Menu
RSS

Antalya CHP’de Neler Oluyor? (1) CHP’li Belediyelerden Muratpaşa

Antalya CHP’de Neler Oluyor? (1) CHP’li Belediyelerden Muratpaşa

Yazı dizimizin duyurusu yapıldıktan sonda epey sayıda CHP’li arkadaş ne zaman başlayacağımızı sorup durdu. Gazetemiz Kaktüs haftalık olduğu için ben de her hafta bir konuyu ele alarak yazı dizisini başlatmayı uygun bulmuştum. Acil bir gelişme olursa da araya giren bazı yazılar da olabilir.

Her şeyden önce Antalya’da seçimle gelmiş belediye başkanlarının sosyal demokrat yapısı yani önce siyasi duruşu ve belediye başkanı olduktan sonraki bu siyasi duruşlarını ne ölçüde koruyorlar ona bakalım.

Bildiğiniz gibi sosyal demokrat belediyeciliğin en temel kuralı, halkçı olması, halkla içiçe olması, ‘kibir’, ‘şatafat’ içinde olmamaları, belediyede görevlendirmelerde liyakatı önde tutmaları, belediyeyi yönetirken şeffaf olmaları,

ihale ve ruhsat tadilatlarında kişileri değil halkı ve haklıyı gözetmeleri, bağlı bulunduğu partinin örgütünü kendi üstü olarak kabul etmeleri vb. beklenir.

Bu konuların içeriğini tek tek ele alarak kafanızı şişirmek istemiyorum. Önemli olan burada temel olarak sıraladıklarımızın hangisini Antalya’da seçilmiş CHP’li belediye başkanlarının uygulayıp uygulamadıkları önemli.

Antalya’da seçilmiş belediye başkanları arasından ilk ele alacağım belediye başkanı Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal olacak.

Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal’dan niye başlıyorsun da diğerlerinden başlamıyorsun diyenlere şu kısa yanıtı vereyim.

Bilindiği gibi CHP tabanı arasında belediye başkanlarının en temel özelliği olarak “örgütten gelmesi” olarak görülmekte. Bu temel beklenti o kadar yoğun ki partililer sanıyorlar ki örgütten gelen belediye başkanı partililerine karşı çok yakın davranır,

ilçenin sorunlarını sosyal demokrat bir anlayışla çözer, kibirli olmaz, şatafattan uzak durur, liyakata önem verir.

Bu tür beklentileri uzatabiliriz de daha. Ama örgütten gelme CHP tabanı için çok önemli kıstastır.

Şu seçimler de yani 31 Mart 2019’da seçilen CHP’li belediye başkanları arasında kıdemli olan Ümit Uysal’dır. Çünkü gerek Kumluca Belediye Başkanı Mustafa Köleoğlu, Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen,

Finike ve İbradı Belediye Başkanları da örgütten gelmeler ama onlar daha yeni seçildiler ve süreçte nasıl bir tavır sergileyecekler göreceğiz.

Gerçi Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Ümit Uysal’a nazaran belediye başkanlığı deneyiminde daha ustadır ama parti tabanı uzun süredir Böcek’i “örgütten gelen” bir belediye başkanı olarak görmediler.

Neyse bu Muhittin Böcek değerlendirmelerine daha sonra ileriki yazılarımızda değineceğiz, o yazılarda genişçe değerlendiririz.

Gelelim Ümit Uysal’a.

Ümit Uysal zamanında il başkanlığı yapmış, uzun süredir de partide olan gerçek bir CHP’li. O konuda bir sıkıntı yok. Onun için Uysal örgütten gelen bir belediye başkanı ünvanı için ideal görünüyor.

Peki uygulamaları acaba gerçekten “örgütten gelme” kavramının içine sığıyor mu ona bakalım.

Sosyal demokrat olmanın temel olgularından biri belediye çalışanları açısından belediye başkanın takındığı tutumda şekillenir. Belediyedeki memurlarla yapılan sözleşmelerde önemli artışların olduğu bir ortamda işçiler için ne beklenir.

Onlara da en uygun artışları sağlamak. Halbuki öğrendiğimiz kadarıyla işçilerle yapılan sözleşmelerde belediye başkanının ücret artış oranını %1 (yüzde bir) olarak sunması nasıl yorumlanmalı?

