Menu
RSS
Antalya Emek Platformu: Ekmek, Adalet Ve Hürriyet İçin 1 Mayıs Meydanlarına!

Antalya Emek Platformu: Ekmek, Adalet Ve Hürriyet …

2024 1 Mayıs’ında da işçiler, ...

Antalya Eğitim İş: Öğretmene Şiddete Dair Boş Sözler Değil Yaptırım İstiyoruz!

Antalya Eğitim İş: Öğretmene Şiddete Dair Boş Sözl…

Eğitim İş Sendikası Antalya Şu...

Kepez Belediye Başkan Vekilliğine Refik Emre Altekin Seçildi

Kepez Belediye Başkan Vekilliğine Refik Emre Altek…

Kepez Belediye Meclisi, görevi...

AFAD Duyurdu: Antalya'da Deprem!

AFAD Duyurdu: Antalya'da Deprem!

Antalya'nın Kaş ilçesinde 3,9 ...

PSAKD Akdeniz Bölge Sorumlusu Arslan: Kocagöz’ün Tutuklanması AKP’nin Bir İntikam Planı Olarak Görünüyor

PSAKD Akdeniz Bölge Sorumlusu Arslan: Kocagöz’ün T…

“AKP ve onun sözünden çıkmayan...

Prev Next

Ayık: Türkiye Orta Doğu Ülkesi Olarak Algılanmaya Başladı

  • Yazan 
Ayık: Türkiye Orta Doğu Ülkesi Olarak Algılanmaya Başladı

Turistik Otelciler Federasyonu Başkanı Osman Ayık, Türkiye’nin Orta Doğu ülkesi olarak algılanmaya başladığını, bunun da turizm açısından sıkıntı yarattığını söyledi. Radikal'den Barış Yinanç'a konuşan Ayık, Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyadaki en farklı ülke olduğunu ve bugüne kadar tüm evrensel değerlere saygılı olduğunu belirtti.

Ayık, turizm sektörünü bekleyen süreç ve Türkiye üzerinde oluşan 'Orta Doğulu' algısına dair soruları yanıtladı.

Turizm sektörünü nasıl bir süreç bekliyor?

Biz Rusya’yla uçak krizi ve Sultanahmet olayından önce de 2016 yılının çok sıkıntılı geçeceğini tahmin ediyorduk. Paris ve Ankara’daki saldırılar zaten tüm insanların seyahatle ilgili eğilimlerini çok olumsuz etkiledi. Artık hiçbir yer güvenli değil. Tüm insanların ve ülkelerin bu işlere başka bir perspektifle yaklaşması gerekiyor.

2016 ve sonrası için bu son eylemlerin insanlığın hafızasından bir şekilde silinmesi ve hızlı bir şekilde tekrar huzur ortamına dönülmesi lazım. Yoksa önümüzdeki birkaç yıl dünyadaki tüm seyahat endüstrisini ciddi anlamda etkileyecek bir dönem gibi gözüküyor. Dünyanın huzur ortamına dönmesi için tüm dünya devletlerinin bir şeyler yapması gerekiyor.

Endonezya, Türkiye ya da Fransa’da kaynak hemen hemen aynı. O zaman bir an önce bunun kurutulması lazım.

Tabii bu, devletlerin uluslararası siyasi ölçekte alacakları önlemlerle olabilir.

Tabii. Kendi ölçeğimize dönersek bu endüstri içinde yer alan diğer paydaş olan aktörler Türkiye’den kolay kolay vazgeçmezler. Ama bizim de bu aktörlerin elini güçlendirecek hamleleri yapıyor olmamız lazım ki işin genel akışı devam etsin. Hükümetin aldığı bir takım destekler var; charter firmalarına verilen destekler; bazı kredilerle ilgili kararlar, ortak bir takım reklam, tanıtım faaliyetleri devam ediyor. İlk anda yeterli gibi gözükebilir ama daha uzun soluklu daha orta vadeye dönük hale getirilmesi lazım.

Türkiye’nin çok ciddi bir tanıtım faaliyeti içinde olması lazım. Bu ülkeyi başka bir yönüyle dünya kamuoyuna sunuyor olmamız lazım. Beğenelim beğenmeyelim bizi de başka bir kulvara iten bir durum var aslında; bu durumun içinden de biran önce çıkmamız lazım.

Nedir o kulvar?

Türkiye bugün bir Orta Doğu ülkesi gibi algılanmaya başlandı; tipik bir İslam ülkesi gibi algılanmaya başlandı; bu bizim için sıkıntıdır. Fazla bir takım şeylere angaje görünüyoruz.

Uluslararası, bölgesel siyaset anlamında mı?

Uluslararası siyaset, bölgesel siyaset anlamında da çok fazla bir takım şeylere angajeyiz gibi görünüyor. Bu bir sıkıntıdır. Bu coğrafyadaki en farklı ülke biziz aslında; komşularımızın tamamından farklıyız. Komşularımız bize benzeyecekleri yerde tam tersine biz onlara benzememeliyiz.

Onlar hep bize imreniyorlardı biz onlar gibi olmamalıyız. Bu ayrışmanın daha net olması lazım.

Tüm dünyada bir algı bozulması var zaten. Tunus’ta Mısır’da yaşanan diğer İslam ülkelerinde yaşanan olaylar aslında bir algı bozulmasına yol açtı. Bu şu demek değil: Türkiye tabii ki Müslüman bir ülke; hiçbir zaman inançlarından taviz verecek demiyorum. Ama bir takım evrensel değerlere saygılı olabilirsiniz; takipçisi olabilirsiniz ki; bugüne kadar Türkiye zaten bunları yaptı hep ve yapmaya devam ediyor.

Ama birazcık daha net bir şekilde ifade etmek lazım ve bunları dünya kamuoyuna daha net bir şekilde anlatmak lazım ki bizim etrafımızdaki var olan ülkelere göre farklılığımız net bir şekilde ortaya çıksın. Bu coğrafyada en uzun demokrasi tecrübesine sahip olan biziz.

Bir ülkenin demokratik düzeyiyle turizm çekme potansiyeli arasında doğrudan ilişki görüyorsunuz.

Bir noktadan sonra öyle olmak zorunda çünkü turizm sadece barış ortamında yapılır. Barışın olmadığı yerde turizm olmaz. Biz bugüne kadar da bunun için tercih edildik.''

yukarı çık
0
Paylaşım