Menu
RSS
AFAD Duyurdu: Antalya'da Deprem!

AFAD Duyurdu: Antalya'da Deprem!

Antalya'nın Kaş ilçesinde 3,9 ...

PSAKD Akdeniz Bölge Sorumlusu Arslan: Kocagöz’ün Tutuklanması AKP’nin Bir İntikam Planı Olarak Görünüyor

PSAKD Akdeniz Bölge Sorumlusu Arslan: Kocagöz’ün T…

“AKP ve onun sözünden çıkmayan...

CHP: İktidarın Demokrasi Anlayışı İşte Tam Budur; Kepez Belediye Başkanı Şok Bir Kararla Tutuklandı

CHP: İktidarın Demokrasi Anlayışı İşte Tam Budur; …

Antalya’nın Sarısu teleferik h...

Başkan Böcek: Teleferikteki 25 Kabinde 184 Vatandaşımızı Kurtarma Çalışmaları Sürüyor

Başkan Böcek: Teleferikteki 25 Kabinde 184 Vatanda…

Antalya'da 1 kişinin öldüğü 2'...

Başkan Muhittin Böcek: Daha Nice Bayramlarda Hep Beraber Olmak Dileğiyle

Başkan Muhittin Böcek: Daha Nice Bayramlarda Hep B…

Antalya Büyükşehir Belediye Ba...

Prev Next

Antalya İKK 8 Mart Bir Kutlama Değil ANMA Günüdür!

Antalya İKK 8 Mart Bir Kutlama Değil ANMA Günüdür!

TMMOB İKK Kadın Çalışma Grubu tarafından Makina Mühendisleri Odası (MMO) Antalya Şubesi ev sahipliğinde ‘#kadınızbiz’ paneli düzenlendi. Panelde MMO Antalya Şube Başkanı Ayşen Hamamcıoğlu, Şehir Plancıları Odası (SPO)

Antalya Şube Başkanı Dr. Ebru Manavoğlu, Av. Eylem Has ve Prof. Dr. Nurşen Adak konuşma yaptı.Konuşmaların sonunda Makina Mühendisleri Odası Antalya Şube Yönetim Kurulu üyeleri konuşmacılara plaket takdim ederek teşekkür etti.

Kadın ve erkeklerin yoğun ilgi gösterdiği panelde açılış konuşmasını yapan MMO Antalya Şube Başkanı Ayşen Hamamcıoğlu, 8 Mart’ta Muratpaşa Belediyesi tarafından düzenlenen Kadınlar Günü etkinliğinde almış olduğu ödüle değinerek,

“Antalya’nın emekçi kadınları arasında yer almaktan ve ödül almaktan büyük onur ve gurur duydum. Bu güne kadar birçok ödül aldım ancak, Umut Aras, Gülşen İnandık, Remziye Darıcı, Gülsüm Karadayı,

Tarık Sarvan, Füsun Turan gibi isimlerle birlikte aldığım bu ödül benim için bugüne kadar almış olduğum en büyük ödül oldu. Hayatımın en önemli ödülü olarak saklayacağım” dedi.

‘Erkekleri Rehabilite Etmeliyiz’

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün bir kutlama değil anma günü olduğunu ifade eden Ayşen Hamamcıoğlu konuşmasının devamında Türkiye’de kadınların, nüfusun yarısını oluşturmalarına karşın, ekonomik olarak aktif olan her 100 kişiden sadece 3’ünün kadın olduğunu belirterek, “Günümüzde kadın hem evde hem işte sorumluluklarını yerine getirmek zorunda kalıyor. Çözüm; fırsat eşitliğinin sağlanmasıdır. Emeğin, ezilmişliğin, tacizin, tecavüzün, hegemonyanın gündeme geldiği bugünde eşit adil demokratik bir toplum için mücadelemizi ancak ve ancak örgütlenerek gerçekleştirebiliriz. Kadının her alanda var olabilme mücadelesi aynı zamanda ülkenin demokratikleşme mücadelesidir. İlimin ve bilimin dünyasına çocuklarımızı bu bilinçle yetiştirmeli ve çok daha çok ve daha çok çalışmalıyız. Biz nüfusun yarısıyız. Nüfusun yarısını oluşturan kadınların ülkemizin karar alma mekanizmalarında ve mecliste eşit sayıda yer almasını istiyoruz. Acilen örgütlenmeli ihtiyaçları doğru tespit etmeli. Lafta ve sözde kalmadan tacize tecavüze uğramış kadınlar ve çocuklar için, yeni yasalar çıkarmalı, erkekleri rehabilite etmeliyiz. Bunun için muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur” dedi.

