Menu
RSS

Tarihi Yenikapı Mitinginde Kılıçdaroğlu'ndan 12 Maddelik Yol Haritası

Tarihi Yenikapı Mitinginde Kılıçdaroğlu'ndan 12 Maddelik Yol Haritası

Kılıçdaroğlu: Eğer Cumhuriyet olmasaydı Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanı olamazdı. Eğer Cumhuriyet olmasaydı Sayın Kahraman TBMM Başkanı olamazdı. Eğer Cumhuriyet olmasaydı Sayın Yıldırım Başbakan olamazdı. Eğer Cumhuriyet olmasaydı ben CHP lideri olamazdım.

Demokrasiye sahip çıkan milyonlar bir kez daha tek vücut oldu. Milyonlarca insan Yenikapı'ya akın etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ev sahipliğindeki Demokrasi ve Şehitler Mitingi'nde ilk konuşmayı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yaptı. 23 dakika kürsüde kalan Bahçeli'nin ardından mikrofonu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu aldı. 24 dakika kürsüde kalan Kılıçdaroğlu konuşmasında Cumhuriyetin öneminden bahsetti.

Kürsüye çıkıp bir konuşma yapan Kılıçdaroğlu “Bugün bizim demokrasi tarihimizin önemli bir günüdür. Bugün Türk siyasal hayatı demokrasi tarihinde önemli bir olaya imza attı. 15 Temmuz akşamı Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yuvalanan bir çete grubu Türk demokrasisine darbe yapmak istedi. Parlamento’ya darbe yapmak istedi. Daha doğrusu size, bize, hepimize darbe yapmak istedi.

Ama çok şükür özellikle buradan TBMM’yi 15 Temmuz akşamı sabaha kadar açık tutan ve yöneten TBMM Başkanı’na yürekten teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Parlamenter sistemimize karşı bir darbe yapmak istediler. Bizim Cumhuriyet tarihimizin en kanlı darbe girişimidir bu. 240 şehidimiz var.

Kılıçdaroğlu'ndan 12 Maddelik Yol Haritası:

240 aslanımızı toprağa verdik, 240 demokrasi şehidimize Allahtan gani gani rahmet diliyorum. Onlar bizim demokrasi tarihimizdeki altın sayfalarda yerlerini aldılar. Onları unutturmayacağız ve unutturmayacağız. Demokrasinin kahramanlarıdır onlar.” dedi.

ARTIK 15 TEMMUZ’UN BİR ÖZELLİĞİ VAR. 15 TEMMUZ BİR UZLAŞMA KAPISI ARALADI BİZE

TBMM’nin Gazi Meclis olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu ,”TBMM Kurtuluş Savaşı’nı yönetmiş bir meclistir. TBMM sabaha kadar çalışarak darbecilere karşı dik durarak sadece kendi onurunu değil sizin seçip parlamentoya gönderdiğiniz milletvekillerinin onurunu ve milletimizin onurunu korumuştur. O nedenle grubu bulunan 4 siyasi partinin liderleri ve 4 siyasi partinin milletvekilleri darbeye karşı açık net bir tavır koymuşlardır ve darbeye karşı demokrasi bildirgesini hep beraber imzalamışlardır.

Gönül ister ki bu güzel toplantıya bu güzel mitinge bu güzel beraberliğe eşlik etmek için sadece parlamentoda değil parlamento dışındaki genel başkanlarda burada olsaydı. Son derece mutlu olurdum çünkü Gazi Mustafa Kemal şunu söylüyor. ‘Söz konusu vatansa gerisi teferruattır’ diyor. Bizim için söz konusu vatandır. Sonuna kadar vatana sahip çıkacağız. Artık 15 Temmuz’un bir özelliği var. 15 Temmuz bir uzlaşma kapısı araladı bize. 15 Temmuz’da artık yeni bir Türkiye vardır. Eğer biz bu gücü bu uzlaşma kültürünü daha ileri taşıyabilirsek çocuklarımıza güzel bir Türkiye’yi hep birlikte bırakmış olacağız” şeklinde konuştu.

