Menu
RSS
Başkan Böcek: 'Ben De Korkuyorum'

Başkan Böcek: 'Ben De Korkuyorum'

Gazetecilerle bir araya gelen ...

Antalya DİSK: Ekmek, Adalet, Hürriyet Ve Anayasal Haklarımız İçin Disk Yoluna Devam Ediyor!..

Antalya DİSK: Ekmek, Adalet, Hürriyet Ve Anayasal …

Kolay değil 58 yıl mücadeleler...

Kepez’den Ay Deresi’ne Örnek Belediyecilik Hizmeti

Kepez’den Ay Deresi’ne Örnek Belediyecilik Hizmeti

Kepez Belediyesi, su taşkınlar...

CHP Antalya İl Başkanı Kamacı: Sorun Var Ancak Sorumluluk Alan Ve Çözüm Üreten Yok

CHP Antalya İl Başkanı Kamacı: Sorun Var Ancak Sor…

2024-2025 Eğitim-Öğretim Yılın...

Barış Pehlivan, Serhan Asker Ve Seda Selek Gözaltına Alındı

Barış Pehlivan, Serhan Asker Ve Seda Selek Gözaltı…

Ekrem İmamoğlu ve İBB aleyhine...

Prev Next

Antalya Kadın Platformu 8 Mart Etkinliklerini Kamuoyuyla Paylaşarak Etkinliklere Katılım Daveti Yaptı

Antalya Kadın Platformu 8 Mart Etkinliklerini Kamuoyuyla Paylaşarak Etkinliklere Katılım Daveti Yaptı

Antalya Kadın Platfomu olarak, bu yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü hergün daha fazla yoksullaştığımız, emeğimizin daha fazla sömürüldüğü,

nüfus politikaları ile kaç çocuk doğuracağımızdan nasıl doğuracağımıza kadar bedenlerimiz üzerindeki tahakkümün arttığı, boşanmayı önleyen politikalarla nafaka hakkımızın gasp edildiği, erkek şiddeti karşısında cezasızlık politikalarıyla savunmasız bırakılmamızın gölgesinde karşılıyoruz.

2024 yılında 394 kadın erkek şiddeti ile öldürüldü. Öldürülen kadınların büyük çoğunluğu evli olduğu erkek veya boşanma aşamasında olduğu erkekler tarafından öldürüldü. 2024 yılında 15 Mayıs’ta uluslararası aile gününde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından açıklanan

ailenin korunması ve güçlendirilmesi vizyon belgesi ve eylem planı tüm sosyal hizmetlerin merkezine aileyi alan, kadınların varlığını sadece aile içinde tanımlayan, nüfus politikaları ile bedenimiz üzerindeki karar hakkımıza göz diken bir strateji belgesidir.

Ailenin korunması ve güçlendirilmesi vizyon belgesi ve eylem planının devamı olarak 2025 yılı iktidar tarafından aile yılı ilan edilmiştir. İktidarın kadınları aileden ibaret görmesi özgürlüğümüzü, cinsel kimliklerimizi, kamusal alandaki varlığımızı ve güvenliğimizi tehdit ediyor.

Haberin Videosu:

Aile politikaları kadınları güvencesiz ve şiddet karşısında savunmasız bırakıyor. Kadınları şiddet gördüğü evlere hapsediyor. Erkek yargının aldığı kararlar şiddet uygulayan erkekleri daha da cesaretlendiriyor. Yargıdan; medyaya, eğitime, diyanete kadar sistemin tüm kurumları bu politikanın aracı haline dönüşmüş durumdadır.

İktidarın Aile yılı politikaları LGBTİ+ların var olma haklarını sistematik bir şekilde ihlal ediyor. Devlet eliyle cinsiyet kimliğinin yalnızca biyolojik temele indirgeme çabası, transların haklarına erişimini doğrudan engelliyor.

Haberin Videosu:01

İktidarın kadın düşmanlığını dinci-gericilikle beslediği eğitim başta olmak üzere özel ve kamusal alanda gerici dayatmalarla baskı altına almaya çalışması ve tacizin, istismarın merkezi haline gelen çürümüş tarikatlarda çocukların geleceğini çaldığınızı,

bir kereden bir şey olmaz söylemlerinizi unutmadık. Kadınlar tüm bu dinci gerici politikalarınızla laiklik bayrağını yükselterek mücadele etmeye devam edecek. Çocukların geleceğini çalmanıza izin vermeyeceğiz.

Biz kadınlar “Erkek Devlet Şiddetini” erkek şiddetine maruz kaldığı için şikâyete giden kadınları karakollardan evlere geri göndermesinden; mahkemelerde tecavüzcü ve katil erkekleri, erkeklik indirimleriyle affetmesinden,hayatına sahip çıkan kadınlara ağır cezalar vermesinden

nafaka hakkına saldırmasından, kürtajı engellemeye çalışmasından, kamu kreşlerini kapatıp çocuk bakımını özel sektöre ve yoksulları da cemaat ve tarikat kreşlerine mecbur bırakmasından, ev içindeki tüm iş yükünü kadınların sırtına yüklerken kadınları sermayeye ucuz iş gücü haline getirmesinden tanıyoruz.

