Menu
RSS

Büyük Hekim Yürüyüşü: Kahrolsun İstibdat, Yaşasın Hürriyet

Büyük Hekim Yürüyüşü: Kahrolsun İstibdat, Yaşasın Hürriyet

14 Mart Tıp Haftası’nın yüzüncü yıldönümünde Türkiye’nin dört bir yanındaki hekimler, Türk Tabipler Birliği (TTB), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Devrimci Sağlık İş Sendikasi (Dev-Sağlık İş), Tüm Radyoloji Teknisyenler ve Teknikerleri Derneği (TÜM-RAD DER),

Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHUDER) ve Türkiye Psikologlar Derneği (TPD) çağrısıyla Büyük Hekim Yürüyüşü için İstanbul’da bir araya geldi.

Hekimler ve tıp fakültesi öğrencileri ellerinde beyaz balonlarla Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde buluştu. Buluşmanın ardından yüzlerce sağlık emekçisi “Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet”, “Sağlıkta performans ölüm demektir”,

“Herkese eşit, ücretsiz sağlık” sloganlarıyla Kadıköy İskele Meydanı’na yürüdü. Yürüyüş kortejinde TTB, 15 Mart’ta Yeni Zelanda Christchurch yaşanan katliama ilişkin “Yeni Zelanda katliamını kınıyoruz” pankartıyla yer aldı.

“Sağlıklı Olma Hali Demokrasi, Laiklik, Özgürlük, Barış Varsa Olabilir”

Kadıköy İskele Meydanı’nda konuşma yapan İstanbul Tabip Odası Başkanı Pınar Saip, 1919 yılında Türkiye’nin işgal altında olduğunu anımsatarak “Bugün de yine, yüz yıl sonra, köklerimizi buradan alan hekimler olarak, memleketimizdeki sağlık ortamının,

uluslararası ticaret kuruluşlarının önerileriyle hareket eder hale gelmesini protesto etmek istiyoruz” dedi.

“Sağlıklı olma hali ancak bir ülkede demokrasi varsa, laiklik varsa, özgürlük varsa, çevre korunuyorsa, insan hakları mümkünse olabilir, barış varsa olabilir” diyen Saip sözlerine şöyle devam etti:

“Bütün bu koşulların sağlandığı ortamların gerekliliğini sağlığın bir hak olduğunu, hastalarımıza duyurabilmek, kamuoyuna duyurabilmek için buradayız. Maalesef sağlık ortamı, hastaneler işletmeye çevrilmiş durumda. Hastalar birer müşteriye çevrilmiş durumda.

Eğitim derseniz üniversite kurumları hem tıp eğitiminde, hem uzmanlık eğitiminde geleneksel, kurumsal önemli sağlık kurumları ne yazık ki parçalanıyor, bölünüyor, yok ediliyor ve ekonomik olarak çökertilmekte.

Bu gelecekte tıp eğitiminin, gelecekte hastalarımızın ciddi mağduriyetler yaratacağını göstermekte. Hastaneler maalesef işletmeye dönüşmüş. Kışkırtılmış bir sağlık talebi karşısında yoğun işyükü için hekim arkadaşlarımız tükenmiş ve artık meslekten tükenmeye,

korkmaya ve terk etmeye yönelmekteler. Genç hekimlerimizin bu mağduriyetlerinin bir an önce göz önüne alınması gerekmekte, bunları dile getirmek için buradayız. Oysa biliyoruzki herkes için sağlık, herkes için eşit,

emeklerimizin hakkını alabileceğimiz bir sağlık sistemi kurulabilir. Vergilerimizden alınan paralarla çok iyi bir sağlık sistemi kurulabilir. Hastaları müşteriye çevirmeye gerek yok. Üniversitelerimize destek sağlanabilir vergilerden, destek sağlanması mümkündür.

Şuanda bilim dışı tedaviler ön plana çıkmaya başlamıştır. Sülükçüler, hacamatlar takdir görmeye başlamıştır. Bilimsel özerkliğin korunduğu, liyakatin, akademinin korunduğu bir sağlık sistemi kurulabilir. Böyle bir sistemine ülkemizin ihtiyacı var”

“Mücadelemize Her Zaman Devam Edeceğiz”

“Gerçek bir sağlık sisteminin kurulmasını talep ediyoruz. Üniversitelerde bilimsel özerklik, liyakatın harekete geçmesini istiyoruz. Herkeeşit ücretsiz sağlık hizmeti verilmesini istiyoruz.

Meslektaşlarımızın emeklerine uygun bir şekilde emekliliklerine yansıyacak bir ücret talebimiz var. Bütün bunları haykırmak için buradayız. Bilim dışılığa karşı olmak için buradayız. Laiklikten, özgürlükten, bilimsellikten hekimler olarak söz verdik, vazgeçmeyeceğiz.

Bu topraklarda vardık. Mücadelemize her zaman devam edeceğiz”

Saip’in ardından söz alan TTB Merkez Konsey Başkanı Sinan Adıyaman, “Hekimlerin 100. yıl Bildirgesi’ni okudu. sendika.org

yukarı çık
0
Paylaşım