KILIÇDAROĞLUNDAN 12 MADDE

“Neden ve niçin bu noktaya geldik” sorusunu soran Kılıçdaroğlu, “Önce teşhisi doğru koyacağız ki, tedaviyi güzel yapalım. Güzel bir atasözümüz var. Bir musibet bin nasihatten evladır diye. Dolayısıyla ben dâhil bütün siyasilerin bu musibetten ders çıkarması lazım. Ben dâhil bütün siyasi parti genel başkanlarının yeni bir olaya zemin hazırlamadan Türkiye’yi çağdaş uygarlığa götürmemiz lazım” dedi.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, hazırladığı 12 maddeyi şöyle açıkladı:

1) Camiye, kışlaya, adliyeye siyaseti sokmayalım. Camiye sokarsak toplumu böleriz, adliyeye sokarsak adaleti bulamayız, kışlaya sokarsak darbeyi önleyemeyiz. O zaman yapacağımız ilk iş camide siyaset olmayacak, kışlada siyaset olmayacak, adliyede siyaset olmayacak. Adalet arıyorsak onları başka yerde, bağımsız bir şekilde aramamız lazım. Bizim soylu bir uzlaşmaya ihtiyacımız var. Bizim kavga değil, bizim milleti kardeş kılma gibi bir görevimiz var.

2) Siyasette özeleştiri yapmak ve geçmişi iyi tahlil etmemiz gerekiyor. Eğer geçmişi iyi tahlil edebilirsek, gelecekte çok daha güzel bir Türkiye’yi inşa edebiliriz. Tarihin tekerrürünü değil, tekerrür ettirmemeliyiz tarihi. Milleti kardeş kılma yolunda kararlılığımızı sürdürmeliyiz.

3) Devletin inşasında liyakat sistemini esas almalıyız. Yani liyakat sisteminden vazgeçmemeliyiz. İnancımız da bunu öngörüyor zaten. Liyakat sistemi önemlidir. ‘İşi ehline ver’ diyor yüce yaradan. İşi ehline verdiğimiz zaman göreceksiniz ki Türkiye çok daha güzel yönetilecektir. Bu bizim tarikattan, cemaatten, partimizden değil, kim o işi iyi yapıyorsa işi ehline teslim etmek gibi bir geleneği artık Türkiye’de başlatmak zorundayız. Garibanın oğlu, sizin çocuklarınız KPSS’de beklerken sınav için alın teri dökerken birileri sınav sorularını çalıp eğer sınav yapıyor ve devletin önemli yerlerine geliyorsa buna hep beraber itiraz etmek durumundayız.

4) Her şartta, her koşulda demokrasiye sahip çıkmak zorundayız. 15 Temmuz Darbe Girişimi demokrasinin ne kadar önemli olduğunu bize gösterdi. 15 Temmuz Darbe Girişimi’nde halk direnme gücünü kullanarak, tankların önüne çıkarak, canını siper ederek demokrasiyi savunmuştur. Canını siper eden, tankın üstüne çıkan, mücadeleyi yapan herkese kadın-erkek, yaşlı-genç herkese şükranlarımı sunuyorum. Siz bir tarih yazdınız Türkiye’ye bir tarih kazandırdınız. Sadece darbe değil demokrasi üzerinde tüm vesayetleri reddetmeliyiz.

5) Demokrasi milletin iradesidir. Milletin iradesi üzerindeki her türlü gölgeye son vermeliyiz. Bu azim ve kararlılıkla yola çıkmalıyız. Onun için diyoruz ‘Ne darbe, ne dikta yaşasın tam demokrasi’ diyoruz. Birinci sınıf demokrasi diyoruz. 21. Yüzyılın insanı tam demokrasiye layıktır ve bunun mücadelesini vermeliyiz.