İkincisi belediyede çalışan taşeron işçiler açısından Uysal’ın tam bir aymazlığını gösteren bir uygulamaya bakalım. Yılbaşı, Bayramlar, hatta ve hatta 1 Mayıs İşçi Sınıfının Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü nedeniyle memurlara ve

sendikalı işçilere yaptığı ödemeleri taşeronlara çok görmekte. Bunu da sol düşünceli bir belediye başkanı yapıyor? Hayret????

Sosyal demokratlık sadece lafta değil uygulamada da olmalı değil mi?

Ben burada bu konulara değinirken sakın yanlış anlaşılmasın. Partililerin seçtikleri insanları daha iyi değerlendirmeleri gerektiği üzerinde duruyorum. Yoksa ben ne Sayıştayım, ne Hakimim, ne de müfettişim. Yargılama yapmıyorum, tespit yapıyorum.

Gelelim örgütten gelen bir belediye başkanı kavramının ikinci yanına;

Partinin temel kurallarından birisi nedir? Belediye başkanı bağlı bulunduğu partinin iilçe örgütünün üzerinde kendisini görmemesi gerektiği. Allahını severseniz hangi CHP’li belediye başkanı kendini örgütten üstün görmüyor?

İlçe seçimlerinde ve il başkanlığı seçimlerinde Ümit Uysal’ın nasıl yönetimlere adam belirlediğine hepimiz şahidiz. İlçe ve il yönetimlerine belediyede çalışanları alırsanız nasıl bir saçmalığın yaşandığını da görürsünüz.

Kişi ilçe yönetiminde ve bu demektir ki belediye başkanının üstü. Kişi il yönetiminde belediye başkanın üstü. Örgüt önce gelir ya, ama kişi belediyede çalışıyor ve ikili oynuyor. Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık misali.

“Örgütten gelen belediye başkanı” nitelemesi burada nasıl işler peki? Önce örgüt sonra belediye. Uysal diyebilir ki yahu tek ben mi bunu yapıyorum da beni eleştiriyorsun. Hayır, elbette diğer belediye başkanlarının değerlendirmelerinin sırası geldiğinde onları da bu şekilde eleştireceğim.

Bu konuda Uysal’ın tavrının ne olduğunu partililer öyle yakından biliyor ki uzun uzadıya anlatmaya gerek yok.Bu konuda Uysal’ı daha çok eleştiririm, çünkü kendisi ili başkanlığı yapmış ve bu örgüt kurallarını herkesten iyi bilmesi gerek.

Örgütü en iyi bilen ve bu konuda epey kitap okuyup yutmuş birinin önce eleştiriye muhatap olması doğal değil mi?

Uysal’ın diğer bir handikapına gelince; Herhangi bir olumsuzluk konusunda Uysal’la konuştuğunuzda ilk savunma hazır: “Benim Haberim Yok” Bir belediye başkanının kendi belediyesi içinde yaşanan bir olumsuzluktan haberi yoksa

nasıl bir yönetim sergiliyor dersiniz. Bir kıvırtma yöntemi mi yoksa savunamayacağı bir konu olduğunda mı böyle söylüyor ona siz karar verin.

Muratpaşa Belediyesine işçi alımlarında partililerden önce başka partililerin insanları niye alınır hep merak ederim. Oysa ki CHP’yi belediye başkanlarının o koltuklara oturmasının temel dayanağı CHP’lilerin verdikleri oydur.  

Öte yandan Uysal belediye başkanı olduktan sonra mıdır nedir, “yaşa Padişahım, En Büyük Sensin" şeklinde tavır koyanları, kendine yağ çekenleri el üstünde tutar oldu. Hani Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu diyor ya kibirden uzak durun,

şatafattan uzak durun diye, inadına mı yapıyor ne anlamak istiyorum bu tutumunu. Ama inanın bir türlü anlayamıyorum. Kendine sosyal demokrat diyen bir kişinin bu tutumu ilginç.

Keza Muratpaşa Belediyesi’ne alınacak veya alınan kişiler hakkında, meclis üyelerinin tutumları hakkında, birim müdürlerinin takındıkları tavırlar hakkında, 31 Mart’taki yerel seçimde “en çok oyu ben arttırdım” demenin ne anlama geldiğini, çok özel “turunç Masa” hakkında ve

Muratpaşa Belediyesi’nin basın biriminde neler yaşandığını da gelecek haftaya bırakalım. Yazı uzun olunca sıkılırsınız sonra.

yukarı çık
0
Paylaşım