Menu
RSS

Bir önceki birliktelikte ‘’Merakınızı koruyun gelecek toplantıya dek… Göreceksiniz, çıldıracağı için mi, keyifleneceği için mi bilinmez; MEMUR ZİL TAKIP OYNAYACAK…’’ denmişti HOŞBEŞ ÇAYEVİ’ nde. AKP’ nin tek başına iktidar olması için büyük katkı veren MEMUR KESİMİNİN BAŞINA GELECEKLER konuşuluyordu yine…

* * *

- Tekrar gibi olacak ama anmsamalıyız. Memurların üçe ayrıldığını söylemiştik;

‘’1- Her isteneni hiçbir ‘’Sorumlu olurum, hesap sorulur…’’ düşünce ve korkusu olmaksızın yapan, iktidar militanlığı yaptığı için sürekli ödüllendirilen ve yükseltilenler ki bunlar, yandaş sendikaların asil üyeleri ile temsilcileri ve onlara yakın kişilerdir…

2- Siyasi düşünce olarak desteklemese de, iş ve işlemleri gönülden onaylamasa da istenenleri yapan, renk vermemeye çalışan, aslında her devrin adamı olarak tanınan, gönülsüzlüğünü arada bir mırıldananlardır ki yandaş sendikalara çevre baskısı ve mobbingler nedeniyle üye olmuşlardır, en yüreklileri hiçbir sendikaya üye olmamışlardır…

3- Hala kendini PARTİNİN değil de DEVLETİN MEMURU olarak düşünüp usulsüz isteklere direnen, karşı koyan, bu nedenle de oradan oraya savrulan, baskı ve zulüm görenlerdir ki muhalif sendikaya üyedirler…’’

- Evet…

- Şimdi bunu aklımızda tutarak yakın geçmişte yer alan açıklamalara ve yazılanlara bakalım;

04.11.2015 günlü, Cumhuriyet’ ten Mustafa Çakır’ın haberine göre AKP yeniden tek başına iktidara gelmesinin ardından ilk iş olarak kamuoyunda 657 olarak bilinen Devlet Memurları Yasası’nı değiştirecekmiş. Daha önce yaptığı değişiklikler Anayasa Mahkemesi’ nden dönen AKP, bu kez yasayı sil baştan değiştirmeyi planlıyormuş. Değişiklikler gerçekleşirse ‘İŞÇİ-MEMUR’ ayrımı ile birlikte memurun iş güvencesi de ortadan kalkacak, memurların görevden alınması, görev yerlerinin değiştirilmesi kolaylaşacak, görevden alınan memur açtığı davayı kazansa bile yeniden eski görevine dönemeyecekmiş. Bunun gerekçesi neymiş?

- . . .

- PARALEL yapı… Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘PARALEL YAPININ’ devletin içerisine sızmış bir virüs gibi olduğunu belirterek, ‘’İstihbaratta da var, emniyet istihbarat, milli istihbarat, öbür tarafta emniyet teşkilatı, öbür tarafta silahlı kuvvetlerimiz, bütün bu yerlerin hepsinde bunlar var. Buralardan çok ciddi iletişim sağlamaya devam ediyorlar.’’ demişti.

- . . .

- Cumhurbaşkanı’ nın açıklamasından sadece 1 gün sonra, Başbakan Ahmet Davutoğlu da "Memurluk... Emekliliğine kadar korunak altında, çalışmasa dahi devlet ödeme yapmak zorunda. Bu çalışma performansını etkilememeli. Devlet te şunu diyebilmeli, ‘Çalışmıyorsun!’ ya da ‘Yanlış çalışıyorsun!’. 2 Kasımda yeni hükümeti kurduğumda şunu desem, ‘Sizi gözlüyorum, şu bürokratları başarılı görüyorum, şunları başarısız görüyorum…" desem, bütün o bürokratlar giderler Danıştay'a…

- . . .

- Her ‘DÜZENLEME (!)’, her ‘TOPLUMUN BİR KESİMİNİ KENDİNE GÖRELEŞTİRME HAMLESİ’ öncesinde olduğu gibi, doğru görünen süslü sözler savruluyor ortaya, hamaset alkışçıları hazır, ateşin körükçüsü yandaş basın hazır… Hiç kimse ‘’Yahu birader, o atamaların tümünün altında senin imzan var!’’ ya da ‘’Yahu birader, çalışmayan ya da yanlış çalışanın kınanması, uyarılması, maaşının kesilmesi, hatta görevden alınması için yazılı kurallar var. Hakkıyla uygularsan ne DANIŞTAY, ne ANAYASA MAHKEMESİ seni önlemez!’’ diyemiyor.

- . . .

- Amaç başka… Amaç güncel deyimle ‘OSMANLILAŞMA’… Bırak kâtibi, mühendisi, müdürü, üst bürokratı bile, eğer üçüncü gruptansa, istediği anda sorgusuz sualsiz kapı önüne koymak, ikinci gruptansa, ya birinci gruba almak, ya da yok etmek… Her kim buna engel ise ‘URUN KELLESİNİ!’

- . . .

- İşçi-memur ayrımı olmayacakmış. ‘ÇALIŞAN’ olacakmış tümü… İşçiler huzur duyacak, ‘farkımız kalmadı’ diye. Birinci grup memurlar da tasasız, ‘Ben partiliyim, bir şey olmaz!’ diye… OYSA İŞÇİLER KENDİLERİNİ BİR DÜŞÜNSELER YA, oradan oraya her gün atılabiliyorlar, kapının önüne konabiliyorlar, primleri ya yatıyor, ya yatmıyor, arayan yok, soran yok, emekli olamadan mezara girecek milyonlar var… Memurlar gibileşeceklerini sanıyorlar. BİRİNCİ GRUP MEMURLAR, dün hükümetle kanka olan, parti binalarından çıkmayan, dilediğini ispiyonlayıp masasından kaldıran ve yerine oturanlar şimdi PARALELCİ yaftası boyunlarında, ülkenin en ücra yerlerinde tespih çekiyorlar… Her kime kardeşim derse bunlar, yarın köleleştirmek isteyeceği ya da boğmaya geleceği için sarılmaktadırlar… Bugün BİRİNCİ GRUPTA olduğunu düşünenlerin yarın hangi gruptan sayılacağını kim bilebilir ki?