6) Cumhuriyetin kurucu değerlerine sahip çıkmalıyız. Mustafa Kemal ve arkadaşları cumhuriyeti kurarken 1921 yılında bir anayasa yaptılar. Anayasanın 1. Maddesi şudur, ‘Hakimiyet kayıtsız, şartsız milletindir’ diyor. Evet, hakimiyet kayıtsız, şartsız milletindir. Bakın hakimiyet milletindir değil, hakimiyet kayıtsız, şartsız milletindir diyor. Milleti yüceltiyor. Vatandaşını yüceltiyor. Dolayısıyla hiçbir kimseye, aileye, gruba, zümreye imtiyaz tanınmıyor. Vatandaşlar eşittir, kimliği, inancı, yaşam tarzı ne olursa olsun bütün vatandaşlar kanun önünde eşittir.

Cumhuriyetin eşitlik değerlerine, hakimiyet kayıtsız, şartsız milletindir değerlerine hepimizin sonuna kadar sahip çıkması gerekiyor. Gazi Mustafa Kemal dedi ki ‘Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir’ eğer cumhuriyet kimsesizlerin kimsesiyse, Cumhuriyet bizimdir, Cumhuriyet bizim alın terimizdir. Cumhuriyeti korumak, yaşatmak hepimizin görevidir.

Eğer bugün Cumhuriyet olmasaydı Sayın Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olamazdı. Eğer bugün Cumhuriyet olmasaydı, Sayın Kahraman TBMM Başkanı olamazdı. Eğer bugün Cumhuriyet olmasaydı Sayın Binali Yıldırım Başbakan olamazdı. Eğer bugün Cumhuriyet olmasaydı, Anadolu’nun kuş uçmaz köyünde doğan Kemal Kılıçdaroğlu CHP’ye Genel Başkan olmazdı. Cumhuriyet bu kadar değerli, bu kadar önemlidir. O nedenle hepimiz Cumhuriyete ve demokrasiye birlikte sahip çıkacağız.

7) Parlamenter sistemimizi güçlendirmek zorundayız. 150 yıllık parlamenter sistemimiz var. 15 Temmuz akşamı TBMM dik durarak, onurlu durarak bombalar yağarken, kurşunlar sıkılırken parlamentoyu terk etmedi. Kurtuluş Savaşı’nı nasıl yönettiyse, bir darbeyi aynı anlayışla püskürttü. Bu nedenle açık ve net söylüyoruz parlamenter sistemimizi daha da güçlendirmeliyiz.

8) Medyanın özgürlüğü. 15 Temmuz akşamı bağımsız medya olmasaydı belki hiç kimse sokaklara çıkmayacaktı. O medya olayları verdi vatandaşlar sokağa davet edildi, tankların üzerine çıkıldı. O medya bütün bu görüntüleri verdi. Dolayısıyla vatandaş en meşru hakkı olan direnme hakkını kullanarak demokrasiyi korudu ve mücadelesini yaptı göğsünü siper etti tanklara. O nedenle parlamenter sisteme karşı yapılan bu darbe girişimine parlamento dik durarak gerekli cevabı vermiştir.

Medya özgürlüğünün bir diğer önemi de şudur, Biz siyasetçiyiz eksiğimiz, hatamız, yanlışımız olabilir ama bunları dile getirecek olan medyadır. Medyanın bağımsızlığına bütün siyasilerin saygı duyması ve önem vermesi lazım.

9) Yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı. FETÖ terör örgütü ordunun içinde yuvalandı, yargının içinde yuvalandı. FETÖ terör örgütü devletin her kademesinde yuvalandı biz buna daha önce F tipi örgütlenme diyorduk şimdi Fethullah Gülen Terör Örgütü olarak tanımlanıyor, savcı da iddianamesini böyle yazıyor. Yargını bağımsızlığı neden önemlidir? Adalet istiyoruz.

