Menu
RSS

Antalya CHP Gençliği İkinci GAF’ını Yaptı

Antalya CHP Gençliği İkinci GAF’ını Yaptı

CHP Antalya İl Gençlik Kolları tarafından düzenlenen Gençlik Akdeniz Forumu (GAF) ikincisi Konyaaltı Belediyesi Feslikan Salonu’nda yapıldı. CHP Antalya İl Başkan Yardımcısı Doğukan Demirkaya’nın moderatörlüğünü yaptığı toplantıda ilk konuşmacı İl Başkanı Mustafa Erdem oldu.

Hiç Gaf Yapmadan Çalışacağız

14 yıldır fiilen hayata geçirilenlerin yasallaştırılması için milletin önüne referandum getirildiğini söyleyen Erdem, komşuları içerisinde parlamenter sistemle yönetilen tek ülke olmasına rağmen ülkeyi bölmeyi hedefleyenler tarafından dayatılan referandumda halkın cumhuriyete, parlamenter sisteme ve demokrasiye sahip çıkacağına olan inancını dile getirdi.

Erdem konuşmasında “Özellikle bu süreçte sizlerin son derece bilgili, birikimli, ne istediğini bilen bir çalışma yöntemini uygulamamız gerekiyor. Alanda yaptığımız çalışmalarda gördüğümüz odur ki insanlar son derece samimi.

Halk 14 yıldır bu ülkeyi yöneten anlayış her istediğini yapabilen ama buna rağmen ülkenin tapusunu isteyen bir anlayışı asla izin vermeyeceğiz demekteler. 14 yıldır bu ülkeyi yöneten anlayış bu kez ülkenin tapusunu istemekte.

Bu tapuyu gençlerimiz ve kadınlarımız hiç gaf yapmadan çalışarak vermeyeceğiz” dedi.

En Çok Gençler Hayır Diyor

Erdem’in ardından kürsüye gelen İl Gençlik Kolları Başkanı Musa Gül, GAF’ın birincisindeki konuklarının uğradıkları saldırıları hatırlatarak, “Elbette bizler de onlardan geri kalmadık, insanca yaşam mücadelesini hakaret sayanlar tarafından ifadelere davet edildik.

Ben de dahil olmak üzere yönetim kurulumuzdan arkadaşlarımız, daha önce önemli görevler üstlenmiş olan yoldaşlarımız da benzer muamelelere tabi tutuldular. Gönlümüzün zengin olduğunu fark etmiş olmalılar ki para cezaları verdiler.

Baktılar ki böyle bir sonuç elde edemeyecekler manevi olarak saldırmaya başladılar. Nasıl mı?

Başkanlık Sistemi diye bir şey getirdiler karşımıza dostlar. Ve ne kadar acıdır ki, bugüne kadar gençler için ancak biber gazını, müdahaleyi, gezi direnişini ifade edebilen iktidar, acılar ve ölümlerle dolu politikalarına gençleri de dahil ettiler.

Başkanlık sisteminin içerisine 18 yaşında vekil olmak gibi, bir düzenleme getirdiler.

Şimdi sormak istiyorum, bu düzenleme ile Ali İsmail Korkmaz'ı vekil seçebilecek misiniz? Yaşasaydı bu yıl 18 yaşında olacak olan Berkin Elvan'ı vekil seçebilecek misiniz?

Bizleri kandırmaya çalışmayın. Gençler olarak neyin ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Mecliste bırakın 20 yaşını, 30 yaşın altında bir elin parmağı kadar vekil olmadığını da biliyoruz.

Ülkenin rejim meselesini, gençlerin yaşına indirgemeye çalıştığınızı çok iyi biliyoruz.

Ama memnuniyetle ifade edebilirim ki, Anayasa değişiklikleri ile ilgili çalışmalarımızda, bu metne en çok gençlerin hayır dediğini görüyoruz. Kardeşlerimizle konuşmaya başladığımız anda, belki bizim kadar inanmış bir edayla "Hayır" dediklerini görüyoruz.

Daha hiçbir şey anlatmadan onların kararlılıklarını anlayabiliyoruz. 16 Nisan akşamı, bir bahar akşamında göreceksiniz ki, gençliğin dinamizmi ve lokomotifinde aydınlık geleceğimizi "Hayır"la belirlemiş olacağız.

Bizler kendisini bu vatana borçlu hissedenler, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e borçlu hissedenler, her türlü darbeye, ambargoya, yasaklara rağmen durmadan çalışanlara borçlu hissedenler olarak, hiçbir tereddüt olmaksızın ilerleme bayrağını taşımaya devam edeceğiz.

Sözümüz var daha 10 yaşında Ankara patlamasında vefat eden Muhammet Veysel Atılgana, Malatya gençlik kollarındaki mücadele arkadaşlarımıza, Sokak ortasında katledilen yol arkadaşımız Abdullah Cömert’e sözümüz var.

Savaşların, acıların, yoklukların geride kalacağı çocukların ölmediği bir Türkiye'yi inşa edeceğiz ”dedi.

