Menu
RSS

ANSİAD Başkanı Akıncı: Depremi Bilimden Uzaklaşarak Kadere Bağlamak Doğru Değil

ANSİAD Başkanı Akıncı: Depremi Bilimden Uzaklaşarak Kadere Bağlamak Doğru Değil

Antalya Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ANSİAD) 2023 faaliyet dönemi 3. Olağan Toplantısı 28 Şubat Salı günü Akra Otel’te gerçekleşti. 

“Depremin Ekonomik ve Sosyal Etkileri” teması ile düzenlenen toplantı, Kahramanmaraş merkezli 11 ilimizde yaşanan deprem felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlarımız için bir dakikalık saygı duruşu ile başladı. Toplantının açılış konuşmasını yapan ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı

Akın AKINCI deprem bölgesindeki izlenimlerini üyeler ile paylaşırken ANSİAD İklim Değişikliği ve Çevre Çalışma Masası Başkanı Cem ARÜV, yapmış olduğu araştırmalarını üyelere anlattı. ANSİAD Fahri Üyesi Doç. Dr. Şükrü ERDEM ise depremin Türkiye ekonomisini nasıl etkileyeceği hakkında açıklamalarda bulundu.

“Deprem Bölgesinde Ticaretin Canlandırılması Gerekiyor”

Akın AKINCI yapmış olduğu açılış konuşmasında “Geçen hafta deprem bölgesine gittim. İskenderun’a oradan da Antakya’ya geçtim ve bir kere şehir yok olmuş. Sağlı sollu on binadan sekizi yıkılmış ve ayakta kalanların büyük bir kısmının da yıkılması gerekiyor.

Oluşumu bakımından tarihe geçecek iki büyük deprem üst üste yaşandı. Çok sayıda vatandaşımız bu depremlerde hayatını kaybetti. Birçok vatandaşımız mağdur oldu; hayatları ve umutları söndü.  Bölgede yaşam ve ticaret yok. İnsanlar o bölgeleri terk etmiş. İskenderun’da açık sadece bir tane fırın olduğunu öğrendim.

Maalesef vatandaşlarımızın büyük bir kısmını sahipsizlik içinde gördüm.  İlk önce deprem bölgesinde ticaretin canlandırılması gerekiyor. Psikologların dediği gibi birinci evre şok ve tepkisizlikti o geçti. İkinci evre farkındalık ve kızgınlık. Üçüncü evre kabullenme ve dördüncüsünde ise ‘ne yapacağız’ var.

Bu soruyu milyonlarca insan soracak. Bizlerde hep birlikte onlara yardımcı olacağız diye düşünüyorum” diye konuştu.

“Depremi Bilimden Uzaklaşarak Kadere Bağlamak Doğru Değil”

“Depremi bilimden uzaklaşarak kadere bağlamak doğru değil. Bilimden uzaklaştığımız taktirde sonuçları maalesef acı bir şekilde önümüze çıkıyor” diyen AKINCI, inşaat mühendisliğinde eğitim sisteminin önemine dikkat çekti ve yetkin mühendislik yasasının bir an önce çıkartılması gerektiğini söyledi. AKINCI,

“İnşaat sektöründe bizler konutlarda projelendirme yaparken hedef performansımız can güvenliğidir. Yani deprem yapmış olduğunuz yapıya hasar verebilir ancak hiçbir şekilde insan ölemez.  Burada 7.6  ile 7.8 arasında bir büyüklük ve ona denk gelen  10 ile 11 şiddetindeki bir depremden bahsediyoruz. 

Zaten 12 ve 13 şiddetinde gerçekleşen bir depremde dünyada sağlıklı bir yapı kalmıyor. Dolayısıyla yaşadığımız depremin şiddetinin ne kadar önemli olduğunu buradan çok rahat anlayabiliyoruz” şeklinde konuştu.

“16 Mart’tan Sonra Antalya’da Nasıl Aksiyon Alacağız?”

Akıncı, konuşmasına şu şekilde devam etti: “Antalya’da 15 Mart‘ta sezon açılacak ve otellere yerleştirilen vatandaşların bir şekilde barınma sorunu söz konusu olacak.  ‘16 Mart’tan sonra Antalya’da nasıl aksiyon alacağız?’ buna hazır olmamız gerekiyor.

Vatandaşlarımızın Antalya’da kaldıkları süre içerisinde bir yandan barınma ihtiyaçlarına yönelik bir yandan da istihdamlarına yönelik çalışmalar yapmalıyız.

