Menu
RSS

Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri: 12 Eylül AKP İktidarı İle Sürüyor!

Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri: 12 Eylül AKP İktidarı İle Sürüyor!

12 Eylül askeri darbesi tüm ülkede olduğu gibi Antalya’da da protesto edildi. Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri Attalos Meydanı’nda toplanarak 12 Eylül Askeri Faşist Darbesinin 41. Yıldönümünde

hem darbeciler tarafından öldürülen yurtseverleri andılar hem de darbenin yarattığı yıkımı anlattılar.

Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri adına basın açıklamasını Nursen Öztürk okudu. Öztürk açıklamasında “12 Eylül askeri darbesinin üzerinden tam 41 yıl geçti.Siyasal iktidarın temsilcileri her yıl olduğu gibi bu yıl da 12 Eylül darbesini lanetleyen açıklamalar yapacaklar.

Darbe karşıtı nutuklar atıp, milli iradeden dem vuracaklar. Ancak günümüz Türkiye’sinde iktidar cenahı tarafından atılan bu nutukların hiçbir karşılığı yoktur. Çünkü aradan geçen 40 yıla rağmen 12 Eylül faşist zihniyetinin izinde yürüyenler demokrasinin, özgürlüklerin,

emeğin haklarının önüne yeni engeller dikmeye devam ediyor” dedi.

Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri adına okunan basın açıklaması şöyle: “Emperyalizmin ve sermayenin çıkarları doğrultusunda gerçekleştirilen 12 Eylül faşist darbesi ile yaratılan siyasal-toplumsal iklim, bugün AKP eliyle sürdürülüyor.

Bugün, halkın büyük çoğunluğunun yoksulluk ve sefalet içinde yaşadığı, özgürlüklerinin kısıtlandığı, anayasa ve uluslararası sözleşmelerden doğan hakların askıya alındığı, gençlerin gelecek umutlarının yok edildiği, kamu emekçilerinin hukuksuz ve keyfi olarak açığa alınıp, işten atıldığı,

ülkemizin siyasi, ekonomik ve askeri bakımından emperyalizme daha da bağımlı olduğu, gericiliğin toplumsal alanı kuşattığı bir ülkede yaşıyorsak, bu 12 Eylül ile birlikte kurulan ve bugün AKP iktidarıyla devam eden yeni sömürü düzeninin bir sonucudur.

12 Eylül faşizminin ilk hedefi ülkemizi emperyalist kapitalist sistemin sömürüsüne açan, ‘24 Ocak Kararları’ olarak bilinen emek düşmanı politikaları hayata geçirmek olmuştur.

Bunun için grevler yasaklanmış, işçiler zorla çalıştırılmıştır. Darbe döneminde çıkarılan yasalarla işçilerin, emekçilerin yıllardır verdikleri mücadelenin ürünü kazanılmış hakları törpülenmiştir.

Aradan geçen 41 yılda, 12 Eylül zihniyetinin izinde yürüyen iktidarlar darbe dönemi yasalarının özüne dokunmammış, biçimsel değişiklikler yapmakla yetinmiştir.

12 Eylül’den sonra “gülme sırası bizde’ diyerek darbeyi alkışlayan sermaye sözcülerinin yüzünü bugün AKP iktidarı güldürmektedir. 18 yıllık AKP iktidarında ülkemiz yerli ve yabancı sermaye için ucuz işgücü cennetine, doğamız ve kentlerimiz sermayenin, rantiyenin yağma alanına çevrilmiştir.

Devlet eli ile verilen kamu hizmetlerinin tasfiyesi süreci hızlandırılmış, eğitimden sağlığa tüm kamu hizmetlerinde özel sektörün ağırlığı artırılmıştır.

Ülkenin kaynakları, halktan toplanan vergiler özelleştirmelerle, hazine garantileri ile sermayeye, yandaşlara peşkeş çekilmiştir. Bütçelerde kamu yatırımlarına ayrılan paylar gittikçe azaltılmış, milyonlarca kamu emekçisi ve emeklisi yandaş konfederasyonlarla yapılan

‘toplu sözleşmelerle’ düşük ücretlere, güvencesiz istihdama mahkum edilmiştir. Son dönemde yandaş Memur Sen ile iktidarın arasında yapılan kamu emekçilerini ve emeklileri kapsayan toplusözleşme bu duruma son örnektir. Tüm kamuda yaygınlaştırılan mülakat ve sözlü sınavlarla,

güvenlik soruşturması – arşiv araştırması hukuksuzluğu ile torpilin, siyasal kadrolaşmanın kapsını sonuna kadar açılmış, kariyer ve sadakatin yerini iktidara biat almıştır.

