Antalya Bölgesi Bediüzzaman Talebelerinden Tepki

Antalya Bölgesi Risale-i Nur Meşveret Cemaati’nden yapılan açıklamada, "Hain FETÖ örgütü gayesine ulaşmak ve taraftar kazanmak için, Kur’an’ın bu asrın insanlarının anlayışına en uygun bir tefsiri olan Risale-i Nurları çirkin emellerine alet etmek istemiştir. Bununla yetinmemiş bu eserleri tahrif ederek aslını değiştirme cihetine gitmiştir" denildi.

Antalya Bölgesi Risale-i Nur Meşveret Cemaati’nden yapılan bildiriyi Dr. İdris Görmez okudu. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Alçak İhaneti Lanetle Kınıyoruz

“Memleketimizde 15 Temmuz gecesinde “FETÖ örgütü”nün kanlı, hain ve alçak teşebbüsüyle bir darbe teşebbüsü yapılmış, 250’den fazla masum vatan evladı şehid edilmiş, 2200 civarında kişi yaralanmıştır.

Vatan haini bu canavarlar, milletin malı olan tank, uçak ve helikopterlerle namlularını çocuk, ihtiyar, kadın demeden silahsız insanlara çevirmişler, Sayın Cumhurbaşkanımıza da suikast teşebbüsünde bulunmuşlardır.

Yapılan bu hain girişimi, bu alçak ihaneti, vatan, millet,  devlet ve hükümet düşmanlığını lanetle kınıyor; bu mel’unların dünya ve ahirette, kahr ve perişaniyetini Aziz-ül Cebbar olan Kahhar-ı Zülcelal’den niyaz ediyoruz. Vatanı için canını seve seve feda eden aziz şehitlerimize de Allah’dan rahmet, hastalara da acil şifalar diliyoruz.

Bir Ayet İ Kerimede Cenab I Hak Buyuruyor Ki:

“Kim bir mü’mini kasten öldürürse cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazab etmiş, onu lanetlemiş ve onun için büyük bir azab hazırlamıştır”(Nisa s, 93. ayet).

Zulme rıza zulüm olduğu gibi, bu FETÖ adlı ihanet örgütünün yaptıklarına kalben taraftar olmak, onların yaptıkları bu maddi ve manevi zulme o kimseleri ortak eder. Bu bakımdan ehl-i imanın bunlara kalben dahi en küçük bir taraftarlık göstermemesi gerekir.

Dış Mihrakların Oyununa Gelmeyelim

Biz, bu vatanın evlatları olarak birimiz hepimiz için ve hepimiz birimiz için bir ve beraber olduğumuz sürece, bu vatana kastetmek isteyen hainler Allah’ın izniyle hiçbir zaman muvaffak olamayacaklardır.

Biz ırk, din, dil, mezhep farklılıklarını bu vatan içinde zenginlikler olarak kabul edeceğiz, birbirimizin kusurunu hoş göreceğiz ve hiçbir zaman dış mihrakların bu tip oyunlarına alet olmamaya çalışacağız.

Bu hain FETÖ örgütü gayesine ulaşmak için bütün kutsal değerleri amacına alet etmekten çekinmemiştir. Taraftar kazanmak için Kur’an’ın bu asrın insanlarının anlayışına en uygun bir tefsiri olan Risale i Nurları bu çirkin emellerine alet etmek istemişlerdir. Bununla yetinmemiş bu eserleri tahrif ederek aslını değiştirme cihetine gitmiştir.

Devletimiz bu eserlere sahip çıkmış ve devletin kontrol ve himayesine almıştır. Dün olduğu gibi, bu gün de bu tip kutsal değerlerimizi gayelerine alet ederek, bütün nur talebelerini töhmet altında bırakmaya çalışmaktadırlar.

Halbuki, nur talebeleri devletin yanında ve asayişin manevi muhafızlarıdırlar. Onların görev ve sorumlulukları, İman hakikatlerini bütün âleme duyurmaktır.

İmanın güzelliğini,  hakikatın güzelliğini, ibadetin güzelliğini, istikametin güzelliğini, muamelatın güzelliğini fiilen hayatlarında sergilemek ve bu güzelliklere ayna olmaya çalışmak ve devletin idari işlerine asla karışmamaktır.

Risale i Nurlarda buna şöyle işaret edilmektedir:

“Risale-i Nur şakirtlerinin, mümkün olduğu kadar, siyasete ve idare işine ve hükûmetin icraatına karışmamak bir düstur-u esasîleridir. Çünki hâlisane hizmet-i Kur'aniye, onlara her şeye bedel kâfi geliyor” (Şualar, 362).

“Evet efendiler! Gerçi Risale-i Nur sırf âhirete bakar; gayesi rıza-yı İlahî ve imanı kurtarmak ve şakirdlerinin ise, kendilerini ve vatandaşlarını i'dam-ı ebedîden ve ebedî haps-i münferidden kurtarmaya çalışmaktır.

Fakat dünyaya ait ikinci derecede gayet ehemmiyetli bir hizmettir ve bu millet ve vatanı anarşilik tehlikesinden ve nesl-i âtînin bîçareler kısmını dalalet-i mutlakadan kurtarmaktır. Çünki bir müslüman başkasına benzemez. Dini terkedip İslâmiyet seciyesinden çıkan bir müslim; dalalet-i mutlakaya düşer, anarşist olur, daha idare edilmez”(Emirdağ Lahikası-1,22).

Bu itibarla; bu sancılı dönem, bu nur talebelerinin, görev ve sorumluluklarını daha büyük bir şevk ve gayret içinde ifa ve icra etmeye mecbur hale getirmiştir.

Çünkü iman ve Kur’an hizmetiyle meşgul olmak manevi bir sadaka hükmüne geçmektedir. Bu manevi sadakalar, memleketimizin üzerine çöken karanlık bulutları şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da inşallah dağıtacaktır.

İnşâallah! Cenab ı Hak bu aziz milleti ve onun kahraman ordusunu kıyamete kadar baki kılacaktır. Risale i Nurlarda bu husus şöyle ifade edilmektedir:

“Rahmet-i İlahiyeden ümid kesilmez. Çünki Cenab-ı Hak bin seneden beri Kur'anın hizmetinde istihdam ettiği ve ona bayraktar tayin ettiği bu vatandaşların muhteşem ordusunu ve muazzam cemaatini, muvakkat ârızalarla inşâallah perişan etmez. Yine o nuru ışıklandırır ve vazifesini idame ettirir...” Mektubat ( 350 ).

Bu millet ve memleketin üzerindeki zulümat bulutlarını izale etmesini ve sema-i istikbalimizi hakikat nurlarıyla aydınlatmasını  rahmet-i ilahiyeden bekliyoruz”