- Doğru söylüyorsun… Benim sürgün atamalarım nasıl başlamıştı biliyor musun? ‘’Yaa müdürüm, iyisin, hoşsun, çok dürüstsün, herkes seni seviyor ama ÇOK KURALCISIN. O MASA BİZE LAZIM. Başka görev iste, verelim sana!’’ Başka görev istemediğim için dört kez sürüldüm, yargı kararıyla döndüm emekli olmadan önce. İşçiler gibi olsam işsiz kalmıştım, emekli olabilmek için kırk yerde daha işe girip çıkmıştım… Tabii iş bulabilirsem…

- ‘ÖZEL SEKTÖRDE OLDUĞU GİBİ, İŞİNİ YAPMAYANIN MESLEK HAYATI BİTECEK. İŞ GARANTİSİ OLMAYACAK.’ mış… Nasıl iş yapmayanın? İktidarın istediği gibi yapmayanın… Kim belirleyecek ölçüyü? Amirin paşa gönlü…

- . . .

- KAMUDA MEMUR-İŞÇİ AYRIMI BİTECEK. Memurlar işçileştirilirken, ücretler memurlaştırılacak yani… Sendikal hakları mı olacak? Olunca ne olacak? Yandaş olmayan SAPSARI SENDİKAYA üye olmayan bir tek personel işinde kalabilecek mi? YANDAŞ SENDİKA NE YAPACAK? Gözleyin bakalım, işçi sendikalarını da, memur sendikalarını da… Adı var kendi yok… Hangisi bir haksızlığa karşı hanginizin hakkını savundu? Üye aidat patronları…

- . . .

- En etkili söylem de, PERFORMANS… 30 yıldan fazla çalıştım. Hiç müfettişlik olmadım, on binlerce dosyada imzam var. Hiçbir işim yarına kalmadı. Atılmak istendiğimde ‘’Gönderin şuna bir müfettiş, takın bir kulp!’’ dendiğinde ‘’Onun müfettiş tarafından bulunabilecek bir yanlış ya da eksiği olmaz ki!’’ dendi, olmadı. Ama HİÇ ÖDÜLLENDİRİLMEDİM de… Bunlar geldi, masalardaki insanlar, haklarına, bilgi birikimlerine, deneyimlerine bakılmaksızın kaldırılmaya, yerine ‘vekâleten görevliler’ atanmaya başladı. Müdür olabilmeleri için sınavdan geçmeleri gerekiyordu, başaramıyorlardı, puanları yükselsin diye uyduruk işler nedeniyle taktirname ve teşekkürler dağıtılmaya başlandı. Yasaya göre ek puanlar aldılar. Çoğuna onlar da yetemiyordu, görevleri vekâleten sürdü geldi… ALIN SİZE PERFORMANS DEĞERLENDİRMESİ…

- . . .

- Bu ESİR ALMA hamlesine güzel sözler de ekleniyor elbette… ‘İZİN SÜRELERİ ARTACAK…’, ‘ENGELLİ ÇALIŞAN SAYISI ARTACAK…’, 'Devlete kapağı atma dönemi ve bankamatik memurluğu sona erecek…’ Nasıl? Nasıl yahu? İlçe başkanının, il başkanının, milletvekilinin ‘’HAMİLİ KART YAKIYNİMDİR!’’ bildirimiyle işe alınacak olan KAMU ÇALIŞANI kapağı nereye atmış olacak, KURALSIZ DA OLSA EMRİ YERİNE GETİRMEYEN ertesi gün kapağıyla birlikte kendini nerede bulacak?

- Bunlar şimdi olmuyor mu?

- Elbette oluyor ama en azından İŞSİZ KALINMIYOR. Bazı yargı organları hala hakları geri veriyor, muktedirler çoğunu uygulamasa bile, bir kısmı uygulanıyor. O kadarına bile dayanamıyorlar… Kendilerine uşak olmayanları ‘AÇ BIRAKABİLMEYİ YASAL HALE GETİRME’ hamlesi bunlar…

- Kolay değil be… Kolay değil… MÜKTESEP HAK denen bir şey var. Anayasa mahkemesi bozar bunu. O bozmazsa uluslararası mahkemeler bozar. MEVCUT MEMURLARA UYGULAYAMAZLAR. Bundan sonra işe gireceklere belki…

- Anayasa değişikliği yapacaklar ya…

- ULUSLARARASI MAHKEME ONU DA BOZAR.

- O hakkı kim arayabilecek? Ben size bir şey söyleyeyim mi? İŞÇİLER ‘’Memurlaştık nihayet!’’ diye sevinir SUSAR, MEMURLAR ‘’Bunları durduracak güç yok, idare edeyim bari!’’ der SUSAR… Bağıran bir tek biz kalırız HOŞBEŞ ÇAYEVİ’ mizde…

- SUSMAZLAR… SUSMAYACAKLAR… GÖRECEKSİNİZ, SÜSLÜ SÖZLER NEDENİYLE davul zurna eşliğinde ZİL TAKIP OYNAYACAKLAR.

Özcan ÇELTİK

0
Paylaşım