Grev hakkı başta olmak üzere sendikal hak ve özgürlükler ‘OHAL’den istifade” edilerek yasaklanmıştır. Ülkede OHAL karanlığını yasalarda yaptıkları değişikliklerle kalıcı hale getirenler tıpkı

12 Eylül cuntacıları gibi, sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi verenleri hedef tahtasına koymuştur. Bu kapsamda KESK’e bağlı sendikaların üyesi 4 bin 284 kamu emekçisi sorgusuz, sualsiz işinden ekmeğinden edilmiştir. Ülkemiz sendikal haklar alanında dünyada en baskıcı,

en kötü sabıkaya sahip ülkelerden biri haline getirilmiştir.

Milyonlarca işçi-emekçi tüm dünyayı sarsan pandemi koşullarında bile “çarklar dönsün, sömürü devam etsin” denilerek çalışmaya mecbur bırakılmaktadır. Salgın hastalığın tespit edildiği koşullarda bile işçiler ‘kapalı devre çalışma sistemi’ denilen kölece uygulama ile

işyerinde çalışmaya zorlanmakta, can güvenlikleri yok sayılmaktadır.

12 Eylül darbesinin en temel hedeflerinden birisi olan iktidara biat eden tek tip insan modelinden bir toplum yaratma hedefi de AKP iktidarı tarafından devralınmıştır.

AKP 15 Temmuz darbe girişimini kendi otoriter-totaliter, tekçi, mezhepçi, dayatmacı, toplumu kutuplaştırıcı bir siyaset ile başkanlık sistemini inşa etmek için bir fırsat olarak kullanmışltır. OHAL sürecinde fiili tek adam rejimi kurumsallaştırılmış, parlamenter rejim özü itibariyle sona erdirilmiş,

tek adama göre uyarlanmış, Türkiye tipi başkanlık rejimi yürürlüğe sokulmuştur.

Eğitimden başlayarak tüm toplumsal yaşamı dinselleştirme uygulamaları hız kazanmış, okullar laik ve bilimsel eğitime açıkça meydan okuyan tarikatların, cemaatlerin cirit attığı alanlara dönüştürülürken temel bir insan hakkı olan anadilinde eğitim hakkına yönelik engeller ve

zorunlu din dersi dayatması ısrarla sürdürülmektedir. 4+4+4 eğitim sistemiyle dindar ve kindar tek tip bir nesil yetiştirilmenin adımları atılmış, 12 Eylül darbecilerinin kurdurduğu YÖK ile üniversitelerdeki tüm demokratik kanalların ve bilimsel düşüncenin önü tıkanmıştır.

İçte ve dışta uyguladığı savaş politikaları ile ülkeyi tam bir cehenneme çeviren AKP iktidarı, Kürt sorununun demokratik, barışçıl ve diyaloğa dayalı siyasal çözümü yerine bir kez daha silaha, çatışmalara, kayyum politikalarına sarılmıştır.

Darbeler ve darbecilerden hesap soracak olanlar  sivil darbe heveslileri değil, bu sömürü ve baskı düzenin çarklarına yem edilmek isten işçiler, emekçiler, demokrasi güçleri ve ezilenlerdir. 12 Eylül’ün izinden gidenleri durdurup, demokrasiyi, barışı, laikliği,

emeğin haklarını kazanmanın yolu bu güçlerin birlikteliğinden ve ortak mücadelesinden geçmektedir.

Emek ve Demokrasi Güçleri olarak olarak; örtülü veya aleni, postallı veya postalsız, modern veya post modern hangi sıfatla tanımlanırsa tanımlansın tüm darbelerin panzehiri olan emek ve demokrasi güçlerinin ortak mücadelesini örme konusunda üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeyi sürdüreceğiz.

12 Eylül’ün 41 yıldır sürdürülen karanlığında AKP politikaları ile şiddetlenen tüm saldırıları geriletmeye, barışı egemen kılmaya dönük laik, demokratik bir ülke temelinde halkların  eşit yurttaşlık talepleriyle, yeni bir demokratik anayasayı hayata geçirinceye dek

toplumsal muhalefetin tüm unsurlarıyla birlikte ortak mücadeleyi esas almaya devam edeceğiz.

KAHROLSUN 12 EYLÜL FAŞİST DARBESİ!

FAŞİZME VE DARBELERE HAYIR!

YAŞASIN EMEK, DEMOKRASİ VE BARIŞ MÜCADELEMİZ!”

yukarı çık
0
Paylaşım