Menu
RSS

Birleşik Kamu-İş Çalışma Bakanlığı Önünde Düşük Ücret Zamlarını Protesto Etti

Birleşik Kamu-İş Çalışma Bakanlığı Önünde Düşük Ücret Zamlarını Protesto Etti

Birleşik Kamu-İş, kamu emekçilerine ve emeklilerine 2020’de yüzde 3,5+3, 2021’de ise yüzde 3+2,5 ve enflasyon farkı teklif edilmesini protesto etti. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın önünde bir araya gelen Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu ve

bağlı sendikalarımızla birlikte “Yüzdelik Dilimlerle Ücretli Kölelik Değil, Ekonomik Büyümeden Pay İstiyoruz !” pankartı açarak, sık sık “Sadaka Değil, Toplu Sözleşme”, “Bağımsız Sendika Özgür Toplu Sözleşme”, “AKP Güdümlü Sendikaya Hayır”, “AKP’ye Kul, Sermayeye Köle Olmayacağız”, “Toplu Sözleşme Hakkımız Grev Silahımız” sloganları attılar.

Basın açıklamasına  Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Mehmet Balık, Genel Sekreteri Mücahit Dede, Genel Dış İlişkiler ve AR-GE Sekreteri Doğan Altun, Eğitim-İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, Tüm Yerel-Sen Genel Başkanı Dr. Hakan Kıran,

Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Zekiye Bacaksız, Büro-İş Genel Başkanı Alay Hamzaçebi, Sendikalarımızın Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri, Sendikalarımızın Şube Başkanları, Yönetim Kurulu ve çok sayıda üye katıldılar.

Kamu Emekçilerine Kölelik Koşulları Dayatıldı!

Genel Başkanı Mehmet Balık, kamuoyuna şu açıklamayı yaptı:

 “Yandaş konfederasyona ve AKP iktidarına sesleniyoruz…

Sözde Toplu Sözleşme görüşmeleri; ekonomik krize, enflasyona, büyüme rakamlarına ve gerçekçi ülke koşullarına göre belirlenmediği ortadadır.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak; kamu emekçilerine ve emeklilerine 2020’de yüzde 3,5+3, 2021’de ise yüzde 3+2,5 ve enflasyon farkı teklif edilmesini şiddetle reddediyoruz.

Yaşam şartlarının ağırlaştığı, işsizlik ve pahalılık koşullarının mutfakları kavurduğu ülkemizde, doğal gaza, elektriğe, benzine, gıda maddelerine, ulaşıma vs. fahiş oranlarda zam yapılırken, Türk Lirası Dolar ve Euro karşısında erirken,

yurttaşların alım gücü günden güne azalırken AKP hükümeti,  kamu emekçilerine reva gördüğü bu zam oranlarıyla alay etmektir. Daha da kötüsü kamu emekçilerinin payına ekonomik olarak fazladan günlük yine 1 simit ve 1 çay parası hesabı layık görüldü. 

Memur-Sen Konfederasyonu Genel Başkanı, asla kamu emekçilerinin temsilcisi olamaz!

Sözde Toplu Sözleşme sürecinde resmi olarak imza yetkisine sahip tek konfederasyon olan Memur-Sen’in ne kamu emekçilerinin önceki sözleşmelerden gelen kayıplarını ne de krizin yüküne karşı emekçileri koruyacak bir maaş zammı ve

sosyal haklar talebini umursamadığını buçuklu rakam kazığı göstermektedir.

AKP'nin memur sendikası Memur-Sen, kamu emekçilerine kendi tekliflerinin yarısını dahi etmeyen zam teklifini kabul edecektir. Ancak her dönemde olduğu gibi bu dönemde de “kazanımlar sağladık” aldatmacası ile

emekçilerin gözlerini boyamak için ya buçuklu rakamları revize edecek ya da “satış sözleşmesi”ni imzalayacaktır.

Sendikal bürokrasinin ve yandaş konfederasyonların,  rakam kazığı yokmuş gibi davranılamaz.

Türk-İş ve Memur-Sen’in tavırları emekçilerden yana olmadı.  Biliyoruz ki biri satışı göstermesi açısından diğeri yandaşlığı sergilemesi açısından üstüne düşeni fazlasıyla yapmaktadır!

Ağustos ayında yaşadığımız kamuda iki büyük sözde toplu pazarlık “satış sözleşmesine” dönüşmüştür.