‘Mesleksel Ayrışması Emek Piyasası Güçlendiriyor’

Hamamcıoğlu’nun ardından söz alan Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurşen Adak, Aile yapısı araştırması, 2016 sonuçlarına göre; kadınların çalışmasını uygun bulanların oranının toplamda %84,9 olduğunu, erkeklerde bu oranın %78,1,

kadınlarda ise %91,5 olduğunu vurguladı. Her beş kadından birinin cinsiyet temelli işbölümünden ötürü iş yaşamından ayrıldığını ifade eden Adak, “Kadınlar çalışmalarının toplum ve aileleri tarafından uygun görüldüğü

birkaç sektörde yoğunlaşmak zorunda kalıyorlar. O sektörlerin kadın ağırlıklı sektörler olması, işlerin değerini azaltıyor, ücretlerin de düşük olmasına neden oluyor.

Böylece sektörel (mesleksel) ayrışmanın ardından kadınlara yapılan farklı ödemelerve ayrımcı muameleler geliyor. Mesleksel ayrışma, kadın ve erkekler piyasaya girmeden çok önce oluşuyor, emek piyasası tarafından da güçlendiriliyor” diye konuştu.

‘Erkek Egemen Bakış Açısı Değişmeli’

Toplumdaki şiddet sorununa da değinen Adak, kadına yönelik şiddetin sosyal bir sorun olduğunu hepimizin başta kabul etmesi gerektiğini ifade ederek “Bu sadece şiddet gören Ayşe’nin Fatma’nın bireysel bir sorunu değil.

Eğer bir toplumda 3 kadından birisi şiddet görüyorsa bu sosyal bir sorundur. Bu nedenle herkesin elini taşın altına koyması gerekir. Önce kafamızı değiştireceğiz ama kafamızda akşamdan sabaha değişmiyor maalesef.

Erkek egemen bakış açısını değiştirmemiz gerekiyor. İlerleme var eskiye göre ama yeterli değil. Bu konuda çok umutsuzluğa kapılmamalıyız” ifadelerini kullandı.

‘Kadına Şiddet Sadece Kadının Değil, Toplumun Sorunudur’

Sonrasında söz alan Av. Eylem Has ise, “Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de kadına yönelik aile içi şiddet bir sorundur. Kadına yönelik her türlü şiddetin bir insan hakkı ihlali olduğunu bilerek,  çözüme gidilmelidir.

İnsan haklarının yüceltilmesi ve değer olarak tanınması, şiddetin önlenmesi için etkili ve gereklidir. Gerek kadına gerekse aile içindeki bireylere karşı yöneltilen şiddet nedeniyle kişinin fiziksel, ruhsal, sosyal, cinsel, ekonomik değerleri büyük zarara uğramaktadır.

Kadına yöneltilen şiddet, sadece bir kadın sorunu değildir, tüm toplumu ilgilendiren ciddi bir sorundur. Özellikle cinsiyete dayalı şiddet, kadının haklarını ve özgürlüğünü zedeleyen bir ayırım yaratmaktadır.

Ailede ve toplumda kadına karşı ayrımcılığın kaldırılması, ancak kadın ve erkeğin eşitliği konusunda bütün toplumunda farkındalığın oluşmasıyla mümkün olacaktır. “ dedi.

Kadın Dostu Kent Vurgusu

Şehir Plancıları Odası Antalya Şube Başkanı Dr. Ebru Manavoğlu ise yaptığı konuşmada kent yaşamında kadının rolüne vurgu yaparak; ‘Kadınlar yerel yönetime ne kadar katılıyor?’ sorusu yerine ‘Kadınlar neden yerel yönetime katılmalı?’

sorusunun sorulması gerektiğini belirtti ve “Katılmalıyız, çünkü değiştirmeliyiz” dedi. Kadınların kamusal alanları eşit, daha rahat ve kolay bir şekilde kullanmasına olanak sağlanması gerektiğini aktaran Manavoğlu,

“‘Hem çocuk yaparım hem kariyer yaparım’ sloganını benimsemiş olan, toplumun dayatmış olduğu kimliğiyle benliğinin seçmiş olduğu kimliğini birlikte taşımayı kabul eden günümüzün kentli ve yoğun kadınları,

kent içerisinde belirli alanlara hapsedilmemeli ve kamusal alana güvenle katılmalı. Kadın dostu kent tam da bu noktada karşımıza çıkıyor.

Kadınlar kent yaşamına daha fazla katılmalı, kentleşmenin sunduğu olanaklardan eşit bir şekilde yararlanmalı ve kadın meydanlarda sokaklarda ve kentin tüm alanlarda eşit bir şekilde bulunmalı” dedi.

yukarı çık
0
Paylaşım