Menu
RSS
AFAD Duyurdu: Antalya'da Deprem!

AFAD Duyurdu: Antalya'da Deprem!

Antalya'nın Kaş ilçesinde 3,9 ...

PSAKD Akdeniz Bölge Sorumlusu Arslan: Kocagöz’ün Tutuklanması AKP’nin Bir İntikam Planı Olarak Görünüyor

PSAKD Akdeniz Bölge Sorumlusu Arslan: Kocagöz’ün T…

“AKP ve onun sözünden çıkmayan...

CHP: İktidarın Demokrasi Anlayışı İşte Tam Budur; Kepez Belediye Başkanı Şok Bir Kararla Tutuklandı

CHP: İktidarın Demokrasi Anlayışı İşte Tam Budur; …

Antalya’nın Sarısu teleferik h...

Başkan Böcek: Teleferikteki 25 Kabinde 184 Vatandaşımızı Kurtarma Çalışmaları Sürüyor

Başkan Böcek: Teleferikteki 25 Kabinde 184 Vatanda…

Antalya'da 1 kişinin öldüğü 2'...

Başkan Muhittin Böcek: Daha Nice Bayramlarda Hep Beraber Olmak Dileğiyle

Başkan Muhittin Böcek: Daha Nice Bayramlarda Hep B…

Antalya Büyükşehir Belediye Ba...

Prev Next

CHP Antalya Milletvekili Akaydın İlçe Belediyelerini Eleştirdi

CHP Antalya Milletvekili Akaydın İlçe Belediyelerini Eleştirdi

Antalya Belediye İş Sendikasının 11.Olağan Genel Kurulu’nda bir konuşma yapan CHP Antalya Milletvekili Prof. Dr. Mustafa Akaydın, hükümete eğitim, ekonomi ve dış politika üzerinden yüklendi.Ülkenin duvara tosladığını belirten Akaydın

“Gerek dış politikada, gerek iç politikada, gerek ekonomide, gerek demokraside, insan haklarında, ülkemiz kanun hükmünde kararnamelere sığınarak tam bir otokrat rejim haline dönmüştür.

Bunu benim Genel Başkan Yardımcım Bülent Tezcan çok daha güzel ve özlü bir şekilde ifade etti, aynısına katılıyorum ama mikrofonda ifade etmiyorum Türkiye'yi germemek için” dedi

NATO ile Türkiye arasında yaşanan krize değinen Akaydın; “İki gün önce NATO'da yaşadığımız kriz belli. Amerika Birleşik Devletleri'nde New York'taki mahkemelerde yaşanan kriz süreci belli.

Bunların hepsinin Türkiye'ye ciddi anlamda, siyaset anlamında bir takım etkileri olacağı ortada, sonuçları yaratacağı ortada ve bundan dolayı da dolarında zıplayacağı, emekçinin de emeklinin de daha yoksullaşacağı ortada.

Buradan nasıl çıkarız? Buradan elbette ki insan haklarına, demokrasiye, barışa, emeğin özgürlüğüne daha çok önem veren siyasi kadrolarıyla çıkarız.

Böyle kadroları yaratmak zorundayız. Bu sadece Cumhuriyet Halk Partisi'nin sorunu değil, hepimizin sorumluluğudur” dedi.

Sorumluluk Sadece Siyasetçiler de Değil

Akaydın toplumun her kesiminin ülkenin her kesiminin olumsuzluklara karşı mücadele etmesi gerektiğini vurgulayarak

“Biraz önce sendikanın Genel Başkanı konuşmasında bir öz eleştiride bulundu; dedi ki biz politik görevlerimizi bugüne kadar yeterince yerine getiremedik dedi.

Getiremediniz. Bunu sadece Türk İş için ve onun şubeleri için söylemiyorum. Türkiye genelinde söylüyorum.

Eğer bir ülkede 15 milyon sendikalı olması gereken insan var ve bunların sadece 1.600.000’i sendikalıysa, bunların içinde de toplu sözleşme yapma hakkı 650 bin kişi ise ve 12 Eylül faşizminin etkileri ile Türkiye bu ortama doğru getirdiyse

bunda başta sendikalar, diğer sivil toplum örgütleri, basın ve siyasetçiler olmak üzere herkesin sorumluluğu var. Ama bir tek bahanemiz var bu dünyasal bir akım, yani Neo liberalizm dediğimiz, kapitalizmin en vahşi adımı.

Dünyaya 1975'ten itibaren yaşatılmaya çalışıldı. Türkiye de bundan nasibini aldı. Birçok insanımız 1 Mayıs mitinglerinde öldürüldü ve Türkiye'ye faşizm ortamı 1980'den beri dayatıldı. Biraz paçamız kurtarıldı gibiydik 2002'den sonra yeni bir otokrat dalga ile karşı karşıyayız.

Manzara budur. Her zaman söylediğim gibi sivil toplum demokrasinin çok önemli bir ayağıdır.

Ama bu sivil toplum ayağının içinde en önemlilerinden birisi de işçi sendikalarıdır ve basındır ve bu insanların yöneticilerin idarecilerin söyledikleri hiçbir cümle siyaset veya politika anlamında değerlendirilemez” dedi.

Akaydın konuşmasında ayrıca şunlara değindi;

Sendikalar Politika Yapabilmeli

Sendikalar politikadan ayrı duramazlar, politikanın içinde olmak zorundalar. Ben Tabip Odası başkanı iken eleştirildim ama dedim ki sağlıkla ilgili konularda herkesi eleştirmek benim hakkımdır, eleştireceğim.

Rektörken çok eleştirildim ama dedim ki eğitimle ilgili konularda rektör ağzını açıp konuşmalıdır dedim konuştum. Türkiye'nin sorunları için gerçekten gönülden bir açıklama yapan eğitimde yaşanan felaketleri anlatan bir rektör var mı Türkiye'de?