40 ülkenin imzacısı olduğu doğrudan ev işçilerinin haklarına odaklanan

İLO C189 sayılı Ev işçilerinin insana yakışır iş sözleşmesi hala imzalanmadı. Bu koşullarda ev işçilerinin özgül koşulları dikkate alınarak, aynı zamanda çocuk işçiliği, zorla çalıştırma ve insan kaçakçılığınıın önüne geçen bu sözleşme insan hakları gereği derhal imzalanmalıdır.

6 Şubat depremlerinin 2. yılında deprem bölgelerinde insanları ölüme, açlığa, soğuğa terk edenleri unutmadık. En temel ihtiyaçlara dahi erişimin hala güç olduğu deprem bölgelerinde bakım yükünün tamamı kadınların omuzunda. Hala yaşlı bakım merkezleri yok, kreş yok,

sağlık hizmetleri sınırlı, okul yolları güvenli değil bu koşullarda tüm sorumluluk kadınlara yüklenmiş durumda. Tüm bu patriyalkal sistemin karşısında mücadelemizi dayanışmamızın gücü ve cesareti ile kuracağız.

Emperyalist savaşlar ve işgal politikaları, erkek egemen dünyada şiddetin meşru hale geldiği, kadına yönelik şiddetin arttığı, göçlerle, yoksullukla, eğitim, sağlık gibi temel hakların ortadan kalktığı, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin pekiştiği koşulları yaratıyor.

Savaşlar en çok kadın ve çocukları etkiliyor. Şiddet, taciz, tecavüz ve bakım emeğinin artışını beraberinde getiriyor. Bir yandan da ırkçılık ve sağ iktidarın dünya da yükselişi mülteci düşmanlığını körüklüyor. İktidarın Kürt halklarının eşitilik ve özgürlük talebine karşı yaptığı saldırılar ve

sınır ötesi operasyonlar, kayyum siyaseti ve halkın iradesine yapılan saldırılar siyasi operasyonlarla bir çok kesimden ilerici, devrimci ve kadın hareketinde birlikte müücadele ettiğimiz arkadaşlarımızın hukuksuz bir biçimde tutuklanmasıyla sonuçlanıyor.

Kadın hareketinin mücadelesi ile imzalanan İstanbul Sözleşmesi'nden bir gece yarısı hukuksuzca geri çekilen, 6284’ü uygulamayan, faillere verdiği cezasızlıkla şüpheli kadın cinayetlerinin önünü açan, yaşamak için kendisini öldürmek isteyen fail erkeğe özsavunma  uygulayan kadınları cezalandıran,

faillere kurmadıkları barikatları kadınlara kuran, eşitlik-özgürlük mücadelesi veren kadınları tutuklayan, büyük aile buluşmaları ile LGBTİ+ları hedef göstererek nefreti örgütleyenleri biliyoruz. Erkek devlet şiddetinin karşısında susmuyoruz, korkmuyoruz,birbirimizi,yaşamımızı,hayatımızı savunmaya devam ediyoruz.

Faşizmin en ağır koşullarında dahi geri adım atmayanların, İstanbul Sözleşmesi için, hayatları ve hakları için direnen kadınların, LGBTİ+’ların, sokaklarda, meydanlarda, işyerlerinde,kampüslerde, hapishanelerde, direnenlerin umuduyla yürüyecek kadınlar bu 8 Martta da ülkenin dört bir yanında. 

Bir kez daha söylüyoruz;

Kadınları erkeğe, sermayeye ve devlete daha da bağımlı hale getirmek için her türlü krizi fırsata çevirmenin hesabını yapanlara karşı sesimizi yükseltmek hesap sormak için YÜRÜYORUZ!

Emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimiz üzerindeki binlerce yıllık erkek egemen sömürü düzenine karşı YÜRÜYORUZ!

Sermayeye, ranta, savaşa aktarılan bütçeye karşı toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe hakkımıza sahip çıkmak için YÜRÜYORUZ!

Fetvalarıyla ne giyeceğimizi ne söyleyeceğimizi, nasıl yaşayacağımızı, erkeğe biat ve itaat etmemizi dayatarak bize sınır çizenlere karşı YÜRÜYORUZ!

“İstanbul Sözleşmesinin fesih kararına karşı İstanbul Sözleşmesi uygulansın demek için YÜRÜYORUZ!

Her türlü yasağa ve baskıya karşı eşitlik ve özgürlük talebimiz için YÜRÜYORUZ!

Her gün erkek devlet şiddetiyle katledilen kadınlar için YÜRÜYORUZ!

İşsizliğe, yoksulluğa, güvencesizliğe, gericiliğe, tacize, tecavüze, istismara, kadın katliamlarına karşı YÜRÜYORUZ!

Ölüme karşı yaşamı, savaşa karşı BARIŞI, nefrete karşı gökkuşağını savunmak için MÜCADELEMİZİ BÜYÜTÜYORUZ!

8 Mart Eylem ve Etkinliklerimiz:

2 Mart Pazar günü (DÜN) Aile politikaları ve kadın mücadelesi/direnişi konulu panelimizi Bülent Ecevit kültür merkezinde gerçekleştirmiştik.

3 Mart Pazartesi bugün saat: 13.30’da Güllük PTT önü “Tutsak Kadınlara Kart Atma ve Basın Açıklaması” gerçekleştireceğiz.

yukarı çık
0
Paylaşım