Menu
RSS

Antalya CHP Başkan Adayı Duruk: Faşizmin Ampulünü Söndürmek İçin Adayım

Antalya CHP Başkan Adayı Duruk: Faşizmin Ampulünü Söndürmek İçin Adayım

Antalya CHP’de ilçe kongrelerinin tamamlanmasından sonra ilçe başkanlıkları için adaylık açıklamaları peş peşe yapılmaya başlandı. CHP Konyaaltı İlçe Başkanlığı’na aday olduğunu açıklayan Onur Duruk, oldukça vurgulu bir konuşma yaptı.Özgeçmişini kısaca anlatan Duruk,

CHP Antalya milletvekili Deniz Baykal’a sağlık diledikten sonra maden işçilerine de selam gönderdi.

Liyakat

Konuşmasının ana eksenini liyakat üzerine kurgulayan Onur Duruk, liyakat sözcüğünün bugüne kadar kötü kullanıldığını, bugünden sonra el birliği ile bunun doğru altlığını oluşturmak gerektiğini belirtti.

Duruk konuşmasında şunlara değindi:

“Liyakat, zaman ister, yıllarınızı ister sizden... Yeri gelir eşinize, yeri gelir çocuğunuza, yeri gelir işinize, yeri gelir dostlarınıza ayıracağınız zamanı çalar sizden. Hesabını veremeyeceğiniz bir zamandır bu çoğu zaman. Açıklayamadığınız.

Liyakat Emek ister, emekse alın teri ister, o ter yeri gelir 70 derece asfalta, yeri gelir tarlaya, yeri gelir apartman boşluklarına, yeri gelir bayrağa, yeri gelir meydanlara düşer.

Ve size ancak ve ancak bir kuru teşekkürle ya da belki de sandıklar açıldıktan sonra rakamlarla döner..

Liyakat, acımasızdır. Sizin mümkünse bir kere bile olsa yenilmenizi ister. Yenilmeden, yenilgileri hissetmeden, ders çıkarmadan yenemeyeceğinizi, şans eseri yenseniz de bunun zafer olmadığını anlamanızı ister. Zaferin bir an değil, süreç olduğunu öğrenmenizi bekler.

Liyakat, kararlılık ister. Defalarca yenilirsiniz, tekrar kalkmanızı bekler sizden. Az önce bahsettim ya emeğiniz sandıklardan size dönsün diye beklersiniz...

İşte o çoğu zaman dönmez. Liyakat sizden bunu yaşamanızı ister, bunu yaşamanıza rağmen kararlılıkla ertesi gün çalışmaya devam etmenizi bekler.

Liyakat, güven ister, hem de karşılıksız, pazarlıksız güven. Liyakat, siz düştüğünüzde çevrenizde size el uzatıp kaldıracak dostlar ister.

Sizin de böyle bir yol arkadaşı olmanızı bekler. Kimin sıkıntısı varsa, sadece seçim zamanı değil, koşmanızı, çabalamanızı, çözüm olmanızı, olamıyorsanız da orada o çaresizliği paylaşmanızı bekler.

Liyakat çelik gibi sinir ister, birilerinin hesabını bozarsınız, birilerinin hiç yoktan işine de gelmeyebilirsiniz hani. Size, çelme takarlar, belki de hakkınızda doğru olmayan sözler sarf ederler.

Yarın, bunu yapanlarla gerçek düşmana karşı beraber yürüyeceğinin farkında olmanı bekler liyakat senden. Bu büyüklüğü senin sırtına atıp yutkunmanı bekler, sessizce kafanı çevirip yürümeye devam etmeni ister.

Gençlik Ve Liyakat Birlikte Ele Alınmalı

Liyakattan sonra bir de gençlik çok konuşulur oldu bu zamanlarda. Bütün bu anlattıklarımızdan sonra, O işte tek başına hiç bir şey ifade etmemektedir. Liyakat ve gençlik, Bir ve sıfır gibi.

Önce liyakat gelmedikten sonra gençlik tek başına kocaman bir sıfır. Ancak kesinlikle unutmamak gerek ki biri on yapan da o sıfır.