Adaleti nerede tecelli ettireceğiz? Mahkemede tecelli ettireceğiz. Eğer bir hâkim vicdanıyla değil, bir hâkim Pensilvanya’dan aldığı talimatla karar veriyorsa o hâkim, hâkim değil, o mahkeme de mahkeme değildir. O nedenle yargı bağımsızlığı çok önemlidir ve hepimiz bunu üzerinde durmalıyız ve bu konu üzerinde titremeliyiz. Yargının bağımsızlığı konusunda iktidar ve muhalefetin görüş birliği içinde hareket etmesi bizim açımızdan memnuniyet vericidir.

10) Laikliğin ne kadar önemli olduğunu 15 Temmuz gösterdi. Dini kullanarak, inancımızı kullanarak her türlü yasa dışı işin içinde olanlar, milleti nasıl kandırdılar hep beraber gördük. Laiklik din ve vicdan özgürlüğü demektir. Laiklik inanca saygı demektir. O nedenle bütün siyasi partilerin bu konuda daha dikkatli olması gerekir. Kulla kulluk yapmak değil, kula kulluk yapanların nasıl bir anlayışta olduklarını hep beraber gördük.

11) Demokrasinin güçlenmesine sadece bugün için değil, gelecekte de katkı vermek zorundayız ve demokrasinin güçlenmesi için mutlaka ama mutlaka sorgulayan bir eğitim sistemini hayata geçirmemiz gerekir. Çocuklarımız irfanı hür yetişmeli, vicdanı hür yetişmeli, fikri hür yetişmeli çocuklarımız. Çocuklarımız birilerinden talimat alıp onun gereğini yapmamalı alınan talimata en azından kendi aklında bunu ölçmeli ve tartmalı.

Çocuklarımız akıllarını kullanmalılar. Bakın elin oğlu Mars’a uzay aracı gönderiyor biz 21. Yüzyılın Türkiye’sinde bir darbe girişiminin Türkiye’ye maliyetini görüyoruz. O nedenle hep beraber eğitim sistemini de güçlendirelim, gelecekteki demokrasimizi güçlendirmek ve derinleştirmek için bu çabayı hep birlikte gösterelim.

12) FETÖ terör örgütünü biliyorsunuz artık bütün dünya biliyor. Bu örgüt geçmişte Balyoz, Ergenekon, Casusluk davası dediler. Hiçbir günahı olmayan devlete sadakatle bağlı olan pek çok subayımızın ki eski bir Genelkurmay Başkanı da dâhil tamamını hapse attılar. O dönem en çok itiraz edenlerden birisi bizdik. Yanlış yapıyorsunuz demiştik şimdi onların tamamının kumpas olduğu ortaya çıktı. Tamamının FETÖ terör örgütü tarafından yapıldığı ortaya çıktı. O zaman bir devlet adalet üzerinde büyür, soyluluk kazanır, adalet üzerinde devlet olur. Çağrı yapıyorum, geçmişin mağdurlarına haklarını, itibarlarını iade edelim böyle yaptığımız takdirde devlet saygın konuma gelmiş olur.

Devlet haksızlıklarla mücadele ederken, hukukun dışına çıkmamalıdır. Lütfen bu sözümü çok dikkatli dinleyin, içinizden bir tek kişinin bile emeği, eseri, zamanı ziyan olduğunda bu tüm Türkiye’nin ortak kaybıdır. Bu ülkede bir kişi bile haksızlığa uğradığında, mağdur olduğunda bu tüm Türkiye’nin kaybıdır. Bu nedenle ülkemizi yeniden inşa ederken yeni mağduriyetler yaratmamalıyız.

Buradan söz veriyorum, hep birlikte mücadele edelim.

Nazım Hikmet’in, Kurtuluş Savaşı Destanı’ndaki, “Dörtnala gelip uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın. Yok, edin insanın insana kulluğunu. Bu davet bizim. Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşcesine. Bu hasret bizim” dizelerini okudu.

yukarı çık
0
Paylaşım