Hükümetin; kamu emekçilerine ve işçilerine, bir bütün olarak tüm yurttaşlara karşı bu kadar pervasız olmasının gücü bu iki konfederasyonun satış başarısıdır.

Yandaş konfederasyonlar kendi tekliflerinin bile arkasında duramamış, kamu emekçilerini ve işçilerini bir kez daha AKP’ye satmıştır. Grev hakkı olmadan oturulan sözde “Toplu İş Sözleşmesi” masası bu yıl orta oyunundan da öteye geçip, tam bir sirk çadırına dönüşmüştür.

Yandaş konfederasyon masadaki kirli pazarlığı örtmeye kapalı kapılar ardından yapılmak istenen satışı gizlemenin telaşına dahi düşmemiştir.

Yandaş konfederasyon ile AKP hükümeti kendi yazdığı tiyatro oyununu çok kötü oynamıştır. Adına “toplu iş sözleşme görüşmeleri” denilen,  hükümet ve yandaş konfederasyon arasında yapılacak olan “danışıklı görüşmelerden”

kamu emekçileri adına herhangi bir kazanım çıkmasını zaten beklemiyorduk. Zira ortada ne gerçek bir toplu iş sözleşmesi görüşmesi ne de toplu pazarlık masası bulunmaktadır. Her şey bir orta oyunundan ibareti ve öylede sonuçlandı.

O masada kamu çalışanlarını temsil edecek olan yandaş konfederasyonun, göbekten bağımlı olduğu hükümete karşı, en ufak bir direnç gösteremeyeceğini tüm kamu emekçileri önceki Sözde Toplu Sözleşme süreçlerinden iyi bilmektedir.

Türkiye, zor bir ekonomik kriz döneminden geçiyor. Enflasyon yükseliyor, paramız değer kaybediyor, vatandaşın satın alma gücü eriyor, ekmeği her geçen gün küçülüyor. 

Ülkedeki tüm çalışanların kemer sıkma politikasına kurban gittiği, işçinin ve kamu emekçisinin yaşam şartlarının zorlaştığı koşullar yaşanmaktadır.

Siyasal iktidarın bu ekonomik koşullarda kamu emekçilerine utanılacak bir zam verme teklifi ve cesareti yandaş konfederasyonun sessizliğinden ve göbek bağından kaynaklanmaktadır.

Hükümetin hiçbir zaman gerçekleşmeyen enflasyon hedefinin bile altında kalan bu önerinin tartışılacak bir yanı yoktur.

Ve diyoruz ki;

Ortaya çıkan bu durumdan AKP hükümeti ile emrindeki Memur-Sen sorumludur. Kamu emekçileri adına Sözde Toplu Sözleşme masasına oturan bu konfederasyon kendisini yetkili yapan AKP iktidarına teslim olmuştur.

AKP iktidarı ile yandaş konfederasyon arasında yapılan Sözde Toplu Sözleşmede tüm kamu emekçileri geçmişte olduğu gibi bugün de enflasyonun altında ezdirilmekle kalmadı, yüzdelik dilimlerle ücretli kölelik koşulları dayatıldı.

AKP hükümetinin ve yandaş konfederasyonun yüzdelik zam aldatmacasının ve Sözde Toplu Sözleşme görüşmelerinin sonlandırmasını; TİS’i ekonomik krize, enflasyona, büyüme rakamlarına ve gerçekçi ülke koşullarına göre belirlenmesini istiyoruz.

AKP hükümetinin övgülerini ve desteğini alarak sendikacılık yapanların buçukluk zamlarla kamu emekçilerini tekrar satması utançtır ve sendikal tarihe kara bir leke olarak geçmiştir.

Kamu emekçilerinin; 3600 ek gösterge talebine, vergi adaletsizliğine, zam talebine, kamu emekçilerinin ekonomik, mesleki, örgütsel ve sosyal haklarına çözüm getirilmelidir.

 Kamu emekçilerinin 2002 yılından bu yana karşı kaşıya kaldığı kayıplar yüzdelik zamlara göre değil taban aylığına gerçekçi enflasyon oranında iyileştirme yapılarak düzenlenmesini istiyoruz.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak; 2020-2021 yılları için açıklanan Sözde Toplu İş Sözleşme maaş zamlarıyla ilgili hükümlerini yeniden gözden geçirmeye ve zam oranlarının kamu çalışanlarının insanca yaşayacakları şekilde yeniden belirlemeye çağırıyoruz.”

yukarı çık
0
Paylaşım