Türkiye’nin Umudu CHP’dir

Katılımcı demokrasi üzerine konuşma yapan Umut Oran ise katılımcılığın neden gerekli olduğunu çeşitli örnekler vererek anlattı.

Oran “Çoğulcu ve eşitlikçi demokrasiden yana olduğumuz için bugün başkanlığa Hayır diyoruz mevcut sistemde memnun değiliz.

Bu parlamenter sistem 1980 döneminin 82 anayasası, siyasi partiler yasası, seçim yasası, seçim barajı, siyasi ahlak etik yasası, Türkiye Büyük Millet Meclisi için çalışma biçimi, bunların hepsinin değişmesi gerekiyor.

Bunların hepsinin aslında 21 yüzyıl doğru ilerlemesi gerekiyor. Bu şuna benziyor; çıkıyorsunuz bir araca bineceksiniz, aracın kaportası ve benzeri her şeyi görünüşte dört dörtlük ama kaputu bir kaldırıyorsunuz 1980 model Anadol motor.

Motor Türkiye'yi bugün çağdaş uygarlık seviyesine taşıyamıyor. Bizim aslında yapmamız gereken buralarda reformların gerçekleştirilmesi.

Mustafa Kemal Atatürk'ün bize muasır medeniyet diye gösterdiği hedef de Batı'nın uyguladığı bizim insanımız için çalışan bir demokrasiyi inşa etmemiz lazım. Bugün neyi tartışıyoruz?

Bu 1980 model siyaset tarzını bile iktidar daha da geriye götürmek istiyor, ortaçağa götürmek istiyor.

Aslında dayatılan tek adam rejimi bir anlamda Türkiye'nin Orta Çağa gitmesi demektir.

Ben bir siyasetçi olarak vatandaşlara gittiğimde Türkiye'nin daha da ileriye gitmesi için neler gerekiyor onu konuşmam gerekirken başkanlık gibi bir meseleyi konuşmaktan üzülüyorum.

Türkiye'nin çok büyük sorunlar var bir anlamda her tarafta yangın var işsizlik var.

Mevcut iktidar bu yangını söndürmesi gerekirken bu yangına körükle gidiyor. Biz 16 Nisan için Hayır diyoruz ve 16 Nisan'da da hayır sonucun çıkartmak zorundayız. Bunun başka bir yolu yok.

Özellikle hedef kitlemiz 8 milyon genç oy kullanacak ilk defa. Bunu gençlerimize çok iyi anlatmamız lazım ve sandığa gitmeyi mutlaka gerçekleştirmek gerekiyor.

Antalya'da 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında sandığa gitmeyenlerin sayısı yüzde 27, İstanbul'da yüzde 30, Türkiye ortalaması yüzde 20,6.

Her 4 kişiden bir kişi sandığa gitmemiş, bundan hepimiz sorumluyuz, Sadece İl Başkanı Sadece genel merkez sadece milletvekilleri değil hepimiz bundan sorumluyuz.

Hiçbir genç bedel ödeyen, mitinglerde ipi toplayan, bayrak asan hiçbir genç arkadaşım bugün bir belediye meclis üyesi değil, ilçe başkanı değil, İl Başkanı değil, milletvekili de değil, Parti Meclisi'nde değil.

Nasıl olur böyle bir şey işte bunu düzeltmemiz lazım. Rahmetli Bülent Ecevit'in söylediği gibi gençlik kolları yan kol değildir. Gençlik Kolları bu partinin öz kolludur, öz evladıdır.

İşte bir karar alma mekanizmalarında ne zaman bu evlatlarımıza sahip çıkarsak İşte o zaman gerçek demokrasiyi Türkiye'de ortaya koyabiliriz.

Gelelim kadın kollarına, eğer biz kadınlar gelsin diyorsak, eğer kadınlar birleşirse dünyayı ayağa kaldırır diyorsak, karar alma mekanizmalarında kadınların da olması lazım.

Şu anda Türkiye büyük bir tehdit altında bu tehdidi bertaraf edeceğiz. 16 Nisan'da hayırlı çıkartacağız. Ama işimiz orada bitmiyor. Asıl işimiz 17 Nisan sabahı bu ülkeye halk için işleyen bir demokrasiyi sunmak, inşa etmek olacaktır asıl işimiz o.

Oda nereden geçiyor? O da iktidardan geçiyor, yani 17 Nisan günü Cumhuriyet Halk partililer olarak hiç korkmadan, hiç çevirmeden ya iktidar ya iktidar diyeceğiz. Bunu yaparken de işte asıl devrimi kendi parti içimizde yapacağız.

Katılımcı, çoğulcu, her karar alma mekanizmasında eşitlikçi şekilde hem gençlerimiz hem kadınlarımız hem herkes Türkiye'ye, diğer siyasi partilere örnek olacak şekilde uygulamaları bir an evvel koymamız gerekecektir.

İşte o andan itibaren topluma güven vereceğiz. İşte o zaman topluma güven vereceğiz. işte o zaman halk CHP alternatif diyecek. Türkiye çaresiz değildir, alternatifsiz değildir, ümitsiz değildir.