Yok. Peki, üniversite yapmayacak ta kim yapacak arkadaşlar? Anayasa referandumu yaşadık. Hiç hukuk fakültelerinden tek ses çıktı mı? Yani doğru veya yanlış, çıkıp ekranlarda konuşabilirler mi koskoca Hukuk Fakültesi hocaları?

Konuşamazlar işte bunun adı Faşizm veya otokrasi deyin, ne derseniz deyin. Böyle bir rejimin en çok etkilediği kesimde emekçilerdir, yoksullardır, çiftçilerdir ve emeklilerdir. Hepimiz bundan nasibimizi alıyoruz.

Hükümetin Taşeron Açıklamaları Bir Aldatmacadır

Taşeron işçilerle ilgili mevcut hükümetin açıklamaları tamamen aldatmacadır. 2 sene önceki Başbakan da bunu açıklamıştı, Reis tarafından görevden alınan. Ne oldu? İki senedir hiçbir şey değişmedi, gene değişmeyecek.

2018’de Seçim Olur mu?

2018'de seçim olur mu olmaz mı diye milletvekili olarak bana bunu çok soruyorlar. Ben de diyorum ki; Reis Bey bilir diyorum. Artık işe espriye getirdim. Kendi siyasi çıkarlarına uygun olduğunu hissettiği anda yapar.

Aksi takdirde yapmaz. Bunu ondan başka da kimse bilmiyor şu anda. Bugün Türkiye'de seçim olsa ve seçim adaletli olsa (16 Nisan'daki referandum gibi olmasa) Reis Bey bundan zararlı çıkacaktır. Manzara bu şekilde görülüyor.

Tek Koşul Kaliteli Bir Eğitime Sahip Olmaktır

Türkiye'nin adam gibi bir ülke olmasının tek koşulu kaliteli bir eğitim sistemine sahip olmasıdır ama bugün adaletsizlik öne geçti, eğitim ikinci planda. Eğitimde bu hükümet üzerine düşeni yaptı mı? Hayır.

Sadece dindar ve kindar nesiller yetiştirmek için bir şeyler yaptı? eğitime Para harcamadı diyemiyorum, eğitimde yanlış yere para harcadı. Milli Eğitim Bakanlığı'nın yaptığı yatırımların hepsi de imam hatip okulları açmaya yönelik.

Biz imam yetişmesini demiyoruz ama imamlık bir meslektir. bir mesleğin ne kadar adama ihtiyacı varsa o kadar adam yetiştirirseniz. Hiçbir itirazımız yok.

Ama bugün Türkiye'nin hangi iline giderseniz gidin ortaöğretimde İmam Hatip okullarının ağırlığı bütün diğer liselerin ağırlığının ya iki katı ya da üç katıdır. Hatta öyle ilçelerimiz var ki İmam Hatip Lisesi'nden başka hiçbir okul yok.

Yeni TEOG'la çocuklarınızı oturduğunuz yere en yakın okula göndereceksiniz. Diğer okullar yoksa nereye göndereceksiniz? İmam hatiplere.

Büyükşehir Bütçesi’ni İlçe Belediyeleri Muhalefet Etmedi

Şimdi Büyükşehir Belediyesi eğer orada çalışıyorsanız Büyükşehir Belediyesi'nin bütçesini takip etmek zorundasınız. 1 milyar dolar borçla aldım bütçeyi, 2009 yılında 600-700 milyon liraya indirebildim.

Çünkü başka türlü yönetemezdim. 2014 den sonra birçok zulümler yaşandı. Hiç hak edilmeyen zulümler belediyelerin çalışanlarına, selamlar olsun. Bunların hepsinin hesabı verilecektir öbür dünyaya kalmayacaktır.

Ben buna yürekten inanıyorum. Büyükşehir Belediyesi 3 milyar 200 milyon liralık bir bütçe yapmış. Geçen hafta meclisten geçti. Hiçbir ilçe belediye başkanları da muhalefet etmedi.

Bu bütçe afakidir. Bu bütçe borç bütçesidir. Bu bütçe belediyenin elinde kalan ne varsa, mal varlıklarının hepsini satma bütçesidir.

Bu bütçeyle belki Büyükşehir Belediyesi 2019 seçimlerinde görebilir, ama 2019'da bunun özellikle işçilere, emekçilere olan yansıması çok ağır olacaktır. Açık söylüyorum, çünkü büyük ölçüde borçlanmaya dayanan bir bütçe bu.

Bütçenin içinde hepinizin hakkı var, hepinizin emeği var, bunun hesabını sormalısınız.

Sendika Seçimlerine Belediye Başkanları ve Belediye Meclis Üyeleri Müdahale Etmemeli

 Sendikanın şu anda şube başkanlığı için 2 aday var Her ikisine de başarılar diliyorum. Belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, üstüne basarak söylüyorum, hiçbir şekilde sendikal yapılanmaya ve seçimlere müdahil olmamalıdır.

Olursa Türkiye'de özgür sendikacılık hiçbir zaman olmaz, sarı sendikacılık olur. Türkiye'de yaşanan da budur şu anda. Gerek Belediye Başkanı iken gerek şu anda bile birtakım istekler talepler olmuştur.

Sadece iyi niyetli sempati konuşmaları dışında hiçbir zaman bu tür seçimlere müdahil olmadım. Belediye meclis üyeleri müdahil olmaya kalkar ve ben bunu sezinlersem bunun üzerine de şiddetli bir şekilde gittim. Eğer bunu sağlayamazsak Türkiye’de özgür sendikacılık olmaz.

yukarı çık
0
Paylaşım