Zaten misyonumuz da vizyonumuz da ancak ve ancak bizden sonra liyakat sahibi gençler yetiştirmektir. Bunu hedeflemeyen, bunun için gerekli ortamı hazırlamayan hiç bir yapının başarı gibi bir derdi ve şansı yoktur.

Sandık Arasında Değişim Yaşanmaz

Değişim, ne yazık ki her zaman olumlu sonuçları olan bir süreç değildir. Daha da önemlisi bir sandığın kapanıp tekrar açılması arasındaki zamanda değişimi tesis edemezsiniz. Bu bir yanılgıdır. Bu bir ilüzyondur.

Çehrelerin değişmesi bugün birilerini tatmin ediyorsa işte bugün Sayın İlçe başkanım İlhan Buğdaycı sorumluluk sahibi bir adım atarak bu talebin de önünü açmayı bilmiştir.

Ancak biz değişimi değerli kılanın, başarıya ulaştıracak olanın geçmişten geleceğe bir güç birliği, emek birliği olduğunun farkındayız. Kucaklayıcılığımız buradan güç alıyor. Gerçek değişim ancak liyakat sahibi gençlerle olur. Ve bu süreç ancak ve ancak liyakat kelimesinin altını doldurabilenlerle gerçekleştirilebilir.

Burada konuşurken, bana bakan yüzlerin üzerinde gözlerimi gezdirirken şunu daha iyi anlıyorum ki hepsiyle en az bir anım var, bu bir servet değerinde. Ve bana bizimkinin bir yol hikayesi olduğu izlenimini veriyor. 

Yılmaz Güney'in Yol filmindeki gibi bir yol hikayesi bizimki. Birbirinden farklı yüzlerin, coğrafyaların, kaderlerin kesiştiği bir yol hikayesi. Mücadeleyle, kesinlikle emekle, terle, gözyaşıyla yenilgiyle, başarıyla, hüzünle, sevinçle yoğrulmuş bir yol hikayesi.

Bazen yüzlerce kişiyle, bazen sadece iki kişiyle başbaşa katedilen ama asla yalnız kalınmamış bir yol.

Bizim yolumuz uzun ama gittiği yeri merak edenler, o yolun geldiği yönü merak edenler, Mustafa Kemal Atatürk'ün, İsmet inönü'nün, Bülent Ecevit'in, Deniz Baykal'ın, Kemal Kılıçdaroğlu'nun yol hikayelerine bakabilirler.

Bugün, kırmızıydı beyazdı derken birbirini istemeden de olsa üzen, kıran sevgili yol arkadaşlarım. Unutmayınız ki biraz önce bahsettiğim yol hikayelerinin kahramanlarının da siyaseten karşı karşıya geldikleri, aynı sandıkta yarıştıkları oldu.

Ancak yürüdükleri yol hiç değişmedi. Devrim aşkları, aydınlık tutkuları hiç sönmedi.

Biz biliyoruz ki artık, ne Türk ne Kürt, ne Sünni ne Alevi, ne Hristiyan ne Yahudi ne ateist, ne kırmızı ne beyaz tek başına bir şey ifade etmemektedir. Beraber, omuz omuza bu yolda, kararlılıkla yürümeye sizleri davet ediyorum.

Bunu yapabilecek siyasi kültür de, siyasi geçmiş de, siyasi tecrübe de bizde mevcuttur. Bu yolda ilk adımı atıyorum.

Başarı için, İktidar için, Faşizmin Ampulünü bir daha yanmamak üzere söndürmek için Cumhuriyet Halk Partisi Konyaaltı İlçe Başkanlığı'na adayım.

Gelin bu yol hikayesini bir başarı hikayesi yapalım. Gelin iktidara beraber koşalım. Gelin çocuklarımıza aydınlık bir yol açalım.

Konuşmamı Dünya şairi Nazım Hikmet'in şu satırlarıyla tamamlayacağım,

Eğer;

Hak haksızlıktan yüce,

Sevgi nefretten üstün,

Aydınlık karanlıktan güçlüyse,

Çaresi yok usta,

BİZ KAZANACAĞIZ !!!”

yukarı çık
0
Paylaşım