Türkiye'nin umudu Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi'nin de umudu gençliktedir.

CHP İstanbul milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi ise yaptığı konuşmada, ülkemizdeki kadının gelişim seyrini anlattı. Anadolu’nun asıl yapısının kadın erkek eşitliğinin yaşandığı dönemler olduğunu, Osmanlı’nın çöküş dönemine kadar bunun sürdüğünü söyledi.

Kurtuluş Savaşı sonrası ise Mustafa Kemal Atatürk tarafından yapılan devrimler sayesinde kadının önemli kazanımlar elde ettiğini anlattı.

Evet Diyenler Diktadan Yana Olanlardır

Son konuşmacı olarak kürsüye gelen CHP Ankara milletvekili Hakkı Süha Okay ise önümüzdeki referandumun dikta mı yoksa demokrasi mi tercihi olduğunu söyledi.

Okay mevcut iktidar sözcülerinin cumhuriyet kelimesi üzerine spekülatif söylemler içerisinde olduklarını belirterek, asıl sorunun cumhuriyet kelimesinde değil laik cumhuriyet tanımlamasındadır dedi.

Okyay şunları söyledi; “Sorun laik cumhuriyet kelimesinde. Onu içlerine sindiremiyorlar. Laiklik ise Türkiye Cumhuriyeti'nin kilit taşıdır, onu çekerseniz hem hukuk sistemi, hem demokrasi, hem Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ortadan kalkar.

Cumhuriyet kelimesinin temel saldırının nedeni de budur. Mevcut siyasal kadronun Cumhuriyet anlayışıyla bizim Cumhuriyet anlayışımız farklıdır”

AKP sözcüleri tarafından sistem ve rejim kelimeleri üzerine spekülasyonlar yaptığını ifade eden Okyay konuşmasını şöyle sürdürdü; “Rejimin temel ayıracı egemenliğin tek elde mi toplanacak yoksa paylaşılacağı mıdır.

Eğer egemenlik tek elde toplanıyorsa diktatörlüktür, despotizmdir. Eğer egemenlik paylaşılıyorsa yasama, yürütme, yargı olarak, demokratik bir rejimdir. Bir algı yaratmak istiyorlar ve bu algıya dayanarak da Türkiye'deki rejimi değiştirmek istiyorlar.

Bugünkü gelinen noktanın temel nedeni 2010 yılında yapılan 12 Eylül referandumudur. O referandum sonrası yargı bugün terör örgütü diye nitelendirdikleri fetö'nün eline geçti, ortağının eline geçti.

Böylelikle yargıyı ele geçirenlerin içinde bulunanların bugün yaklaşık 4000 tanesi gözaltına alındı ve yargılanıyor. Bunların birçoğu ile aynı okulda okumuş ve mezun olmuş olmanın utancını taşıyorum.

Bu ülkede hakim olacaksın, savcı olacaksın ama bir meczubun peşine takılacaksın. Meczuptan aldığı talimatla karar vereceksin. Bu vicdana ve insanlığa sığmaz. İşte o süreç 15 Temmuz'da getirdi.

Hani sürekli kandırılan, aldatılan kaldırıldığında ve aldatıldığında ise Allah'ım ve milletim beni affetsin diyen bir Cumhurbaşkanımız var ya. Göz göre göre Türkiye'yi bu noktaya taşıdılar.

Bu kadar çok kandırılan bir yapıya Türkiye’yi teslim etmek istiyorlar. Olmayacak, olması da mümkün değil. 2014 sadece yargı bağımsızlığı adına yargıda referandum değişikliğinde tek başımıza mücadele ettiğimiz de yüzde 42 sonuç çıkmıştır.

Bugün bileşenlerimiz o kadar çok ki.

Bu kez halkımız kesin karar vermiştir buna hayır diyecektir. Bundan hiç endişem yok. Buradaki tercih demokrasi mi dikta mı tercihidir. Hayır diyenler demokrasiden yana olduklarını söyleyecekler, Evet diyenler diktadan yana olduğunu söyleyecekler.

Bizim tercihimiz her zaman demokrasi olacaktır. Bu demokrasi mücadelesi kararlılığımızdan hiçbir şekilde vazgeçmeyeceğiz, bu kararlılığımızı da ısrarla sürdüreceğiz.

CHP İl Başkanı Mustafa Erdem, CHP Antalya İl Gençlik Kolları Başkanı Musa Gül, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı Umut Oran, CHP İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi,

CHP Ankara milletvekili Hakkı Süha Okay’ın konuşma yapıkları toplantıya CHP Antalya Milletvekili Niyazi Nefi Kara, CHP İl Kadın Kolları Başkanı Nilüfer Deveci, CHP Kumluca İlçe Başkanı Kemal Bilal Öner, CHP Kemer İlçe Başkanı Erdem Cesur,

CHP Konyaaltı İlçe Başkanı İlhan Buğdaycı, CHP Nevşehir İl Başkanı, geçmiş dönem CHP milletvekilleri ve çok sayıda partili katıldı.

yukarı çık
0
Paylaşım