Menu
RSS
AFAD Duyurdu: Antalya'da Deprem!

AFAD Duyurdu: Antalya'da Deprem!

Antalya'nın Kaş ilçesinde 3,9 ...

PSAKD Akdeniz Bölge Sorumlusu Arslan: Kocagöz’ün Tutuklanması AKP’nin Bir İntikam Planı Olarak Görünüyor

PSAKD Akdeniz Bölge Sorumlusu Arslan: Kocagöz’ün T…

“AKP ve onun sözünden çıkmayan...

CHP: İktidarın Demokrasi Anlayışı İşte Tam Budur; Kepez Belediye Başkanı Şok Bir Kararla Tutuklandı

CHP: İktidarın Demokrasi Anlayışı İşte Tam Budur; …

Antalya’nın Sarısu teleferik h...

Başkan Böcek: Teleferikteki 25 Kabinde 184 Vatandaşımızı Kurtarma Çalışmaları Sürüyor

Başkan Böcek: Teleferikteki 25 Kabinde 184 Vatanda…

Antalya'da 1 kişinin öldüğü 2'...

Başkan Muhittin Böcek: Daha Nice Bayramlarda Hep Beraber Olmak Dileğiyle

Başkan Muhittin Böcek: Daha Nice Bayramlarda Hep B…

Antalya Büyükşehir Belediye Ba...

Prev Next

Ali Aksüt Yazdı - Dünyada Sosyal Çözülme

Ali Aksüt Yazdı - Dünyada Sosyal Çözülme

Dünya insanlığı; yüzlerce devlet, değişik etnik topluluk, sayısız inanç, ideoloji ve sosyal tabakalara ayrılmışlığın bütünüdür. Bu kadar mı? ten renginden kültürel yapısına kadar olan farklılıklar da cabası... Bu farklılıkların birçoğu insanların kendi belirledikleri rejimler içinde yontularak bir birlik sağlanır.

İnsanlar kendilerini yönetecek ‘’en geniş örgütlenmiş kurum olan devleti’’ belli oranda yine kendileri yaratırlar.

Gerçek anlamda hukukun işlediği yerde devlet; sevimli ve olmaz ise olmaz, üstün yaptırma gücü olan bir kurumdur. Birlikte yaşamanın yolu bütünün adaletli disiplin ve denetiminden geçer. Bunu ancak demokratik, sosyal devlet yani hukuk devleti sağlar.

Bunun dışına çıkan devleti; Hobbels gibi ‘’ejderha’ya’’ benzetenler, Duguit gibi örgütlü çete sayanlar olmuştur. Marks ise ‘’sınıflar arasındaki çelişki ortadan kalkınca ‘’devlet’in’’ işlevini yitirip, kendiliğinden silineceğini söylemiştir.

Medeni insanın özlemi evrensel değerlerle çakışmayan özgürlüklere ve emeğe saygılı, cinsler, inançlar ve ırki kavimler arasında hukukun yaşadığı düzendir. Her kitlesel oluşumun bir düzene ihtiyacı vardır.

Eski, ömrünü tamamlamış düzenlerin üstüne çekilen cilalar devrimmiş gibi gösterilmiş, neticede mutsuzlukların doruğunda yaşadığımız bu günlere gelinmiştir.

Peki, bu güzel rejimlere nasıl ulaşılır? Elbette tek bir yol ile devrim yoluyla. Devrim sosyal yapının köklü bir değişikliğe uğramasıdır. Bunun yolu sınıf bilincinden geçer. Bu tanımda halkçı bir devrim Anadolu’da yaşanmamıştır.

21 Yüzyılda toplumu dinden bağımsızlaştırma, dünyevileştirme, vicdan işi olan din ile dünya işi siyaseti birbirine karıştırmamaktır. Bu kavram ülkemizde yaşanmamış; bir inanç kalıbının dayatılması diğerlerinin asimilasyonu yoluna gidilmiştir.

Kapitalist karma ekonomi modelinin işlemesi için laiklik sadece sözü edilen bir kavram olmuştur.

Geniş halk yığınlarına laik olduğunu söyleyen rejim; eğitimi, üretimi, paylaşmayı, adaleti velhasıl her şeyi yeni filizlenen sermayenin eline vermiş onu elit sınıf haline getirmiştir. Yönetmek için seçilenlerin tümü bu sınıftandır. Halk sadece seçmendir.

Bu ayrışmanın, farklılaşmanın yaratıldığı yerde ‘’demokrasi’’ dediğimiz kavram sadece güzel bir sözdür. Büyük yığınlar, değişik sosyal guruplar mutsuzdur. Bunun adı sosyal çözülmedir.

Dikkat edilir ise kısaca ‘’bilgiyi sevmek’’ demek olan felsefenin yerini dini tedrisat almıştır. Böyle olunca seçmen daha önce seçilmesi kararlaştırılmış olan birini seçmek zorunda kalır, yani gerçek seçimi yapamaz. O zamanda bu rejimin sadece adı laik olarak kalır.

Öylede oldu bazı reform ve yasal düzenlemeler laiklik sayıldı. Öteki adı verilen mutsuzlar çoğaldı. Arzuladık ama çağın demokrasisinde laik bir ülkenin vatandaşı olamadık. Aslında dünya da çok farklı bir yerde değil. Emek en yüce değer olamadı.

Demokratik değil totaliter bir rejimin kurbanları olduk. Artık yaşadığımız sürecin ve rejimin adını koymak ise size düşer. Yarınlar mı? O da size bağlı

yukarı çık
0
Paylaşım