“Türkiye de Kuraklık Sorununu Konuşmak Zorundayız”

“Türkiye de kuraklık sorununu konuşmak zorundayız” diyen Cem ARÜV, Antalya’yı besleyen su havzalarında şiddetli kuraklık yaşandığını söyledi. Meteoroloji Genel Müdürlüğünün geçtiğimiz günlerde güncelleyerek yayınladığı kuraklık haritalarını değerlendiren ARÜV, yaz aylarında su kıtlığı yaşanacağını,

yer altı su seviyelerinin düşeceğini, bölgenin iç kesimlerindeki tarımsal üretimde düşüşler yaşanacağını, Turizm sektörünün su ihtiyacını teminde sıkıntılar yaşayabileceğini ifade etti. Tarımsal üretimde yaşanacak düşüş sebebi ile gıda enflasyonu ile karşı karşıya kalınabileceği üzerinde duran ARÜV,

Turizm sektörünün de alternatif su temini teknolojilerine yönelmesi gerektiğini belirtti.

Türkiye fay haritasının MTA tarafından güncellendiğine dikkat çeken ARÜV, Antalya Körfezindeki deniz altı faylarının akademik olarak incelenmesi gerektiğini söyledi. ‘Geçtiğimiz günlerde Hatay’da gerçekleşen 6.4 büyüklüğündeki deprem Konyaaltı’ndaki konut alanlarında hissedildi.

Buradaki bazı insanlar deprem korkusu ile daha güvenli ilçelere taşındı. Geçmişte hızla büyüyen Antalya da, özellikle Antalya kent merkezi ve çevresini oluşturan yapılar Lara, Aksu çayı ve Boğaçayı’ndan alınan dere ve deniz kumu ile yapıldı.

Bu kapsamda Antalya da yıkılması gereken, ömrünü dolduran 7 ve 8 katlı çok sayıda bina var. Bu yapıların kentsel dönüşüme girip yeniden yapılması gerekiyor’ şeklinde konuştu. 

“Depremin Asıl Maliyeti Can Kaybıdır”

Doç. Dr. Şükrü ERDEM, yapmış olduğu konuşmada “Depremin asıl maliyeti can kaybıdır, ekonomik etki ikincil önemdedir. Ekonomik etkinin hesabı sanayi, ticaret ve tarımda hasar saptamalarının tamamlanması, işgücü kaybının belirlenmesi sonrasında daha iyi yapılacaktır” dedi.

ERDEM konuşmasına şu şekilde devam etti, “Bölgede tamamen yıkılan konut ve işyeri sayısı 700 bin civarında. Hükümet ilk yıl için 200 bin konut yapılacağını açıkladı, ancak henüz 1-2 yıllık dönemde depremzedelerin nerede ve nasıl yaşayacağı, kalan konut gereksiniminin ne zaman, nasıl karşılanacağı, yeni konutlarda,

orta hasarlı binaların güçlendirilmesinde maliyetin ne kadarının kamu tarafından üstleneceği belirsiz”.

“Deprem Ekonomiyi Bir Yol Ayrımına Getirebilir”

Konut, altyapı ve yardım maliyetlerinin 1,5 trilyon TL’yi bulabileceğinin altını çizen ERDEM, “Kamu bunun büyük bölümünü üstlense de iki yıllık bütçe olanakları dahilinde daha fazla vergi ve borçlanmayla bu maliyet karşılanabilir. Depremin GSYH’ya negatif yansıması %2-3 düzeyine çıkacaktır,

ama yapılacak harcamalar bu kaybın bir kısmını telafi edecektir. Dış ticarette çift yönlü olumsuz etki 10 milyar dolara yaklaşabilir. Önemli bir sorun bölgeden göçün bölgede üretimi, bölge dışında işsizliği artırması, konut ve kira sorununu şiddetlendirmesidir. Türkiye, depremi yüksek enflasyon,

konut sektöründe arz yetersizliği, kuraklığa bağlı tarım üretimi azalışı, ekonomide yavaşlama, yüksek cari açık ve zayıf döviz rezerviyle karşıladığı için deprem ekonomideki gerilimi artıracaktır. Bu anlamda deprem ekonomiyi bir yol ayrımına getirebilir.

Depremden yalnızca yapılaşma, kentleşme, afetlere hazırlık alanında değil, ekonomik model ve bölgesel kalkınma politikası alanında da ders çıkarılmalı ve ekonomik yapıdaki radikal dönüşüm gereksinimi görülmelidir” şeklinde konuştu.

Toplantı, ANSİAD Geçmiş Dönem Başkanı & Ekonomik ve Sektörel Çalışma Masası Başkanı Ergin Civan ile ANSİAD Fahri Üyesi Doç. Dr. Şükrü Erdem'in moderatörlüğünde interaktif formatta devam etti.

yukarı çık
0
Paylaşım