Menu
RSS

CHP’li Cankurtaran: En Büyük Suç Cinsel Tacizcileri Korumaktır

CHP’li Cankurtaran: En Büyük Suç Cinsel Tacizcileri Korumaktır

Yasemin Öney Cankurtaran, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan ile birlikte parti çalışmaları kapsamından Antalya'ya geldi. Cankurtaran ve milletvekilleri, İl Başkanı Semih Esen ve partililerin katılımıyla CHP İl Başkanlığı'nda toplantı düzenledi.

Cankurtaran, “Türkiye’de tecavüzcüleri koruyan politikadan vazgeçilip vatandaşların problemlerine yönelik çözümler arayan politikaya geçilmesi gerektiğini” dile getirerek, şöyle konuştu:

“İlk günden itibaren Meclis komisyonu kurulması önerisini reddeden, ‘soru önergesi kabul edilmedi’ diye tebrik kuyruğuna girenleri kınıyoruz.  Türkiye’nin vicdanını ayağa kaldıran bu vicdansızlığı aklayanları deşifre edeceğiz.

Hiçbir suç, cinsel tacizcileri korumaktan daha büyük bir suç değildir.  Türkiye’de kadına yönelik şiddetin artmasına sebep olan zihniyet, şimdi de çocukların bedenlerine kadar inecek şekilde negatif söylem birliğine girmiş durumda. Hangi dinde, kültürde çocuk istismarı aklanır?”

CHP olarak “Seçim zamanında çalışır, seçim dışında çalışmazlar” şeklinde eleştiriler aldıklarına işaret eden Cankurtaran, seçim dışında da oluşturdukları yeni örgütlenme modeli ile tüm kapıları tek tek çalıp sorunların sahipleriyle bir araya geleceklerini söyledi.

Cankurtaran, yaptıkları saha çalışmaları ile Türkiye’yi hakkı olan iktidara kavuşturacaklarını belirtti.

‘İmaj, ülke, duygusal olarak çok zedelendik’

Turizmin ancak güven ve barışla düzelebileceğini kaydeden Yasemin Öney Cankurtaran, dün Filistin'den geldiğini belirterek, Filistin ve İsrail'de parti görevi kapsamında yürüttükleri dış politika çalışmalarından bahsetti. Bu çalışmalar sırasında herkesin 'Türkiye'de terör ne zaman bitecek' diye sorduğunu dile getiren Cankurtaran, “Ve maalesef biz oradayken İsrail, Türkiye'deki vatandaşları için ikinci derecede güvenlik uyarısı verdi.

İkinci seviyenin bir üstü uçakların kaldırılmamasıdır. Yetkililere sorduk, 'Daha önce böyle bir şey oldu mu' diye. Maalesef Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri bu derece yüksek bir güvenlik uyarısı almamış, çok üzgünüz bu konuda. Hakikaten çok zedelendik, imaj, ülke, duygusal olarak çok zedelendik.

Sebeplerine baktığımızda da bunun suçlusu Antalyalılar, Türkiye'de yaşayan vatandaşlar değil, elbette ki yönetim hataları" diye konuştu.

‘Suriye üzerinde uçak uçurtamaz haldeyiz’

Bir zamanlar 'Suriye'de bizden habersiz kuş uçmaz' diyen yönetimin getirdiği noktanın bugün neredeyse Suriye üzerinde uçak uçurtamaz halde olduğuna dikkat çeken Cankurtaran, 'Emevi camiinde namaz kılacağım' politikasıyla üst üste yanlış politika geliştirenler yüzünden bugün neredeyse her gün başka başka camilerde bir taziye namazı kılındığını ifade etti.

Cankurtaran, “Suriye'deki iç savaşın bir kopyası resmen Türkiye'de yaşanıyor, hatta daha acısı yaşanıyor. Zira Suriye'de bir adı var. Türkiye'de üstelik Güneydoğuda olanların gizlendiği bambaşka, çok daha derin bir savaş var. Kimin savaşı çıkardığı, merminin, topun nereden geldiği belli olmayan başka bir savaşımız var" dedi.

Bugün özel harekat ve polislerin Güneydoğuya gitmek istemediği ve görev değişikliği istediğinden bahseden Cankurtaran, görev değişikliği için imza verenlerin 1000 kişi olarak açıklandığını dile getirdi.

Toplantıda Cankurtaran'a, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin 'Nusaybin ve diğer operasyon yapılan il ve ilçelerde vatandaşlarımıza 3 gün mühlet verin, herkesi emniyetli yerlere alın.

Arkasından da Nusaybin'de taş üstünde taş, baş üstünde baş koymayın' sözleri ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Gerekiyorsa operasyon yürütülen yerlerin tamamen boşaltılması ve zaten artık kullanılamayacak hale gelmiş olan binaların uzaktan yıkılması yoluna gidilebilir' şeklindeki sözleri soruldu. Bunun ilk kez Türkiye'de uygulanacak bir yöntem olmadığını kaydeden Cankurtaran, şöyle dedi:

"Bu bir televizyon programında da soruldu ve 'Operasyon yapılan binaların tespit edilip uyarı verilerek, içeride kimse kalmasın denilip daha sonra uyarı zaten verilmiştir diye, canlı var veya yok diye vurulma yöntemi İsrail'in Gazze'yi, Filistin'i vurma yöntemidir' dedim.

İsrail'de aynı şekilde Gazze'de bu yöntemle vurdu. 'Boşaltın uyarısı verdik boşaltılmadı ve vurduk' diye. Bütün dünya bu modelin İsrail modeli olduğunu bilir. Ben de şunu sordum, 'Çözüm yıkmakla mı olur Güneydoğu'da.' Sorun yıkarak değil, yapılarak, gönül alarak, yıkılan vicdanların ve binaların inşa olmasıyla sağlanacaktır."

yukarı çık
0
Paylaşım