağar'ın göreve getirildiği söyleniyordu.

FETÖ’cüler tasfiye edildiği zaman gayri resmi bir şekilde Mehmet Ağar'ı çağırmışlar, bize kadro öner onları getirelim diye. Mehmet Ağar onlara bilinen MHP'li kadroları öneriyor. Yargıda ve polisle bir MHP'lileşme dönemi başladı. Dikkat ederseniz zaten bu süreç sonrasında da bir Kürt savaşının yeniden başlatılması, bu ittifakın siyasal gerekçeleriydi.

Dolayısıyla şimdi orduda kim kaldı diye baktığımızda geriye bir MHP'li subaylar kaldı, iki ortalama Atatürkçü diye bilinen herhangi bir partiye bağlı olmayan bir subay gurubu olgusuyla karşı karşıyayız.

AKP’nin Kendi Devletini Kurması Öyle Kolay Değil

Buradan çıkardığım sonuç AKP 14 yıldır devleti ele geçirmeye çalışıyor ama sonuçta geldiğimiz nokta bu. Aslında her şeyi eline yüzüne bulaştırmış ve şu anda büyük bir korkuyla tasfiye hareketlerine, yapacağını bilemez şekilde çalışıyor.

Bir tür yeni kendine yeni bir devlet kurmaya çalışıyor. Bütün gelişmeler devletin İslami tarzda bir AKP devleti kurma çalışıldığını gösteriyor. Hatırlarsanız darbe gecesi bunu bu bize Allah'ın lütfu diye nitelemişti, bu fırsatı değerlendireceğim diye düşünmüştü.

Her ne kadar AKP bu adımları atsa da işi kolay değil. Bu konuda iç çatışmaların çıkacağına emin olun. O kadar basit değildir. Niyet bu ama bu niyetin de çeşitli siyasal veya başka türden toplumsal sonuçları olacağı bir süreç olacağını herkes bilsin.

Selalarla Sokağa Çağırma Çok Tehlikelidir

Kitlelerin sokağa çağırılması hele de selalarla camiden çağırılmasının çok özel bir anlamı var. AKP gezi direnişi sırasında da yüzde 52 evde zor tutuyorum demişti ama o dönem kendi tabanını harekete geçirilmiştir daha çok Polis Teşkilatı ile başa çıkmaya çalıştı. Burada bir önemli mesafe kat ettiklerini görelim. Demokrasi şenlikleri denilen toplantılar bir tür devlet organizasyonu ile şekillenmiş yemeklerin dağıtıldı bir konumdaydı.

Bu sela meselesi özellikle çok kritik bir mesele. Dinin bu düzeyde siyasete alet edilmesi yani sokak savaşına selalar yoluyla çağırma denilen şeyin yeni bir eşik olduğunu herkes görsün. Yarın bizlere karşı da selalar yoluyla sokağa çağıracağına emin olun.

Bunun başka çatışmalarda yol açacağını herkes görmelidir. Bir Yenikapı mitingi ile bu süreci finalini yaptı. Tayyip Erdoğan Yenikapı mitinginde çıkan sonuca baktığımızda tek sonuç idam. İdamdan başka siyasi herhangi bir sonuç yok.

Sol Başarısız Çıktı

Bu süreçte sol başarısız olarak çıktı. Solun bu süreçte yaptığı en etkili iş bir CHP'nin Taksim mitingidir. CHP'nin Taksim mitingi en azından korku atmosferinin kırılması açısından ciddi bir işlev gördü. Sonrasında CHP'nin politikaları devamında pek olumlu olmasa da, saraya gitmesi, Yenikapı’ya gitmesi, ama o miting de, peşinden HDP’nin düzenlediği bir dizi miting sürece olumlu katkılarda bulundu.

Toplama baktığımızda genel ve başarısızlık olduğunu söyleyebiliriz. Sıra bize mi gelecek korkular var doğrusunu söylemek gerekirse sıra bizden hiç gitmedi ki böyle bir kaygıya gerek yok.

yukarı çık
0
Paylaşım